Din Sosyolojisi - Anadolu Üniversitesi
Din Sosyolojisi - Anadolu Üniversitesi
Din Sosyolojisi - Anadolu Üniversitesi
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
“iyi”leri temsil edecek nötr ve objektif bir ahlâk ve “iyi”liğin olması söz<br />
konusu değildir. Bu anlamda çeşitlilik ve farklılıklara açık olmakla birlikte,<br />
onun temel problem yaptığı şey kamu düzeninin sağlanmasıdır. Dolayısıyla<br />
farklılıkların bir çatışmaya gitmemesi istenir. Bununla birlikte liberal kamu,<br />
farklılıkların yani tarafların birbirleriyle ahlâk ve iyiler konusunda sürekli<br />
olarak bir diyalog ve tartışmaya açık olmalarını gerektirmektedir.<br />
Bundan daha önemli bir başka husus ise, aşkın yani vahyi ya da dini bir<br />
ahlâkîlik ve iyilik düşüncesi ve önerisine liberal kamunun daha baştan kapalı<br />
olmasıdır. Daha da ötede aşkın ya da vahyî bir “iyi”ye referansta bulunmamayı<br />
liberal kamunun insanı için bir önkoşul olarak kabul etmektedir. Bu<br />
durumda liberal kamunun dinlerin “iyi”leri ve “ahlâkî”lik anlayışları ve<br />
önerileri dışındaki farklılıklara açık olduğu söylenebilir ki, onun içkin<br />
(seküler) karakteri olarak ortaya çıkar.<br />
Liberal kamu yaklaşımı, aslında liberalizmin farklı düşünce, görüş vb.ne bütün<br />
çeşitliliğiyle açık olduğunu söylerken, bunların içerisine dînî kaynaklı olanları<br />
dâhil etmez. Yani dînî kaynaklı “iyi” ve “ahlâkilik”lere kapalıdır. Liberal kamu<br />
yaklaşımının açıklamasına göre bunun sebebi, vahiy ya da dînî “iyi”lerin<br />
kendilerini kabul ettirme konusundaki baskıcı tutumlarıdır. Bu durumda onun<br />
seküler yani içkin niteliği ortaya çıkar. Dolayısıyla liberal kamunun dînî bir<br />
“iyi”lik ve “ahlâkî”lik dışında bütün dünyevî düşünce ve görüşlere açık olması<br />
mümkündür. Burada da bir sınırlama söz konusudur.<br />
3- Jürgen Habermas ve Söylemsel Kamu Alanı<br />
Jürgen Habermas, modern toplumların gelişimini kamusal alana katılımın<br />
genişlemesi açısından analiz etmektedir. Modern zamanlarda gündelik<br />
yaşamın her alanında katılım daha da fazla önem kazanmıştır. Üstelik bu<br />
katılım, salt politik alanla sınırlı da değildir. Dolayısıyla sınırlı ve birçok şeyi<br />
dışarıda bırakan “politik” katılım üzerindeki vurgu, bundan daha kapsamlı<br />
olan söylemsel bir alana doğru kayar. Yani kamusal alana katılım, ancak dar<br />
bir şekilde tanımlanan politika alanında gerçekleşebilecek bir etkinlik olarak<br />
değil, toplumsal, kültürel ve diğer alanlarda da konuşulmayı gerektirecek bir<br />
etkinlik olarak görülmeye başlanmıştır. Bu çerçevede kirlenmiş bir limanın<br />
temizlenmesini amaçlayan sivil bir inisiyatife katılmak, artık gazete ya da<br />
televizyonlarda basmakalıp sözlerle eleştirmekten daha az politik bir eylem<br />
değildir.<br />
Burada Habermas’ın katılım kavramına verdiği anlam önemlidir. Buna<br />
göre katılım, yukarıdan dayatılan prensiplerin içerisinde şekillenmekten<br />
mesafe alarak, hem eylem normlarının hem de yapılacak tartışmaların izlek<br />
noktalarının da katılan taraflarca belirlenmesini içermektedir. Bu katılım,<br />
Habermas’ın anlayışında cumhuriyet ve sivil yaşamı erdeme dayandıran<br />
anlayış karşısında, bir politik doğru görüşü ile karmaşık modern toplumların<br />
gerçekliklerini birbirlerine eklemleme şansına sahiptirler. Bu görüşe göre<br />
kamusal alan, agonistik bir şekilde politik seçkinler arasında itibar kazanma<br />
ve mücadelelerin değil, demokratik bir şekilde genel olarak toplumsal<br />
normlardan, kolektif kararlardan etkilenenlere bu norm ve kararların<br />
oluşturulmasında, değiştirilmesinde ve benimsenmesinde söz hakkı tanıyacak<br />
ortamın yaratılması ve oluşturulması olarak anlaşılır.<br />
Gerek liberal kamu anlayışı, gerekse Habermas’ın yaklaşımında kamuda<br />
diyalog fikri konusunda bir benzerlik olsa da, Habermas’da nötrlük<br />
kısıtlaması yoktur. Oluşturulan politikalar, kararlar ve süreçlerden etkilenen<br />
herkesin pratik bir söylem ve tartışmaya katıldıkları her yerde kamusal alan<br />
ortaya çıkar. Dolayısıyla yapılan tartışmaların sayısı kadar kamu alanı olması<br />
157