18.01.2015 Views

58-Soyutlama-acisindan-postmodern-edebiyat-ile-meddah-karagoz

58-Soyutlama-acisindan-postmodern-edebiyat-ile-meddah-karagoz

58-Soyutlama-acisindan-postmodern-edebiyat-ile-meddah-karagoz

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

“Kandinsky, çemberlerin kozmik bir dünyayı ima etmediklerini, bunların<br />

her şeyden önce çember olarak görülmelerini istemektedir.” 109<br />

“Nitelikçe birbirinden farklı, biri görgül, diğeri düşünsel olan iki varlık<br />

birbiriyle özdeş ya da örtüşük olarak nasıl kavranabilir” sorunu görgül nesne ve<br />

düşünsel nesne olarak adlandırılırsa, elbette birbirleriyle asla örtüşemeyecek bir<br />

soruyla karşılaşılır. Bu nedenle ancak “soyutun gerçekliği” olarak bakılırsa, “soyut<br />

gerçek midir” diye sorulursa, Platoncu bir anlayışla yanıta ulaşabilir. Görünenlerin,<br />

idealar dünyasında bulunanların bir taklidi olduğunu söyleyen Platon’a göre, örneğin<br />

ağaç ideası, görgül olarak kavranan tek tek ağaçlara oranla, asıl gerçek, salt gerçek<br />

varlıktır. Bu bağlamda da soyut sanatta “soyut olanla real ya da somut arasında bir<br />

ontolojik ilginin, bir örtüşme ilgisinin söz konusu olması düşünülebilir.” 110 Bu<br />

örtüşme sonucu, duyu dışı evrenin, en aşırı soyutluk içinde dünyanın gerçeği olduğu<br />

düşünülmeye başlanır. Bu soyut gerçeklik, gerçek gerçeklik olarak değerlendirilir.<br />

Dünya bütünlüğü genelleşir, duyumlar dünyası gerçek bir dünya olmaktan çıkar ve<br />

özel bir dünya niteliği kazanır. Platonizm ya da nesnel idealizmin dışında, her zaman<br />

birbirine karşıt olarak görülen “soyut-somut” ya da “soyut-gerçek” kavramları, soyut<br />

sanatta birbirleriyle örtüştürülünce, yeni bir Platoncu anlayışın, yeni bir idealizmin<br />

ortaya çıktığı söylenebilir. Soyut sanat, ifadesini “soyut-somut” ya da “soyut-gerçek”<br />

kavram bütünlerinde elde etmektedir. Soyut sanatın bu kavram bütünlerine ulaşma<br />

çizgisini Đsmail Tunalı şöyle açıklamıştır:<br />

“Bugün, figüratif olmayan sanatçının bir somut realite olarak anladığı biçime<br />

dayanma olgusu, şunu gösterir ki, doğa örneklerini artık soyutlayıcı bir<br />

yöntemle salt biçimsel bir alana götürmek söz konusu değildir, tersine, soyut<br />

olarak düşünülen ve yaşanılan bir şeyi biçim içinde somutlaştırmak ve<br />

kavranabilir kılmak söz konusudur.” 111<br />

Anlaşıldığı üzere, soyut sanata gidilirken, genelde düşünüldüğü gibi somutduyusal<br />

olandan yola çıkılmamaktadır. Soyuta giderken yine soyuttan yola<br />

çıkılmakta ve sanat unsurlarıyla somutlaştırılmaktadır. Bu yüzden soyut sanatın<br />

olduğu yerde, somut sanatın da olduğu söylenebilir:<br />

109 TURANĐ, Adnan, Dünya Sanat Tarihi, Đş Bankası Kültür Yayınları, Ankara, 1983, s. 519.<br />

110 TUNALI, Đsmail, Felsefenin Işığında Modern Resim, rh+Sanat Basımevi, Đstanbul, 2003, s. 153.<br />

111 TUNALI, Đsmail, Felsefenin Işığında Modern Resim, rh+Sanat Basımevi, Đstanbul, 2003, s. 155.<br />

33

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!