58-Soyutlama-acisindan-postmodern-edebiyat-ile-meddah-karagoz
58-Soyutlama-acisindan-postmodern-edebiyat-ile-meddah-karagoz
58-Soyutlama-acisindan-postmodern-edebiyat-ile-meddah-karagoz
You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
görüntülerin uyarıcı gücüyle seyirc<strong>ile</strong>re verilmesi gerektiğini, o zaman seyircinin<br />
toplumu oluşturan görüntüye yol açan yasaları kavrayacağını savunur. Sahnedeki<br />
oyuncuların oynadığı kişiliklerin, bireyin tipik tavrını özenle saptamasını, saptamayı<br />
yaparken de sınıfsal durumunu dikkatle çözümlemesini, bu tavrın anlamını izleyiciye<br />
aktaracak şekilde abartmasını isteyen Brecht, oyuncunun rolü <strong>ile</strong> kendisi arasına<br />
denetimli bir uzaklık katmasını da istemektedir. Bunları kotarabilmesi, söze ve onun<br />
dengeli uzantısı durumundaki taklit ve mimlere yaslanmak yerine, yapıtın parçalı<br />
yapısıyla ortak, toplumsal anlam içeren davranışlarla oyunu bağdaştırmasıyla<br />
olanaklıdır. Dışavurumcular’ın geliştirdiği tekniklerden yararlanarak parçalı anlatımı<br />
kendi tiyatro anlayışı içinde de uygulayan Brecht, bu kurguyu, birbirini izlemeyen,<br />
sıçramalı olay kurgulamaları <strong>ile</strong>, montaj tekniğini kullanarak kendi başına var<br />
olab<strong>ile</strong>n bölüm ve kesitler halinde dikkati nesnelliğe ve çözümlenebilirliğe<br />
yöneltmek için kullanmıştır. Bu kurgu <strong>ile</strong> aynı zamanda karşı olduğu “katharsis”e de<br />
bir önlem almış olur.<br />
Durumları yeniden temsil etmeyen ama durumları açığa çıkartan Brecht<br />
Tiyatrosu’nda parçalı anlatım, her sahnenin kendisi için var olduğu anlamına gelir ve<br />
seyirciyle hiç çekinmeden diyalog içine giren oyuncular, metinden kaynaklı bir<br />
“kesintiye uğratma” durumunu gerçekleştirirler. Seyirci tarafından şaşkınlıkla<br />
karşılanan bu durum, uzaklaşmayı sağlar. Seyircide oluşturulan bu uzaklaşmayabancılaştırma<br />
parçalılık boyunca uzmanca bir ilgiye dönüşür. Walter Benjamin bu<br />
“kesintiye uğratma” kavramını şöyle bir örnekle açıklar:<br />
Çok kaba bir örnek: Bir a<strong>ile</strong> kavgası. Anne kızına fırlatmak için bir yastık<br />
almış, baba ise polis çağırmak için pencereyi açmıştır. Bu anda kapıda bir<br />
yabancı belirir. Bu yabancı kapıda birdenbire malum durumla karşılaşmıştır:<br />
Bozulmuş yataklar, açık pencere, karmakarışık bir oda. Ancak öyle bir bakış<br />
açısı vardır ki, oradan bakıldığında, burjuva yaşamının daha olağan manzaraları<br />
b<strong>ile</strong> yukarıdaki karmaşadan farklı görülmez. 261<br />
Bu örnekte de anlaşıldığı gibi, yabancının gelişiyle sağlanan “kesintiye<br />
uğratma” <strong>ile</strong>, oyuncuların bir an için tabloya dönüşmesi bir yabancılaşmadır. Burada<br />
altı çizilmesi gereken düşünce, yabancı <strong>ile</strong> betimlenen olaylar arasındaki uzaklıktır.<br />
261 BENJAMĐN, Walter, Brecht’i Anlamak, (Çev: H. Barışcan, A. Đşisağ), Metis Yayınları, Đstanbul,<br />
1984, s. 28.<br />
85