14.01.2013 Views

türkiye cumhuriyeti çukurova üniversitesi sosyal bilimler ... - Kütüphane

türkiye cumhuriyeti çukurova üniversitesi sosyal bilimler ... - Kütüphane

türkiye cumhuriyeti çukurova üniversitesi sosyal bilimler ... - Kütüphane

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

konuşmaya dayalı bölümler halindedir. Mesnevi şairlerinin bir fırsatını bulup eserlerini<br />

münazaralarla süslemelerinin adeta bir gelenek halini aldığı söylenebilir. 110<br />

Münazaralar, tartışma temeline dayandığı için bu tür eserlerde en az iki zıt<br />

varlık (karşı güç) ya da kavramın çatışması söz konusudur. Diyaloglar bu tür eserlerde<br />

önemli bir anlatım özelliğidir. Şairler, belirli bir kurgu dâhiline tarafları tartıştırır. Bu<br />

tartışmaya zemin olan mekânlar, kişiler ve eşyalar da tasvirî anlatımın ön plana çıktığı<br />

bölümler olarak dikkat çeker. Sanatlı anlatımın en yoğun olduğu bölümler de aslında bu<br />

bölümlerdir. Tartışma tarafları delil getirme, şahit gösterme, açıklama, örnek verme,<br />

hadis ve âyetlerden faydalanma gibi yollara başvurur. 111<br />

Münazara ve Eski Türk edebiyatındaki münazaraya ilişkin temel bilgilerden<br />

sonra Gülşen-i Efkâr’ın sözü edilen sınıflamalardan hangilerine girebileceğiyle ilgili şu<br />

bilgileri verebiliriz:<br />

Münazara edilen bölümlerin başlıklarında daima “…nın …. ile<br />

münazarasıdır…” gibi münazara kelimesinin mutlaka kullanıldığı cümleler<br />

görülmektedir. Yani Arap edebiyatında münazaranın yanında kullanılan muhavere,<br />

muaraza, mücadele, müfahere, münafere ve mümârât gibi kelimeler Gülşen-i Efkâr’da<br />

kullanılmamıştır.<br />

Karşılıklı konuşmaların hepsi “münazara” başlığıyla verilmemiştir.<br />

Tartışmadan ziyade kendi halinin beyanı söz konusuysa sadece “ …beyân olunur,<br />

…tahrîr olunur vb.” ifadeler kullanılmıştır. Bu durum sanatçının tartışmaya dayalı<br />

anlatımla karşılıklı konuşmalardaki hal tasvirlerini ayırt ettiğini ve sadece tartışmanın<br />

ön plana çıktığı kısımlara münazara adını verdiğini göstermektedir. Münazara ile ilgili<br />

“bazı şairlerin karşılıklı konuşmalardan oluşan ve herhangi bir tartışmanın olmadığı<br />

bölümlere de münazara adını verdiği” bilgisini yukarıda vermiştik. Larendeli Şânî’nin<br />

bu grubun dışında yer aldığını ve karşılıklı konuşmalara münazara adını vermediğini<br />

söyleyebiliriz. Aşağıdaki beyitler, “ilim”in kendi faziletlerini “rûh-ı pür-hikmet”e<br />

anlattığı bölümden alıntıdır. Başlıkta “münazara” sözcüğü kullanılmamıştır. 112 Ayrıca<br />

“ilim” kendi söylediklerini ispatlamak için hadisten de yararlanmıştır:<br />

1381. Evvelâ didi nûr-ı bismillah<br />

Yüzümi rûşen eyledi çün mâh<br />

110 Köksal, agm, s. 576.<br />

111 Mehmet Aça vd., age, s. 372<br />

112 Aşağıdaki başlık altında tartışmaya dayalı beyitler olmadığını görmek için beyitlerin tümüne<br />

bakılmalıdır. Bunun için metin kısmından sözünü ettiğimiz bölümün tüm beyitlerine bakınız.<br />

94

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!