Din Sosyolojisi - Anadolu Üniversitesi
Din Sosyolojisi - Anadolu Üniversitesi
Din Sosyolojisi - Anadolu Üniversitesi
You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
DİN SOSYOLOJİSİNİN KISA TARİHİ<br />
Öncüler<br />
<strong>Din</strong> sosyolojisinin nispeten yeni bir bilim olduğunu, 20. yüzyılın başlarında<br />
bağımsız, deneysel ve sistematik bir bilim haline geldiğini belirtmiştik. Bu<br />
anlamda din sosyolojisi bilim olarak yeni olsa da din ve toplum sorunsalı<br />
üzerinde düşünme ve inceleme yeni değildir.<br />
İnsanlık tarihi araştırmaları, dinin insan ve toplum hayatında “fıtri”<br />
(doğuştan yatkın) bir gerçeğe sahip olduğunu göstermektedir. Dünya üzerinde<br />
dinden ve dini yaşayıştan uzak bir toplumun yaşadığı bilinmemektedir.<br />
İnsanlık tarihinin dinle başladığı, kutsal kitaplar kadar felsefe ve bilim araştırmalarının<br />
da bize öğrettiği bir gerçektir. Hans Freyer’in de belirttiği gibi,<br />
insanlığın ne kadar eski zamanlarına, önceki dönemlerine inersek inelim, her<br />
zaman din olgusuyla karşılaşırız. İnsan, nasıl en basit kültürlerde bile bir<br />
takım sosyal gruplar içinde yaşamışsa, bir dinde de yaşamıştır. Henri Bergson,<br />
bu durumu şöyle ifade eder: Geçmişte olduğu gibi, günümüzde de,<br />
bilimden uzak, sanatsız, felsefesiz insan toplumları vardır, fakat hiç bir<br />
zaman dinsiz bir toplum var olmamıştır.<br />
O halde, insanlık tarihi ile birlikte insanın ve toplumun olduğu her yerde<br />
din var olduğuna göre, denilebilir ki, din üzerinde düşünme de o kadar eskidir.<br />
Burada İlkçağ Yunan düşüncesinde ve Hıristiyan ortaçağında din sosyolojisi<br />
açısından önemli bazı düşünürlerin görüşleriyle yetinilecektir.<br />
İlkçağ Yunan Düşüncesi<br />
Toplum ve din olayları ile ilgili düşünme ve araştırmanın tarihi, İlkçağ Yunan<br />
düşüncesine kadar uzanır. Sosyal, daha geniş olarak manevi bilimlerin tarihini<br />
ilk Yunan sofistlerine kadar çıkarmak genellikle gelenek haline gelmiştir.<br />
Fakat onlardan önce de, daha doğa bilimleri kurulmaya başladığı zaman, din<br />
üzerine bugünkü din bilimleri bakımından çok ilginç düşüncelere rastlanmaktadır.<br />
Sofistlerin görüşleri, zamanın dinlerinin gözlemine dayanıyordu. Toplumun<br />
din üzerinde, dinin de toplum üzerinde karşılıklı etkilerini incelemeleri<br />
bakımından deneysel din sosyolojisi tarihinde önemli yerleri vardır.<br />
<strong>Din</strong> sosyolojisi açısından en orijinal görüşlere Eflatun’da rastlanır. Onun<br />
birçok bilim ve felsefe konularında olduğu gibi, bu alanda da bir öncü olduğu<br />
söylenebilir.<br />
Eflatun, sofistlerin “Her şeyin ölçüsü insandır.” ilkesinin aksine “Her<br />
şeyin ölçüsü Tanrı’dır.” diyerek işe başlamakta ve bu görüşü üzerine bütün<br />
bir felsefe, ahlak, ve siyaset sistemini kurduktan sonra, bu sistemin temeline<br />
de dini yerleştirmektedir. Çünkü, kurmak istediği yeni toplum düzeninin dinsiz<br />
yaşayamayacağına inanmaktadır. Eflatun’un din sosyolojisi açısından dikkati<br />
çeken iki önemli eseri vardır; “Devlet” ve “Kanunlar”. Özellikle “Kanunlar”<br />
adlı eseri alanımız itibarıyla daha da önemlidir. Eflatun bu kitabında, günün<br />
sosyal şartlarına uygun bir devlet ve anayasa planını çizdikten sonra,<br />
koyduğu kanunların sadece maddi yaptırımlarla tutunamayacağını, asıl manevi<br />
yaptırımlar gerektiğini, bunu da ancak dinin verebileceğini söylemektedir.<br />
Toplumda rastlanan her türlü bozukluğun dinsizlikten, inançsızlıktan ileri<br />
14