08.08.2013 Views

Din Sosyolojisi - Anadolu Üniversitesi

Din Sosyolojisi - Anadolu Üniversitesi

Din Sosyolojisi - Anadolu Üniversitesi

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Yukarıda anlatılan din ve kamusal alan ilişkisini yeniden gözden geçiriniz. <strong>Din</strong><br />

ve kamusal alan ilişkisinde ana hatlarıyla farklı yaklaşımları yazınız.<br />

Özet<br />

Kamusal alanı tanımlayabilmek.<br />

Kamusal alan, bir toplumda yaşayan insanların tümünün ortak ilgisinde olan,<br />

aralarında bir ilişki ve etkileşim olmasını sağlayan ortak bir alanı tanımlar.<br />

Bir mekanın kamusal olabilmesi, cereyan eden tartışma ve faaliyetlerin, o<br />

toplumda yaşayan insanların geneliyle ilgili hâle gelebilmesiyle mümkündür.<br />

Bu anlamda, insanların beraberce bulunabildikleri doğal alanlar, her zaman<br />

kamusal olmayabilir. Bunları birbirinden ayırmak gerekir. Özel alan ise umumun,<br />

bir toplumda yaşayanların ortak ilgi alanları dışında kalmaktadır. Bu<br />

çerçevede, çevre felâketi ile ilgili tartışmalar ve icraatlar kamusal alan faaliyeti<br />

olurken, kişiye özel, mahrem aile içi ilişkiler özel alan içinde kalırlar.<br />

Kamusal alanın tarihsel sürecini açıklayabilmek.<br />

Kamusal alan, çağdaş tartışmalar göz önüne alındığında batı kaynaklı bir<br />

kavramdır. Kamusal alan tartışmaları, Batı’dan başlayarak diğer toplumlara<br />

doğru yayılmıştır. Hiç şüphesiz “kamu” ve “kamusal” kelimeleri ile bunlara<br />

dâir dile getirilen sorunlar ve tartışmalar, sadece Batı’da ve yakın zamanlarda<br />

yapılmış değildir. Ancak çağdaş kamusal alan tartışmaları, Batı kökenli ve<br />

tarihsel süreci itibarıyla yenidir. Bu açıdan kamusal alan kavramının Batı’da<br />

ortaya çıktığı bağlam ve kavramın kapsamı ve anlamındaki değişimler<br />

önemlidir. Buna göre, Antik Yunan dünyasından günümüze kadar kamusal<br />

alan kavramı ve tarihsel süreç içerisinde bu değişikliklerin takibi, ülkemizde<br />

de kamusal alan kavramını anlamak için gereklidir.<br />

Kamusal alanı farklı yaklaşımlar içerisinde açıklayabilmek.<br />

Kamusal alan konusunda çok farklı yaklaşımları gündeme getirmek<br />

mümkündür. Burada en temel üç yaklaşım ele alınabilir. Birincisi, Hannah<br />

Arendt’in Agonistik kamu alanı yaklaşımıdır. Buna göre kamusal alan,<br />

ahlâkîliğin, rekabetin, seçkinliğin, kendini göstermenin ortaya çıktığı bir alan<br />

olarak tanım bulmaktadır. Bu alanda kişiler kendilerini rekabetçi bir tarzda<br />

göstererek ifade etmektedirler. İkincisi, liberal kamu yaklaşımıdır. Liberalizm<br />

düşüncesinin yansımalarını taşıyan bu yaklaşım, neyin “iyi” olduğunu ortaya<br />

koymayı hedeflemez. Önemli olan “iyi”nin bulunması konusunda bir<br />

toplumda yaşayan insanların bir araya gelebilmesidir. Bu yaklaşımda<br />

herhangi bir ahlâkî görüşün diğerlerinden üstün olduğu iddia edilemez. Vahyî<br />

bir “iyi” anlayışına liberal kamu yaklaşımı baştan kapalıdır. Üçüncüsü,<br />

Jürgen Habermas’ın söylemsel kamu alanı yaklaşımıdır. Bu yaklaşımda<br />

kamusal alan, politik alanla sınırlı bir etkinlik değil, her alanda söylemler<br />

üretmeyi gerektiren bir alan olarak tanımlanır. Bu anlamda Habermas’ın<br />

yaklaşımında kamusal alanın anahtar kavramı katılımdır.<br />

Kamusal alanın farklı kavramlarla ilişkilerini açıklayabilmek.<br />

Hiç şüphesiz kamusal alanın beraberce tartışıldığı bir çok kavram ve konu<br />

vardır. Bunlar arasında özgürlük, devlet, özel alan ve küreselleşme en belli<br />

başlıları olarak zikredilebilir. Farklılıkların kendilerini kamusal alanda ifade<br />

edebilmeleri açısından özgürlük, kamusal alan kavramı ile birlikte, en çok<br />

165

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!