13.04.2014 Views

Türkiye'de Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği

Türkiye'de Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği

Türkiye'de Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Kamusal ve özel öğretim kurumlarının toplumsal cinsiyet açısından karşılaştırılmasında en ilginç<br />

gösterge vakıf üniversitelerindeki kadın varlığında görülen ciddi azalmadır. Bu durum, üniversite<br />

giriş sınavlarındaki kadın başarı oranlarındaki artışın kadınların kamu ve merkez üniversitelerine<br />

giriş şansını artırmasından kaynaklanabileceği gibi artan maliyetin, kız çocukların paralı öğretime<br />

katılımını engellemesiyle de ilişkilendirilebilir. Aynı azalış, özel azınlık ve özel yabancı öğretim<br />

kurumlarının okul öncesi dönemlerinde de söz konusu olmuştur. Buna karşılık her iki kategoride<br />

de ilköğretim nüfusunda kız öğrenci oranları artmıştır. Ayrıca özel ortaöğretim kurumlarındaki kadın<br />

temsili, resmi ortaöğretime kıyasla daha yüksektir. Bu dalgalanmaların zaman içindeki seyri ve nedenleri<br />

başlı başına araştırılması gereken konular arasındadır.<br />

2.2. Eğitim Sisteminin <strong>Cinsiyet</strong>çiliği Yeniden Üreten Yapı,<br />

Süreç ve İçerikleri<br />

2.2.1. Eğitimin Genel Görünümü<br />

Tüm dünyada okulun maliyetinin ve niteliğinin kız çocukları ve kadınları erkeklerden daha olumsuz<br />

olarak etkilediği, ailelerin ödeme gücünü aşan ve olumsuz koşullar altındaki eğitime daha az katılmalarını<br />

sonuçladığı bilinmektedir. Bu bağlamda Türkiye'de eğitimin, sürekli olarak artarak toplam<br />

15 milyona yaklaşan ilk ve orta, 2.5 milyonu bulan yükseköğretim öğrencisiyle, 600 bini aşan öğretmeniyle,<br />

sayısı 65 bine yaklaşan okullarıyla büyük bir sorun alanı olmayı sürdürmesi, kız çocuklar ve<br />

kadınlar açısından özellikle kaygı verici boyutlar taşımaktadır.<br />

TÜSİAD 2000 raporunda vurgulanan, genç nüfusun yüksek oranı ve gerek hizmetin gerekse<br />

kaynakların, eğitim talebini de kalkınma için eğitime bağlanan umutları da karşılamaya<br />

yeterli olmayışı geçerliğini korumaktadır. Durum, devletin kendi diliyle bile ciddi boyutlardadır:<br />

"Eğitime erişim ve eğitimin kalitesi, eğitim sisteminin temel sorun alanlarıdır. Erişim sorunu<br />

kapsamında okullulaşma oranları ve bölgeler arası farklılıklar, kalite sorunu kapsamında ise fiziki<br />

altyapı yetersizlikleri, müfredatın güncellenmesi, öğretmen niteliklerinin geliştirilmesi ve eğitim materyallerinin<br />

müfredatla uyumu gibi hususlar öne çıkmaktadır. Eğitimin her kademesinde, istenilen<br />

düzeye ulaşılamamakla birlikte okullulaşma oranları yükselmiş, ancak artan öğrenci sayıları nedeniyle<br />

mali kaynaklar öncelikle erişime yönelik olarak tahsis edildiğinden, eğitim kalitesinde istenen<br />

düzeyde bir iyileşme sağlanamamıştır" 76 .<br />

Cumhuriyet Hükümetinin, sosyal sektörler içinde eğitimi en öncelikli sektör olarak kabul ettiği ve<br />

genel bütçeden en büyük payı eğitime ayırdığı belirtilmektedir. 77 Buna karşılık 2000 yılı konsolide<br />

bütçesi içinde %7,1 payı olan MEB bütçesi, 2008'deki %10,30'luk payıyla, hâlâ 1990'daki %13,2'nin<br />

gerisindedir 78 ; 2008'de MEB bütçesinin GSMH'ye oranı ise %3,2'dir. Yükseköğretimin de dahil edil-<br />

76 DPT, 2007. Türkiye'deki eğitimin düzeyini, öğrencilerin testlerdeki başarılarını, toplumun eğitimle ilgili tatminsizliğini AB<br />

ülkeleriyle kıyaslayan kimi araştırmalar arasında bkz. İçişleri Bakanlığı Araştırma ve Etüdler Merkezi (AREM), 2007.<br />

77 T.C. MEB 2007a.<br />

78 TÜSİAD 2000, s.65 ve T.C. MEB 2007a, s.213.<br />

56

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!