18.01.2015 Views

58-Soyutlama-acisindan-postmodern-edebiyat-ile-meddah-karagoz

58-Soyutlama-acisindan-postmodern-edebiyat-ile-meddah-karagoz

58-Soyutlama-acisindan-postmodern-edebiyat-ile-meddah-karagoz

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

tanımına hizmet edecek şekilde Kandinsky’nin “sürekli olarak ‘kendine geliş’<br />

içerisinde ‘yükselme ve kendini daha güçlü bir biçimde duyumsama eylemi’<br />

içerisinde, görülmez yaşamın içsel heyecanını göstermeye çalıştığı” 94 söylenebilir.<br />

Temel özelliği, yaratıcı gücün salt özgürlüğü olan soyut sanat, zihinsel bir<br />

olaydır ve doğanın taklidi dışındadır. Nesneden kaçma eğilimi kendini ilk kez<br />

Cézanne’de göstermiştir. Cézanne, genç bir ressama yazdığı bir mektupta, doğayı<br />

küreler, kon<strong>ile</strong>r ve silindirlerden oluşmuş gibi görmesini öğütlemiştir. 95 Bu söylem,<br />

doğanın silindir, koni ve küreler halinde alınması, doğal objelerin duyuların dışında<br />

kavranması anlamına gelmektedir. Böyle bir kavrama, kendine özgü bir nesne ve<br />

“varolan” yorumunu, “gerçek yorumunu” ortaya koymakta, duyusal bir varlık<br />

kavrayışının tam karşısında yer almaktadır. “Nesneleri bize veren duyusal<br />

niteliklerin dışında, evrende duyularla kavranamayan duyu üstü bir özler dünyası<br />

vardır. Đnsan, duyu gerçekliğini, duyularda bize ver<strong>ile</strong>n görünüşleri ‘paranteze<br />

alarak’, duyusal görünüşleri ortadan kaldırarak bu özlere ulaşabilir.” 96 Nesnenin,<br />

nesnel biçimin resme zararlı olduğu düşüncesi, neredeyse, soyut sanat için genel bir<br />

kural durumuna gelmiştir. Nesneden kaçma yoluna gidişini Kandinsky şöyle d<strong>ile</strong><br />

getirir:<br />

“Henüz başlayan bir gurub vakti idi. Paletlerimle çalışmadan henüz eve<br />

dönmüştüm, henüz dalgındım ve bitirmiş olduğum çalışmamı düşünüyordum;<br />

işte bu sırada birdenbire anlatılamayacak kadar güzel ve bir iç pırıltı <strong>ile</strong> parlayan<br />

bir tablo gördüm. Đlkin hayretle durup kaldım, sonra hemen biçim, renkten<br />

başka bir şey görmediğim ve içerikçe anlaşılmaz olan bu muammalı resme<br />

yaklaştım. Derhal muammayı çözecek anahtarı buldum: Bu benim yapmış<br />

olduğum, yanlamasına duvara dayalı duran bir tablo idi. Ertesi gün, bu resimden<br />

dün aldığım izlenimi gün ışığında almayı denedim, ama bunu ancak yarı yarıya<br />

başarabildim. Yanlamasına da olsa tabloda objeleri daima fark ettim. Artık<br />

kesin olarak şunu biliyorum: Obje, resimlerime zararlı olmaktadır.” 97<br />

94 HENRY, M., Voir l’invisible, (Görülmezi Görme), François Bourin, 1988.<br />

FRANCE, Farago, Sanat, (Çev. Özcan Doğan), Doğubatı Yayınları, Đstanbul, 2006, s. 189.<br />

95 GOMBRĐCH; E.H. Sanatın Öyküsü, Remzi Kitabevi, Đstanbul, 1997, s. 574<br />

96 TUNALI, Đsmail, Felsefenin Işığında Modern Resim, Remzi Kitabevi, Đstanbul, 1996, s. 127<br />

97 TUNALI, Đsmail, Felsefenin Işığında Modern Resim, Remzi Kitabevi, Đstanbul, 1996, s.128<br />

29

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!