08.08.2013 Views

Din Sosyolojisi - Anadolu Üniversitesi

Din Sosyolojisi - Anadolu Üniversitesi

Din Sosyolojisi - Anadolu Üniversitesi

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

uzaklaştırılması temel tezi üzerine kurulmuşlardır. Bu anlayışın bir uzantısı<br />

olarak kamusal alanda tüm dini sembol ve değerlerin temsil edilememesi,<br />

bulunamaması, çağdaş bir din ve kamusal alan tartışmasına tekâbül etmektedir.<br />

Nitekim Avrupa’da Fransa başta olmak üzere okullarda ve kamu kurumlarında<br />

haç, kipa ve başörtüsü gibi dînî sembollerin bulunup bulunamayacağı<br />

tartışması, bu konuda bir örnek olarak verilebilir. Yine yakın zamanlarda<br />

İsviçre’de çıkan minare tartışmaları önemli bir boyutuyla din-kamusal<br />

alan sorunuyla ilgilidir. Bu anlayışta kamusal alan, tüm dînî sembol ve<br />

değerlerden arındırılmış nötr, değer taşımayan bir alan şeklinde tanım bulmaktadır.<br />

Bu, birinci yaklaşımdır. Bugün küreselleşme, postmodernlik ve<br />

çokkültürlülük gibi çokça tartışılan kavramlar bağlamında kamusal alanın<br />

niteliği tartışma konusu yapılmakta; tüm bu farklı kültürlerin kamusal alanda<br />

nasıl temsil edileceği sorusu üzerinde durulmaktadır. Dolayısıyla farklı<br />

dinlerin nasıl bir arada yaşayacağı net çözümlere kavuşmasa da, farklı<br />

dinlerin kamusal alanda kendisini ifade edebilecekleri düşüncesi bir başka<br />

yaklaşım olarak gündeme getirilmektedir. Tabii bu tartışmanın detaylara inen<br />

birçok boyutu bulunmaktadır. Dolayısıyla basit bir tartışma değildir. Çünkü<br />

dinlerle birlikte, mezhepler, cemaatler vb. çeşitlilikler de devreye girince, bu<br />

çeşitliliklerin kendilerini ifade edebilmeleri ciddi bir sivilliği zorunlu<br />

kılmaktadır.<br />

Bu konuda hem Türkiye’deki kamusal alan ve din tartışmalarını anlayabilmek<br />

hem de kamusal alanda dinin farklı tezahürlerini izleyebilmek açısından<br />

Nilüfer Göle’nin “İslam’ın Yeni Kamusal Yüzleri” isimli kitabını okuyunuz.<br />

Tam da bu noktada bir hâkim otorite olarak devletin, bu çeşitliliklere yani<br />

farklı din, mezhep, cemaat vb.ne eşit mesafede olması, din ve kamusal alan<br />

tartışmalarında önemli bir noktadır. Burada iki farklı anlayışı zikretmeliyiz.<br />

Devletin tüm din, mezhep ve cemaatlere eşit mesafede olmasını kimi yaklaşımlar,<br />

dinin kamusal alandan tamamen arındırılması, kimi yaklaşımlar da<br />

bunlardan birisinden taraf olmaması şeklinde yorumlamaktadırlar. <strong>Din</strong> ve<br />

kamusal alan tartışmalarında dile getirilen husus, devletin uhdesi altındaki<br />

vatandaşların dînî özgürlüklerinin önünü açacak düzenlemeleri yapması<br />

şeklindedir. <strong>Din</strong> bağlamında kamusal alanda tartışma ve sorun yaratan nokta,<br />

devletin bir otorite olarak herhangi bir dinsel yorumu ya da cemaati “resmî”<br />

ilan etmesidir. Bu durum, en çok sivillik açısından tartışma konusu yapılmaktadır.<br />

Tüm dinler ve onların farklı yorumları, bu “resmî”lik dışındaki sivil<br />

alanda kendilerini ifade etmelidirler. Devletin görevi burada, bu yorumlardan<br />

birine taraf olmak değil, bunların her birisinin sağlıklı bir şekilde kendilerini<br />

ifade etmelerine zemin hazırlamaktır.<br />

Bununla bağlantılı olarak kamusal alanda devletin ya da otoritenin dînî bir<br />

yorum oluşturması bir başka tartışma konusudur. Kamusal alanın sivil bir<br />

ortamda sağlıklı bir şekilde inşa edilebilmesi açısından kamusal alanda<br />

otoritenin belirli bir dînî yorumu dayatması, toplumsal barış ve ilişkilerin<br />

bozulmasına sebep olacaktır. Tabi bu arada bir toplumdaki dînî inanç<br />

çeşitliliği ve oranları önemlidir. Meselâ, Türkiye toplumunun % 99’u Müslümandır.<br />

Bu Müslüman unsur arasında çoğunluk Hanefî mezhebindendir. Ama<br />

bunun dışında diğer mezheplere mensup insanlar da vardır. Bu dînî<br />

demografik durum, toplumun yaşadığı kültür hayatında hiç şüphesiz yansımalarını<br />

bulur. Yeme, içme, giyim hâsılı gündelik hayat, bunların izlerini<br />

taşır. Fakat bu, diğer dînî yorumların kamusal alandan dışarı itilmesi ve arındırılması<br />

anlamına gelmez. İkinci yaklaşım ise, tüm dinlerin, dînî değerlerin,<br />

sembollerin kamusal alanda bir arada varolabileceklerini ileri sürmektedir.<br />

163

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!