14.01.2013 Views

türkiye cumhuriyeti çukurova üniversitesi sosyal bilimler ... - Kütüphane

türkiye cumhuriyeti çukurova üniversitesi sosyal bilimler ... - Kütüphane

türkiye cumhuriyeti çukurova üniversitesi sosyal bilimler ... - Kütüphane

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

mesnevileri “alegorik bir eser” olarak nitelendirmek yerinde olmayacaktır. Alegori,<br />

belirli bir kurgu çerçevesinde mesnevinin bütününe hâkim olmalıdır. Bir eserde<br />

istiarenin çok kullanılması veya kahraman adlarının istiareli bir şekilde belirlenmesi, o<br />

eserin alegorik sayılması için yeterli değildir. Bir hikâyenin alegorik olabilmesi için<br />

kahramanların ve diğer varlıkların adlarının yanı sıra, hikâyedeki olayın da istiareli bir<br />

şekilde kurgulanması gerekir. Alegorik bir eserde okuyucu, zevkini, hikâyenin ikiz<br />

manasının birbiriyle olan bağlantılarını keşfetmekten alır. 95 Nitekim Gülşen-i Efkâr’ın<br />

da tamamında soyut kavramların kişileştirilip birer hikâye kahramanı olarak belirli bir<br />

olay örgüsü etrafında toplandığını söyleyebiliriz. Çünkü Gülşen-i Efkâr’da hem ana<br />

kahramanlar kişileştirilen soyut kavramlardır (akıl, ilim, hilm, devlet, rûh-ı seyrânî, rûh-<br />

ı pür-hikmet) hem de “seyahat” olayıyla kurgulanan olay aslında manevî bir yolculuğu<br />

(seyr-i sülûk) anlatmaktadır. Bu seyahat esnasında varılan yerler de somutlaştırılarak<br />

anlatılan makamlardır. Bu açıklamaya göre Gülşen-i Efkâr’ın alegorik bir eser olduğu<br />

sonucuna varabiliriz.<br />

Yukarıda verdiğimiz açıklamaları en güzel örnekleyen bölümlerden biri dört<br />

kahramanın (akıl, ilim, hilm ve devlet) seyahate çıkıp marifet şehrine ulaşmaları ve bu<br />

şehirdeki en yüksek yer olan kubbe-i mevhibete varmalarının anlatıldığı bölümdür.<br />

Masalımsı bir havada anlatılan bölümde bu dört kahraman, altın renkli<br />

kanatları olan şahbazın sırtında çölü aşarak -güzelliklerinin cennet benzetmesi etrafında<br />

anlatıldığı- marifet şehrine varırlar. Marifet şehri adından da anlaşılacağı üzere<br />

tasavvufta “şeriat, tarikat, marifet, hakikat” dörtlemesinde üçüncü makamdır. Kubbe-i<br />

mevhibet ise marifet şehrindeki en yüce mevkidir ki burada rûh-ı pür-hikmet makam<br />

sahibidir, şehrin vâlisi olarak tanıtılır. Marifet şehrinin vâlisi istiaresi de ruh-ı pür-<br />

hikmetin kutbü’l-aktâb olabileceği izlenimini vermektedir.<br />

1066. Bir se√er şâhbâz-ı zerrµn-per<br />

Bâl açup Şâm’a itdi ¡azm-ı sefer<br />

1067. Seyr-i §a√râyı dil-güşâ itdi<br />

Dâne-i erzeni πıdâ itdi<br />

1068. Yine seyyâre-i felek gitdi<br />

Cânib-i şar…a irti√âl itdi<br />

95 Menderes Coşkun, “Klâsik Türk Şiirinde Mürekkep İstiare, Temsilî İstiare ve<br />

Alegori”, Bilig, Yaz-2006, S. 38, s.64-65.<br />

80

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!