08.08.2013 Views

Din Sosyolojisi - Anadolu Üniversitesi

Din Sosyolojisi - Anadolu Üniversitesi

Din Sosyolojisi - Anadolu Üniversitesi

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

yapılan yazışmalar ve yine bu dönemde dergilerde Batılı sosyologlardan çevriler<br />

vb. dikkate alınacak olursa, Türkiye’de sosyolojinin ve din sosyolojisinin<br />

ön tarihini Tanzimat döneminden başlatmak mümkündür.<br />

Zaten sosyolojinin Fransa’daki çıkışına paralel olarak Tanzimat Dönemi<br />

(1839–1876), Osmanlı aydınlarının Batı’daki gelişmeleri yakından izledikleri,<br />

Fransa’daki toplumsal değişim ve bunalıma benzer sorunların Osmanlı’da<br />

da yaşanıyor olması nedeniyle sosyal, kültürel, ekonomik ve yönetim<br />

sorunlarına çözüm aradıkları bir dönemdir. Tanzimat aydınlarının sosyolojiye<br />

ilgileri, sosyolojik düşünceyle tanışmaları ve bundan etkilenerek ürettikleri<br />

entelektüel çabalar bilinmektedir. Bu nedenle Ali Süavi, Şinasi, Namık<br />

Kemal, Münif Paşa, A.Cevdet Paşa gibi aydınları sosyolojinin ve din sosyolojisinin<br />

öncüleri olarak görmek hiç de abartılı sayılmamalıdır.<br />

Tanzimat aydınları, Osmanlı toplumunun sorunlarını Batı’daki<br />

örneklerine uygun olarak toplumsal kurumların işleyişinde ortaya çıkan<br />

bozulmalarda görmüşler ve bu durumu toplumun yapısıyla<br />

ilişkilendirmişlerdir. Aile, eğitim, hukuk, siyaset vb. toplumsal kurumlarda<br />

varsaydıkları sorunların çözülmesi yaşadıkları topluma da düzen ve esenlik<br />

getirecektir düşüncesi bu aydınların sosyolojik yaklaşımları olarak<br />

değerlendirilebilir. Örneğin bunlardan Ali Süavi’ye göre toplumsal ahlak<br />

büyük ölçüde bozulmuştur. Bu durum, başta siyaset olmak üzere bütün<br />

toplumsal kurumları etkilemektedir. Anlam ve değerini İslam’dan alan bir<br />

ahlaki anlayışın tekrar kurulması halinde bütün bu bozulma ve çöküşün<br />

önüne geçilebilir düşüncesi onun çağdaşı olan Fransız sosyologu Le Play’den<br />

mülhem olan sosyolojik yöntemini biçimlendirmektedir. İkinci bir örnek<br />

olarak Münif Paşa ise, eğitim yoluyla toplumun düzeleceğine inanmaktadır.<br />

Eğitimi toplumsal gerileme ve bozulmalar karşısında bir çare ve önemli bir<br />

toplumsal tedavi aracı olarak görme düşüncesi de E. Durkheim’e aittir.<br />

Görüldüğü gibi 19. yüzyıl, Osmanlı Devleti ve toplumlarının (Memâlik-i<br />

Osmaniye) karşı karşıya kaldıkları sorunlardan çıkış yolu arama çabalarının<br />

yoğun olarak yaşandığı bir dönemdir. On dokuzuncu yüzyıl Osmanlı’nın<br />

kendi düşünce geleneği içinde çözüm üretemediği ve açmazda olduğu,<br />

dolayısıyla çözümsüzlüğün hüküm sürdüğü bir dönemdir. Osmanlı’nın<br />

çöküşünü önlemek için yapılan Tanzimat, Islahat, I. Meşrutiyet vb. yenilik<br />

hareketleri hep sonuçsuz kalmış, kalıcı çözümler üretilememiştir.<br />

Böylelikle kurtuluş reçetesi dışarıda, Batı’da aranmaya başlanmıştır. Batı’ya<br />

yöneliş sürecinde sosyolojiyle karşılaşılmış, kurtuluş umuduyla o<br />

yakından izlenmiş, izlenmekle kalmamış ateşli taraftarlarını da bulmuştur.<br />

Artık, 19. yüzyılın son çeyreğinde devletin yaşadığı sorunlara paralel olarak,<br />

devleti kurtaracak reçeteleri sunan bir bilimdir sosyoloji.<br />

Bu bağlamda, Tanzimat dönemi aydınlarından Ahmet Cevdet Paşa’nın<br />

din ve toplum anlayışının, konumuz açısından temsil edici bir örneklem<br />

çerçevesi oluşturacağı söylenebilir. Dolayısıyla şimdi Paşa’nın bazı görüşleri<br />

özetlenecektir.<br />

Ahmet Cevdet Paşa (1823–1895)<br />

Tanzimat döneminin önde gelen düşünürlerinden olan Ahmet Cevdet Paşa,<br />

büyük bir devlet adamı olduğu kadar aynı zamanda tarihçi, hukukçu, edip,<br />

eğitimci ve sosyolog / din sosyologudur. Dolayısıyla o, çok yönlü bilim adamı<br />

türünün son örnekleri arasındadır. Hem bilimde hem de siyasette başarılı<br />

40

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!