08.08.2013 Views

Din Sosyolojisi - Anadolu Üniversitesi

Din Sosyolojisi - Anadolu Üniversitesi

Din Sosyolojisi - Anadolu Üniversitesi

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

u esneme sürecine işaret eder; farklı toplumsal bağlamlar ya da bölgeler<br />

arasındaki bağlantı biçimleri bir bütün olarak yerküre yüzeyinde şebekelenir.<br />

Buna göre, küreselleşme, uzak yerleşimleri birbirlerine, yerel oluşumların<br />

kilometrelerce ötedeki olaylarca biçimlendirildiği ya da bunun tam tersinin<br />

söz konusu olduğu yollarla bağlayan dünya çapındaki toplumsal ilişkilerin<br />

yoğunlaşması olarak tanımlanabilir. (Giddens, 1997: 13-72)<br />

Mekân-zaman ilişkilerindeki dönüşüm, küreselleşmenin anlaşılması açısından<br />

ciddi önem taşımaktadır. Öncelikle yukarıda geçen mekanik saat ifadesini<br />

açıklayalım. Mekanik saat anlayışına göre gün 24 saate ayrılmıştır. Bunlar<br />

saniye, dakika gibi alt zaman dilimleriyle birbirlerinden eşit mesafe ile<br />

ayrılmaktadır. Meselâ, bir insan saat sekizde işe başlamakta, saat beşte iş<br />

bırakmaktadır. Modern öncesi dönemde ise zaman sabah namazı sonrası gibi<br />

daha bağlamsal bir içerik taşımaktaydı. Doğrusu mekân için de aynı durum<br />

geçerlidir. Küreselleşme, mekânın önemini azaltırken, onun zamanla<br />

bağlantısını koparmaktadır. Böylece aynı zaman içinde dünyada bir “yer”le<br />

ilgili olunabilmektedir.<br />

KÜRESELLEŞMENİN BOYUTLARI<br />

Yukarıda anlattıklarımızdan da anlaşılacağı üzere, küreselleşme çok boyutlu<br />

ve karmaşık ilişkiler ağına sahiptir. Bu açıdan kavramı, sadece bir boyutuyla<br />

tanımlamak eksik olacaktır. Bu boyutlar, küreselleşmenin bütüncül bir<br />

şekilde ele alınmasını sağlayacaktır. Bu bağlamda, küreselleşmenin farklı boyutlarını<br />

kısaca özetlemeye çalışacağız. Bu boyutları, ekonomik, politik,<br />

kültürel, iletişim ve ekolojik küreselleşme olarak sınıflandırmak mümkündür.<br />

(Chass-Dunn, 1999: 190-193) Şimdi bunları sırasıyla inceleyelim.<br />

1- Ekonomik Küreselleşme<br />

Hemen peşinen belirtmek gerekir ki, küreselleşmenin ekonomik boyutu,<br />

diğer boyutlarına bir zemin oluşturması bakımından özel önem taşımaktadır.<br />

Sanayileşmenin insanlık tarihinde bir devrim niteliğinde olduğunu biliyoruz.<br />

Seri üretime bağlı olarak ortaya çıkan gereksinmeler ve tüketimin sınırsız<br />

olarak teşvik edildiği kapitalist sistemde, büyüme için de bir sınır bulunmamaktadır.<br />

Bu durum, yeni sermaye birikimi ve sermaye sahiplerinin oluşumunu<br />

getirmiştir. İlk zamanlarda modern ulus-devlet yapısı içerisinde “devlet”<br />

de ekonomik işleyişte bir unsur olarak yer aldı. Hatta devlet, özel sektör<br />

karşısında en büyük işletmeciler arasında yer aldı. Bu yapı içerisinde sermaye<br />

de “ulusal” nitelikleri ağır basan bir unsur olmuştur.<br />

Giderek hızla artan üretimin ülke içinde tüketimi doğal olarak mümkün<br />

değildir. Bu durum, ulus sınırlarını aşan yeni arayışları gündeme getirmiştir.<br />

Bilhassa küresel aktörler diye bahsedilen Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere,<br />

Fransa, Almanya gibi ülkeler bu arayışlara önayak olmuşlardır. Giderek<br />

devletlerin, özel şirketler lehine ekonomik faaliyetlerden çekilmesi gerçekleşmiştir.<br />

Dolayısıyla özel kuruluşlar ve şirketler bu arayışların öncüsü<br />

olmuşlardır. Meselâ, merkezi ABD’de olan Coca-Cola’nın Çin ve daha büyük<br />

boyutta üçüncü dünya ülkelerine girişi bu çerçevede düşünülebilir. Dolayısıyla<br />

sermayenin büyümesi bağlamında kapitalizmin, gelişen yeni küresel<br />

koşullara bir ayak uydurması söz konusudur. Bir başka deyişle, küreselleşme<br />

ekonomik anlamda kapitalizmin yeni gelişen formu olarak da nitelendirilebilmiştir.<br />

Bu bağlamda “küreselleşme, kapitalist dünya sisteminin merkez-<br />

134

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!