27.11.2017 Views

Jack Goody Tarih Hırsızlığı İş Bankası Yayınları

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

ÇALINAN AŞK<br />

335<br />

remlerinde icat edildiği düşünülen çiçeklerin özel dilinde, ister Şehrazat'ınkine<br />

benzer masallarda, ister Babürlü saray nakkaşlarının minyatürlerinde<br />

somutlaşan erotizmde, isterse de Japon gelinleri baştan<br />

çıkarmak veya eğitmekte kullanılan ve 19. yüzyıl sonlarında Avrupa'da<br />

peşinden koşulan erotik albümlerde ifade edilmiş olsun, Doğu'daki<br />

kadın-erkek ilişkilerindeki özel bir şeylerin varlığını çok uzun<br />

zamandır kabul etmiş küçük bir karşı-akım Batı'da da mevcuttur. Aslında<br />

çeşitli anlamlar eşliğinde çiçek verme, Asya'nın önemli toplumlarında<br />

öteden beri süregelen bir gelenekti.<br />

Aşırı örneklerde, erkeklerin ve kadınların bu birleşmesine, özellikle<br />

çokeşli toplumlarda sevgiden çok şehvet atfedilmiştir. Bu ikilik<br />

yanlıştır ve en azından aşk adını verdiğimiz şeyle kıyaslanabilecek<br />

ilişkiler Kuzey Gana'nın LoDagaa'sı gibi, 61 Afrika'nın basit, okuryazar<br />

olmayan toplumlarında bile bulunur - gerçi birçoklarında ilk<br />

evlilikte ebeveynin arzuları önemli bir etken oluşturmaktadır.<br />

Gelgelelim, her ne kadar aşkın Afrika kültürlerinde mevcut olduğunu<br />

düşünsem de, sözlü "edebiyat", duyguyu Avrupa ve Asya'nın<br />

büyük toplumlarında görülen şekilde işlemekte başarısız olur. Tüm<br />

bu toplumların okuryazar olduklarını, 12. yüzyılda Fransa'ya ve bu<br />

diğer toplumlara ilişkin kanıtlarımızın metinsel olduğunu belirtelim.<br />

Okuryazarlık, aşkın ifadesinin özel bir biçim alması demektir. İlk adımda,<br />

uzaktaki biriyle iletişim kurmak söz konusu değilse, insan yazıya<br />

başvurmaz (elbette bir sınıfı, bir karatahtası ve bir parça tebeşiri<br />

olan bir öğretmen değilseniz). Böylece yazılı iletişim edimi, sözlü<br />

kültürlerde olduğu gibi dinleyicisiyle karşı karşıya oturarak kurulan<br />

iletişimden çok farklıdır. Yazılı aşk şiiri, trubadur şiirine ilişkin olarak<br />

değerlendirdiğim, ama aynı şekilde bu bölümün başında da öne<br />

sürdüğüm gibi Çin şiirinde de bulunan bir özellik olarak, temelde<br />

uzaklara giden, geride bırakılan veya başka bir şekilde "uzak" (belki<br />

toplumsal olarak) olan biriyle iletişim biçimidir. İkinci olarak, şiirin<br />

veya nesrin yazılması, yine konuşmanın kendisinden farklı olan<br />

bir tefekkür sürecini içerir. Yazı yazan kişiyi duygusunun ifadesini<br />

inceden inceye işlemeye teşvik eden, tümüyle sözlü olan kültürlerde<br />

nadiren görülen bir düşünsellik söz konusudur. Sonuç olarak, aşk<br />

şiiri okuryazar toplumlarda daha süslü ve incelmiştir ve bazı devir-

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!