Din Sosyolojisi - Anadolu Üniversitesi
Din Sosyolojisi - Anadolu Üniversitesi
Din Sosyolojisi - Anadolu Üniversitesi
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
İslam’ı terörle özdeşleştiren düşmanca tutumunu ve bunun nedenlerini<br />
1980’lerin başında büyük bir öngörüyle tahmin etmektedir. <strong>Din</strong>de reform<br />
konusunda ise, düzeltilmesi gerekenin dinin kendisi değil, Müslümanlar ve<br />
onların İslam anlayışı olduğunu ve bu konudaki modelin ise Hz. Peygamber<br />
ve sahabe olması gerektiğini belirtmektedir.<br />
İslam mistisizminin dışarıdan aldığı unsurları Kur’an ve Hadis kaynakları<br />
ışığında kendi bünyesinde erittiği ve asimile ettiğini belirten Güngör, bu<br />
uyarlama işlemi sonucunda ortaya İslam’a özgü bir mistisizm yorumu olarak<br />
İslam tasavvufunun çıktığını ve bu yorumun hala güçlenerek yaşamaya<br />
devam ettiğini söylemektedir. Mistik hareketlere olan ilginin daha çok<br />
toplumsal çözülme dönemlerinde nüksettiğini söyleyen Güngör, bu konuda,<br />
13. yüzyılda Moğolların Ortadoğu’yu istila etmeleri sonucunda istikrarsızlaşan<br />
ve karışan toplumsal süreçte halkın sufizme sığındığını vurgulamaktadır.<br />
Diğer yandan, siyasi, sosyal istikrarsızlık dönemlerinde tarikatların da<br />
düzensizleştiklerini vurgulayan Güngör, bu çerçevede, tarikatların 19.<br />
yüzyıldaki bozulmalarının, Müslüman toplumlardaki genel bozulma ve<br />
bozgunla ilgili olduğunu belirtmektedir.<br />
Diğer yandan, bir dönem Washington’daki Amerikan <strong>Üniversitesi</strong> İslami<br />
Araştırmalar Merkezi’nin başkanlığını da yapmış olan Şerif Mardin’in din<br />
sosyolojisi alanındaki en önemli eserleri, “<strong>Din</strong> ve İdeoloji”, “Modern<br />
Türkiye’de <strong>Din</strong> ve Siyaset”, “Bediüzzaman Said Nursi Olayı: Modern Türkiye’de<br />
<strong>Din</strong> ve Toplumsal Değişim” adlı çalışmalardır. 1960’lı yılların ortalarından<br />
itibaren din, ideoloji ve kültür konularına ağırlık verdiği görülen Şerif<br />
Mardin’in yaklaşımlarında, Türk modernleşmesi ve Türk siyasal hayatı açısından,<br />
ortodoks devlet İslam’ı (ve İslam’ın devlet seçkinleri) ile heterodoks<br />
halk (volk) İslam’ı (ve İslam’ın halk seçkinleri) arasındaki ayrım çizgisi<br />
önemli bir analitik araç olma niteliği taşımaktadır. İslamiyet’in ‘volk İslam’<br />
şeklinin, Türkiye’deki tarihi gelişmeler sonucunda bir yumuşak ideoloji<br />
haline geliş sürecini analiz etme girişiminde Şerif Mardin, bugün dahi<br />
İslam’ın bu formunun halk arasında dünya görüşünü nasıl şekillendirdiğini<br />
göstermeye çalışmaktadır.<br />
Türk modernleşme deneyimi içinde yaşanan süreçlere benzer gelişmeler,<br />
Mardin’e göre 19. yüzyıl Batı düşüncesinde de benzer yönelimlerle tartışılmıştır.<br />
Örneğin Durkheim, insanların, içinde saklanabilecekleri birincil ilişkilerin<br />
yoğun olduğu kurumlara dikkat çekmiş, insanların bu gibi kurumları<br />
modern dünyada bulamadıkları sürece modern dünyaya uymakta çekebilecekleri<br />
zorluklara işaret etmiştir. Tönnies’in tabirleriyle söylemek gerekirse,<br />
gemeinschaft (geleneksel) ilişkilerden gesellschaft (modern) ilişkilere geçiş<br />
modern dünyanın en önemli uyum problemidir. Mardin’e göre bu kapsayıcı<br />
birincil ilişki özleminin, Osmanlı’dan Cumhuriyet’e geçiş sürecinde ümmet<br />
yapısından yeni çıkmış kimseler tarafından duyulmasını yadırgamamak<br />
gerekir. Volk İslam’ın gücünü ve etkinliğini biraz da bu özlemin giderilmesi<br />
konusundaki işlevlerinde aramak gerekir.<br />
Özet<br />
İslam dünyasında bilimlerin gelişimini açıklayabilmek.<br />
İslam dünyasında bilimlerin oluşum süreci çok erken bir dönemde<br />
başlamıştır. İslam’ın başlangıç yıllarından itibaren gerek Kur’an–ı Kerim’in<br />
gerekse Hz. Muhammed’in bilgiyi, öğrenmeyi, aklı ve düşünceyi öven, özendiren<br />
açık beyanlarının Müslümanların kısa zamanda bu alanlarda önemli<br />
mesafeler kat etmelerinde ve dolayısıyla yeni bilimlerin ortaya çıkmasında<br />
49