13.04.2014 Views

Türkiye'de Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği

Türkiye'de Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği

Türkiye'de Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

7.2.1. Gönüllü Uygulamalarla Tedrici Artış Modeli<br />

Bu model sadece bazı İskandinav ülkelerinde gerçekleşmiş ve genel olarak başka ülkeler tarafından<br />

tekrarlanabilir bir model haline gelmemiştir. Yavaş artışın gerçekleştiği ülkelerin (Danimarka, Finlandiya,<br />

Norveç, İsveç) özelliklerine baktığımızda kadın-erkek eşitliği kültürünün güçlü olduğunu; sol,<br />

sosyal demokrat ya da liberal siyasal partilerin uzun süre hükümette olduğu 1970'li yıllarda, daha kota<br />

politikaları popüler olmadan, kendi partilerinde kadınların katılım oranını arttırıcı politikalar uygulamaya<br />

başladıklarını görürüz. Kadınların eşit katılımını sağlamaya çalışan siyasal partiler, güçlü kadın<br />

örgütleri ile ittifaklar ve işbirliği stratejileri oluşturarak kadınların eşit siyasal temsilini gerçekleştirmek<br />

doğrultusunda önemli adımlar atmışlardır. Bu partilerin önemli seçmen desteği elde etmeleri ile bu<br />

politikalar, seçim kazanmak isteyen diğer partiler tarafından da taklit edilerek uygulanmaya başlanmıştır.<br />

Bu ülkelerin bazılarında, 1990'lardan itibaren kota uygulanmaya başladığında, zaten kadınların<br />

parlamentodaki oranı %20'leri aşmış durumdadır. Bugün için de İskandinav ülkelerinde çoğunlukla<br />

isteğe bağlı, gönüllü uygulanan kotalar yasalarla pekiştirilmiş ve esas olarak olumlu ayrımcılık politikalarının<br />

bir parçası haline getirilmiştir. 77 Hatta bazı partilerde yarı yarıya eşitlik gerçekleştiği için kota<br />

uygulamalarına son verilmiştir.<br />

Kıta Avrupa'sında cinsiyet kotalarının kadınların siyasal temsilini arttırmak için kullanılmaya başlanması,<br />

Yeşil Hareketi temsil eden siyasal partilerin parlamentoya girmesiyle, yani 1980'li yılların başından<br />

itibaren gündeme gelmiştir 78 . Yeşil partiler cinsiyet dengeli aday listeleri yapmak, parti sözcüsü<br />

olarak bir kadın-bir erkek seçmek, parti eş-başkanı olarak mutlaka öteki cinsten bir kişiyi de yönetici<br />

yapmak gibi politikaları uygulamaya başlayarak dikkat çekici bir politik başarı sağlamışlardır. Bu politikaların<br />

sosyalist ve bazı liberal partiler tarafından da benimsendiğini ve bunun sonucunda Avrupa'nın<br />

birçok ülkesindeki siyasal partilerde kadınların temsili konusunda ciddi dönüşümler meydana geldiği<br />

görüyoruz. Birinci kuşak gönüllü parti kotaları diyebileceğimiz bu dönüşümler Almanya, İtalya, Norveç,<br />

İsveç gibi Kuzey Atlantik demokrasilerinin önemli ülkelerinde siyasal partilerin kendi tüzüklerine<br />

koydukları kurallar gereği uyguladıkları cinsiyet kotasıdır.<br />

7.2.2. Hızlı Çözüm Modeli: Yasal <strong>Cinsiyet</strong> Kotaları<br />

Siyasal partilerde cinsiyet ayrımcılığının güçlü olduğu ülkelerde, kadın örgütlerinin uzun süren<br />

mücadelelerine rağmen, kritik temsil eşiği olan % 30 oranında kadınların temsil edilmesi gerçekleşmemiştir.<br />

1990'lar ve 2000'li yılların başlarında dünyada ortaya çıkan otoriter rejimlerin demokratikleşmesi<br />

eğilimi kadınların eşit siyasal katılım sorununu bu ülkelerde de gündeme taşımıştır. Bu<br />

ülkelerde, demokratikleşme reformlarının bir parçası olarak, anayasa veya siyasal partiler yasaları<br />

ile uygulanması zorunlu olarak öngörülen cinsiyet eşitliği kotaları ortaya çıkmıştır. İkinci kuşak zorunlu<br />

yasal kotalar olarak adlandırabileceğimiz bu kotalar birçok ülkede uygulanmaya başlanmıştır.<br />

<strong>Cinsiyet</strong> eşitliği için kotayı yasal zorunluluk olarak uygulayan ülke deneyimlerini de iki farklı model<br />

içinde inceleyebiliriz:<br />

77 Drude Dahlerup, 2005; 18.<br />

78 Offe, 2001.<br />

259

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!