14.01.2013 Views

türkiye cumhuriyeti çukurova üniversitesi sosyal bilimler ... - Kütüphane

türkiye cumhuriyeti çukurova üniversitesi sosyal bilimler ... - Kütüphane

türkiye cumhuriyeti çukurova üniversitesi sosyal bilimler ... - Kütüphane

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

1032. Benem ol şem¡-i cem¡-i bezm-ârâ<br />

Cem¡ olur yanuma her ehl-i §afâ<br />

1039. ¢anadumla uçar benüm himmet<br />

Benüm ar…amda «oş geçer fır§at<br />

1052. Nûrum ile yanar …anâdil-i ¡arş<br />

Râyi√amla biter reyâ√in-i ferş<br />

1054. Çar«a çı…dı §adâ-yı kûs-ı va…âr<br />

Râyetüm şu¡lesi felekde yanar<br />

3.3.3.2. Mekân Tasvirleri<br />

Gülşen-i Efkâr’da mekân tasvirleri özellikle üç bölümde ön plana çıkar.<br />

Bunlardan birincisi mesnevinin ana hikâyeye girmeden önceki bölümlerinden Lârende<br />

şehrengizi sayabileceğimiz bölümüdür. Bu bölüm 22 beyitten (b. 629-650) oluşur ve<br />

şairin memleketi olan Lârende’nin tasviri yapılır. Lârende hayâlî bir mekân<br />

olmadığından anlatımda gerçeğe bağlı kalınırken edebî sanatlardan da faydalanılır.<br />

Mekân tasvirlerinin ön plana çıktığı ikinci bölüm ise mesnevilerde klâsikleşmiş olarak<br />

sebeb-i telif bölümünde yapılan (b. 712-769) bahar ve hazan tasvirlerinin bulunduğu<br />

bölümdür ve bu bölüm 58 beyitten ibarettir. Bu bölüm zaman tasviri olarak da<br />

değerlendirilebilir. Çünkü bahar ve hazan mevsimlerinin tabiata etkileri konu edilir.<br />

Yani zaman “etkileyen” konumundadır. Bu ilk iki bölümün ana hikâyenin içeriğiyle<br />

doğrudan bir bağlantısı yoktur. Tasvirlerin ağırlık kazandığı üçüncü bölüm ise ana<br />

hikâyeye mekân olan ve dört kahramanın yolculukları ve bu yolculuğun sonunda<br />

ulaştıkları şehr-i marifet ve kubbe-i mevhibetin detaylı bir şekilde tasvir edildiği yüz<br />

beyitten (b. 1066-1165) oluşan bölümdür.<br />

Mekân tasvirlerinde dikkati en çok çeken iki unsur, benzetmelerdeki fazlalık<br />

ve övülen yerin genellikle cennete, gül bahçesine, sularının kevsere benzetilmesidir.<br />

Kişiler, soyut kavramların kişileştirilmesi yoluyla oluşturulan kavramlar olduğundan<br />

kişi tasvirlerinde fiziksel özelliklere yer verilmezken yer adlarında fiziksel özelliklerin<br />

“cennet” benzetmesi odağında çeşitlendiğini görmekteyiz. Bu cennet gibi mekânda<br />

ikamet edenlerin de cennete yakışır özelliklere sahip olduğu vurgulanır.<br />

Aşağıdaki beyitlerde Lârende’nin yeri belirtilirken “Mülk-i Yûnan” terkibi<br />

kullanılmış. Eski edebiyatta “Diyâr-ı Rûm” terkibi nasıl Anadolu için kullanılan bir<br />

tabirse “Mülk-i Yûnan” da aynı anlamı karşılamak için kullanılan bir tabirdir. Türklerin<br />

107

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!