13.04.2014 Views

Türkiye'de Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği

Türkiye'de Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği

Türkiye'de Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Belediye Meclislerinin kadın üyeleri arasındaki ilişkilerin güçlendirilmesi; YG-21 bünyesinde çalışan<br />

kadın örgütlerinin yerel düzeydeki sosyal politikaları oluşturmanın bir parçası haline gelmesi gerekli<br />

görülmektedir.<br />

6. TÜRKİYE'DE KADIN HAREKETİ VE KADINLARIN<br />

EŞİT TEMSİLİ<br />

Türkiye'de 1980'li yılların ikinci yarısından itibaren siyasal partilerden ve 'devlet destekli sivil<br />

örgüt'lerden bağımsız çalışan kadın örgütlenmelerinin ortaya çıkmaya başladığını ve bu örgütlenmelerin<br />

'kadın sorunları'nı dile getiren ve çözümleri tartışan bir 'kadın hakları siyaseti' yaratmaya çalıştığını<br />

görüyoruz. Günümüze kadar güçlenerek etkisini arttırmaya devam eden bu tür kadın örgütlenmelerinin<br />

kendine özgü örgütlenme stratejileri ve politik talepler geliştirerek Türkiye'deki erkek üstünlüğüne<br />

ve önceliğine dayalı toplumsal yapıyı eleştirdiklerini görüyoruz. Yürüttükleri güçlü lobi çalışmaları<br />

ile kadın-erkek eşitliğine ilişkin temel ilkelerin yasalarda yer almasını sağladıkları; kadın sorunlarının<br />

çözümünü amaçlayan çok sayıda projeyi yürütmeye çalışarak kadınların yaşamlarını iyileştirmeye çalıştıklarını<br />

görüyoruz.<br />

6.1. Türkiye'de Kadın Hareketinin Özellikleri<br />

Türkiye'de kadın hakları hareketinin, 1980'lerin sonuna doğru, 12 Eylül askeri rejiminin<br />

ardından demokratik siyasetin bütün araçları yasaklanmışken ortaya çıkarak güçlenmesi<br />

onun hem bir şansı hem de şanssızlığı olmuştur. Kadın hakları hareketi, kendi taleplerini yasalara,<br />

kamu politikalarına, kamuoyuna ve toplumun her kesiminin demokratik katılım taleplerinin içine<br />

taşırken güç alacağı demokratik siyasal örgütlenmelerin yasaklandığı ya da güç kaybettiği bir ortamda<br />

ortaya çıktı. Kadın hakları taleplerinin toplumsal arka planını oluşturacak ve bu talepleri meşrulaştıracak<br />

eşitlikçi ve özgürlükçü siyasal hareketlerin yokluğu nedeniyle, kadın hakları hareketi erkek egemenliğine<br />

karşı 'tek başına mücadele' koşullarında yaşamak zorunda kalmıştır. Demokratik katılım<br />

hakları talep eden güçlü taban hareketlerinin ve özgürlükçü entelektüel tartışmaların yok<br />

olduğu bir dönemde gelişmek durumunda kalan kadın hakları hareketi, kaçınılmaz olarak,<br />

sınırlı sosyal çevrelerde etkili olabilmiştir. <strong>Cinsiyet</strong> eşitliği sorunlarına körleşmiş bir kamusal<br />

ortamda kendini var etmek zorunda kalan kadın hareketi, en basit kadın sorunlarının çözümü<br />

için büyük çabalar harcanması gereken bir gelişim süreci yaşamıştır.<br />

Kadın hakları hareketinin yükseliş dönemi olan 1990'lı yıllar aynı zamanda siyasal İslam'ın yükseliş<br />

dönemi olmuştur ve bu siyasal hareketin kadınları mobilize etme başarısı karşısında kadın hakları<br />

hareketine olumsuz bakan karşı akımların güçlenmesine uygun ortam hazırladığı söylenebilir. Öte<br />

yandan, aynı yıllarda Kemalist kadın hakları söylemi yandaşları, kadın hakları hareketine destek olmak<br />

yerine, kısır bir laik-dindar ikilemine sıkışarak, kadın örgütlerinin gereksinim duyduğu siyasal desteği<br />

vermekten uzaklaşmaya başlamıştır.<br />

245

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!