58-Soyutlama-acisindan-postmodern-edebiyat-ile-meddah-karagoz
58-Soyutlama-acisindan-postmodern-edebiyat-ile-meddah-karagoz
58-Soyutlama-acisindan-postmodern-edebiyat-ile-meddah-karagoz
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Oyuncu <strong>ile</strong> hareketleri arasındaki yabancılaştırmaya yine Pişekar ve<br />
Kavuklu’nun at arabasına binme durumlarından örnek ver<strong>ile</strong>bilir. Arabacıyı çağırır<br />
gibi yapan Pişekar hem arabacının yerine hem de kendi yerine konuşur. Kavuklu ise<br />
arabayı görmediğini, Pişekar’ın kendi kendine konuştuğunu söyler. At arabasına<br />
bindikten sonra ise Kavuklu hem kendini yansılar hem de atı. Ona atmış gibi<br />
pastavıyla kamçı niyetine sürekli vuran Pişekar ise arabacıdır. Kavuklu kendi olduğu<br />
zaman kendine vurulan pastavı, ata vurulan kamçı olarak kabul eder ve arabacı sanki<br />
ona vurmuş gibi de acısı yüreğine çöker.<br />
Daha önceki bölümlerde adı geçen “Pastav” da oyuncuların aksesuara<br />
yabancılaşmalarına ver<strong>ile</strong>b<strong>ile</strong>cek en iyi örnektir. Kullanılması gereken tüm<br />
aksesuarların yerine kullanılab<strong>ile</strong>n pastav hem oyunu yönlendirmede büyük işlev<br />
sahibidir hem de her şey olabildiği için seyircinin de yabancılaşmasını sağlayan bir<br />
unsurdur.<br />
Ortaoyunu metinsiz, doğaçlamaya dayalı bir oyun türü olduğu için,<br />
oyuncuların her an her şeye hazırlıklı konumda bulunmaları gerekmektedir. Oyuncu,<br />
ortaoyununda, söz konusu tiplerin özelliklerini yansılamanın dışında, seyircinin<br />
özdeşleşmemesini sağlamak adına rolüne hep dışarıdan bakan bir kişiymiş gibi<br />
yaklaşmalı, çıkab<strong>ile</strong>cek herhangi bir tersliğe karşın hazırlıklı olmalı ve zekası <strong>ile</strong><br />
algısı her an açık durumda olmalıdır.<br />
Vaka ana hatları <strong>ile</strong> çizilmiştir; sanatkarlar onu kabataslak bilirler, rollerinin<br />
icabına göre zekaları, seviyeleri, sanatkarlık kabiliyeti ve kudretleri derecesinde<br />
buldukları sözlerle konuşarak piyesi yürütürler. Taklitlerle beraber bilhassa hoş,<br />
güzel, güldürücü, iki manaya geleb<strong>ile</strong>cek sözler bulup söylemek asıldır. 404<br />
Đpli kuklalar olarak o dönem insanları sıkı sıkıya kapalı olan bir toplumda,<br />
çeşitli baskılarla ezilmenin verdiği bir rahatlama isteği <strong>ile</strong> açık saçıklığa<br />
yönelmişlerdir. “Açık saçıklık aslında ahlakla ilgili bir sorunun aracı ve açıklaması<br />
oluyordu. Sultan Abdülaziz döneminde bu türün yasaklanmasının nedeni, yine Türk<br />
404 FUAT, Memet, Tiyatro Tarihi, MSM Yayınları, Đstanbul, 2000, s. 256.<br />
130