13.04.2014 Views

Türkiye'de Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği

Türkiye'de Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği

Türkiye'de Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

hale gelmiştir. Kadınlara eşit haklar tanıyan yasal reformlar kadın örgütlerinin katılımı ve talepleri ile<br />

gerçekleşmiştir. Medeni Kanun ve Ceza Kanunu'nun değişimi buna iyi bir örnektir. Kadın örgütleri<br />

siyasal partilerin ve kamu kurumlarının cinsiyet ayrımcılığına yol açan uygulamalarını yakından izlemekte<br />

ve eleştirmektedir. Kadın-erkek eşitsizliğini görmezden gelen uygulamaları giderek ortadan<br />

kaldıracak bir sivil toplum bilincinin gelişmekte olduğu açıkça gözlenmektedir.<br />

Türkiye'de kadın hakları hareketinin güçlenmesinde olumsuz etkiler yaratan faktörlerin varlığına<br />

rağmen, uluslararası alanda hızla güçlenen küresel kadın hareketi ile Türkiyeli kadın örgütlerinin yakın<br />

işbirliği ve dayanışması, kadın örgütlerinin başarısında büyük rol oynamıştır ve bu ilişkiler güçlenerek<br />

sürmektedir.<br />

Türkiye'de kadınlar Kürt-Türk, gerici-çağdaş, kentli-köylü, cahil-okumuş, İslamcı-laik gibi ayrımlara<br />

dayalı ideolojik kimliklere duydukları bağlılıkların varlığına rağmen, son yıllarda farklı ideolojik<br />

aidiyetleri olan kadın örgütleri arasında iletişim ve kadın sorunlarının çözümüne ilişkin ortak tartışma<br />

bağlamları oluşmaya başlamıştır. İdeolojik kimliklerin çatışmalı konumlandırdığı kadınlar arasında<br />

gelişmekte olan yeni diyaloglar ve somut sorunların çözümünde ittifak olanaklarının<br />

gelişimi gelecek için umut vericidir.<br />

Kadın hareketi, önemli kadın sorunlarını siyasetin gündemine taşıyabilmiş olmasına rağmen, bazı<br />

önemli sorunlar karşısında ise hala suskun kalmaktadır. Türkiye'de uzun bir süreden beri kadın ve<br />

seks ticaretinin ciddi düzeyde servet edinme stratejisi haline dönüşmüş olması, illegal ve enformel<br />

ticaret ağları ve şebekleri ile iç içe geçmesi karşısında, devletin kayıtsız, insan hakları<br />

örgütlerinin 'kör' ve kadın örgütlerinin güçsüz ve çekingen olması kadınların insan haklarının<br />

korunması alanında çok temel bir boşluğa işaret etmektedir.<br />

Savaş, yoksulluk ve göç, kadın örgütlerinin bir başka 'kör' noktasıdır. Türkiye'de çok geniş kadın<br />

kitlesini ilgilendiren önemli sorunlardan biri, silahlı çatışmaların yarattığı yerinden edilme,<br />

insan göçü ve dışlanmaya dayalı yoksullaşmanın yaygınlaşmasıdır. Bu gibi durumlarda kadınların<br />

erkeklere göre farklı sorunlarla yüz yüze geldiğini ve daha fazla risk altında olduklarını biliyoruz. Bu tür<br />

sorunları çözmeye yönelik çalışmalarda bölgesel, sınıfsal ve etnik kökenli dışlanmışlık yaşayan kadınların<br />

sorunlarının görünür hale gelmesine izin verecek bir bakış açısının geliştirilmesi önemli hale gelmiştir.<br />

Bütün dünyadaki gelişime paralel olarak, Türkiye'de üniversitelerde kadın çalışmaları ve toplumsal<br />

cinsiyet çalışmaları klasik akademik disiplinler arasında girmeyi başarmıştır. Bu olumlu başlangıca<br />

rağmen, bu gelişim Türkiye'nin sadece bir kaç metropol üniversitesi ile sınırlı kalmış ve<br />

diğer üniversitelerinde gelişme olanağı bulamamıştır. Kadın ve cinsiyet çalışmaları alanında üretilen<br />

bilgiler hala 'akademi'deki marjinal ve tecrit edilmiş konumundan kurtulamamaktadır. Türkiye'de<br />

üniversiteler, hala cinsiyetin biyolojik bir 'olgu' olduğunu düşünen sosyal bilimcilerin egemenliği altındadır.<br />

Bu nedenle, bilgi üretim süreçlerine egemen olan bilim anlayışı, toplumsal cinsiyete dayalı<br />

iktidar örüntülerini anlamak ve değiştirmek gibi bir hedefe sahip değildir. Bu durum yaşanan sorunlar<br />

ve çözümler hakkında yeterli bilgi üretilmemesine yol açmaktadır.<br />

247

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!