13.04.2014 Views

Türkiye'de Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği

Türkiye'de Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği

Türkiye'de Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Gelinen somut noktada, kadın hareketinin belli konularda kendilerine ait bir siyaset alanı ve siyaset<br />

gündemi oluşturmayı başardığını söylemek gerekir. Bu süreç içinde kadınlar kendi ideolojik kimliklerini,<br />

siyasal tercihlerini sorgulamayı ve eleştirmeyi; tercihlerinin farklılığına rağmen kadınlar için önemli siyasal<br />

taleplerin arkasında birlikte durmayı daha çok becermeye başladılar. Artık 'namus cinayeti', aile içi<br />

şiddet, evlilikte eşit mal paylaşımı, kadınların kararlara eşit katılımı, kız çocuklarının eğitim önceliği gibi<br />

konularda kadınların ortak bir 'siyaset' oluşturmayı başardığını görüyoruz.<br />

3. KADINLARIN SİYASAL TEMSİLİ: İLKELER VE<br />

TARTIŞMALAR<br />

Kadınların siyasal temsil ilkesi 'biyolojik olarak kadınlık' değil, bir 'politik mücadele öznesi<br />

olarak kadınlık'tır!<br />

Kadın hareketi içindeki tartışmaların önemli bir boyutu, kadınların siyasal partilerde ve parlamentoda<br />

'eşit siyasal temsili' için uygulanacak strateji ve taktiklerin, kullanılacak teknik araçların ne olması<br />

gerektiği konusunda yoğunlaşmıştır. Bu konuda bir 'görüş birliği' oluştuğunu söylemek zordur.<br />

Olumlu ayrımcılık politikaları, diğer deyişle 'kota' talebinin ne anlama geldiği ve ne tür sonuçlara yol<br />

açabileceği yoğun olarak tartışılmaktadır. Kadınların, kota uygulanarak siyasal temsil haklarını<br />

kullanabilir hale getirilmeleri söz konusu olduğunda kadın olmanın bir 'biyolojik kategori'ye<br />

mi indirgendiği tartışılmaktadır. Tartışmanın bir tarafı, kadınların siyasal temsilinin dayandığı ilkenin<br />

bu olmasının, kadınların bir 'biyolojik' kategori olarak algılanmasına yol açacağı; bunun da siyasal<br />

temsil ilkesi olamayacağı görüşünü savunarak ancak belli bir kadın bilincine sahip olanların kadınları<br />

'temsil edebileceği'ni savunmaktadırlar. Diğer görüşü savunanlar ise, kadınların belli bir sayıyı aşan<br />

oranda temsil edilmesi halinde ancak 'kadın bilinci'nin gelişme ortamını bulabileceği ve ancak ondan<br />

sonra 'kadın temsili'nden bahsedilebileceğini iddia etmektedirler 8 .<br />

Kadınların siyasal temsilini sağlamak için 'sayılar' değil, 'kalite' önemlidir ve bu kalite kota ile sağlanamaz<br />

diyen görüşün bazı iddiaları vardır. Bu görüşün 'sağ muhafazakâr' ve 'sol radikal' tarzları<br />

olduğunu söylemek mümkündür. Siyasal deneyimi ve siyasete uygun kişiliği olmayan kadınların kota<br />

ile 'temsilci' olsalar bile siyasete 'fıtratları gereği' uygun olmayacakları görüşünü savunan 'muhafazakâr'<br />

görüşe söylenecek çok laf yoktur. Esas olarak kadınların siyasal temsilinde 'nicelik değil, nitelik<br />

önemli' görüşünü savunanların söylediği önemli iddiaları tartışmak gerekir. Kota ile temsilci olarak<br />

seçilecek kadınlar, ne kadar çok olurlarsa olsunlar, eğer bir politik bakış açısı ve 'örgütlü' bir duruşu<br />

olmayan kadınlar arasından seçilmişlerse, çok rahatlıkla 'kadın düşmanı kadınlar' ya da 'erkek politikacı<br />

güdümünde kadınlar, olabilirler; bu da kadınların sorunlarının çözümüne değil, saptırılmasına ve<br />

zemin kaydırılmasına yol açabilir. Kadınların siyasal temsilcisi olmak için sadece kadın olmak<br />

yeter demek sorunlu ve 'apolitik' bir görüştür. Çünkü siyasal temsil haklarını kullanabilmek<br />

için mücadele veren kadınlar biyolojik nitelikleriyle tanımlanan bir insan grubu değil, politik<br />

haklar talebi ile kendini tanımlayan bir politik gruptur. 'Siyasal temsil'in temel ilkesi de zaten<br />

8 Bu tartışmalara iyi bir örnek için bkz: Savran 2007 ve 2004.<br />

223

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!