13.04.2014 Views

Türkiye'de Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği

Türkiye'de Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği

Türkiye'de Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Türkiye'de ortaöğretimden yükseköğretime geçişle ilgili dar boğazlardan başlayarak, üniversitelerin<br />

çok ciddi sorunları bulunduğu bilinmektedir. Ancak 2007 yılı biterken tüm bu sorunlar yukarıdakine<br />

benzer bir ideolojik sis perdesi arkasına itilerek, yükseköğretimin tamamen "türban üzerinden<br />

tanımlanması" söz konusu olmuştur. Çeyrek yüzyılı aşan bir süredir, insan hakları, özgürlük, laiklik<br />

ve cinsiyetçilik gibi başlıklar altında tartışılan ve üniversitelerin iç yaşamını doğrudan etkileyen bu<br />

konu YÖK'ün, 20 Aralık 1982 tarihli bir genelge ile başı kapalı olarak üniversiteye gelinmesini yasaklamasıyla<br />

başlayan karmaşık bir süreci kapsamaktadır. 90 Bu süreçte, 2547 sayılı Yükseköğretim<br />

Kanunu'na eklenen "dinsel inanca dayalı giysi serbestliği" sağlayacak ek maddeleri 1989 ve 1991'de<br />

Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmişti... 91 Türban yasağına karşı yerel mahkemelerde açılan<br />

davalar ise, türban kullanımının anayasaya ve laiklik ilkesine aykırı olduğu gerekçesiyle reddedilmişti.<br />

Bu konuda, TÜSİAD 2000 raporunu izleyen dönemdeki gelişmelerin en önemlilerinden biri<br />

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde açılan davanın da 29.06.2004'de benzer gerekçelerle reddedilmesiydi.<br />

Türban ya da başörtüsüyle yükseköğretime devam hakkının anayasal düzenleme kapsamında 2008<br />

yılı başında 92 yasama alanına girişi, kamuoyunda ciddi yarılmalara neden oldu. "Sorunun bir diyalog<br />

ve uzlaşma süreciyle çözümlenmesini" öneren, Türkiye'ye dayatılan "türban çözümünün sadece belli<br />

bir kesimin özgürlük alanını genişletmek üzere düşünülmüş sakıncalı bir formül olduğunu, özellikle<br />

üniversite ve toplumda ciddi kutuplaşma yaratacak potansiyele sahip bulunduğunu" savunan, "türbanın<br />

siyasi amaçla araçsallaştığını" vurgulayan, "bir takım erkeklerin kadınlar hakkında verdikleri<br />

bir karar" olarak niteleyen çok çeşitli itirazlara 93 ve çapraşık hukuksal polemiklere karşın başı örtülü<br />

kişilerin üniversitede okuyabilmesi iki anayasa maddesindeki değişiklikle 94 serbest bırakıldı. Ancak<br />

bu değişiklik, türban konusunda beklenilen serbestliği sağlayamadığı gibi, hem düzenlemenin iptaline<br />

hem de AKP hakkında kapatma davası açılmasında da gerekçe oluşturan yeni ve daha çapraşık gelişmelere<br />

yol açtı.<br />

90 10 Mayıs 1984'te "modern türban" ile örtünmenin serbest bırakılması, 8 Ocak 1987'de, 'çağdaş kıyafet ve görünüm dışındaki<br />

bir kıyafet ve görünümde bulunma'nın üniversitede disiplin suçu sayılması, 4 Aralık 1988'de "dini inançla boyun ve saçların<br />

örtü ya da türbanla kapatılması"nın suç olmaktan çıkarılması yürütmenin bu konudaki dalgalı politikalarındandır.<br />

91 Anayasa Mahkemesi'nin 07.03.1989 tarih ve E.1989/1-K.1989/12 sayılı kararı. Anayasa Mahkemesi Kararlar Dergisi, sayı:<br />

25, 133 ve 09.04.1991 tarih ve E.1990/36-K.1991/8 sayılı kararı. Anayasa Mahkemesi Kararlar Dergisi, sayı:27, c.1, s.285.<br />

92 Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın 14.01.2008 tarihinde bir resmi ziyaret için bulunduğu İspanya'da yaptığı basın toplantısında<br />

"…Türkiye'de türbana siyasi simge olarak karşı çıkılıyor, velev ki siyasi simge olarak takıyor. Bunu suç kabul<br />

edebilir misiniz? Simgelere, sembollere yasak getirebilir misiniz?.... Bunu en yakın zamanda çözeceğiz…" demeci ile<br />

başlayan süreç.<br />

93 Çok çeşitli kamu kesimleri arasında farklı akademisyen gruplarının, "üniversitede özgürlükler", "gericiliğe izin vermeyeceğiz"<br />

ve nihayet "hem özgürlük, hem laiklik" diye adlandırılabilecek imza kampanyaları ya da TÜSİAD Başkanı'nın<br />

25.01.2008 ve 16.02.2008 tarihli demeçleri bu kapsamdaki örneklerdendir.<br />

94 23 Şubat 2008 tarihli ve 26796 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının<br />

Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair 9.2.2008 tarihli ve 5735 sayılı Kanun'la, Anayasa'nın 10. maddesinin<br />

değiştirilen dördüncü fıkrasına göre; "Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde ve her türlü kamu hizmetlerinden<br />

yararlanılmasında kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar". Anayasa'nın 42.<br />

maddesine eklenen yedinci fıkrasına göre ise; "Kanunda açıkça yazılı olmayan herhangi bir sebeple kimse yükseköğrenim<br />

hakkını kullanmaktan mahrum edilemez. Bu hakkın kullanımının sınırları kanunla belirlenir."<br />

59

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!