07.01.2013 Views

--KAPAK ARAÞTIRMA kopya 1 - Kültür ve Turizm Bakanlığı

--KAPAK ARAÞTIRMA kopya 1 - Kültür ve Turizm Bakanlığı

--KAPAK ARAÞTIRMA kopya 1 - Kültür ve Turizm Bakanlığı

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

(Diodoros XIX 56. 5). 20. kitabında ise Diodoros, Antigonos’un M.Ö. 302 yılında Tarsos’a<br />

gelip Kyinda’dan getirttiği para ile üç ay süreyle orada bulunan ordusunun masraflarını<br />

karşıladığından bahsetmektedir (Diodoros XX 108. 2).<br />

Plutarkhos’a göre Demetrios Poliorketes, M.Ö. 299 yılında Kyinda’da bulunan<br />

hazinenin geri kalanını kullanmıştır (Plutarch, Demetrios 32). Plutarkhos’un ifadesinden<br />

Kyinda’da muhafaza edilen paranın M.Ö. 299 yılından tamamen bittiği gibi bir izlenim<br />

edinmek mümkün ise de, Kyinda gibi bir kalenin M.Ö. 3. yüzyıl boyunca Diadochlar<br />

adıyla bilinen Büyük İskender’in halefleri arasındaki savaşlar sırasında <strong>ve</strong> Seleukoslar<br />

Devrinde uzun süre “hizmet dışı" bırakılamayacağı şüphesizdir. Diodoros’un<br />

Kyinda’dan bahsediş şekli burasının Toros Dağları’nın ovalık Kilikya’ya bakan yamaçlarında<br />

inşa edilmiş olabileceği izlenimini <strong>ve</strong>rmektedir. Kyinda’nın yerinin saptanması<br />

sorunuyla bağlantılı olarak Asur kaynaklarındaki bir ifade büyük önem kazanmaktadır.<br />

Büyük Asur Kralı Asarhaddon, birbirleriyle sürekli sorun yaşayan Kundi <strong>ve</strong> Sissu krallarını<br />

cezalandırmıştı. Bu ifade Kundi <strong>ve</strong> Sissu’nun birbirlerine komşu bölgeler oldukları<br />

izlenimini <strong>ve</strong>rmektedir. Eğer Sissu’nun 20. yüzyıl başlarına kadar adı Sis olan Kozan<br />

ile özdeş olduğu göz önünde tutulursa, Kundi’nin Hellenistik Devirdeki Kyinda olduğunu<br />

<strong>ve</strong> Karasis ya da Anazarbos gibi Kozan’a komşu bir dağın üzerinde aranması gerektiği<br />

tezini dikkate alabilmek mümkündür.<br />

Çukurova’yı Kappadokia ile bağlayan stratejik bir yolun üzerinde, çevreye hâkim<br />

konumda bulunan Karasis Kalesi’nin antik devirdeki adının saptanması, ancak Karasis<br />

Dağı’nda ya da yamaçlarında bu ören yerinin antik devirdeki adını belgeleyecek yazıtlı<br />

bir belge ya da belgelerin bulunması sayesinde mümkün olabilecektir. Kesin olan burasının<br />

tıpkı Bergama’da olduğu gibi büyük bir imparatorluğun stratejik <strong>ve</strong> maddî önem<br />

taşıyan mallarının saklanmasına uygun bir dağ olduğudur.<br />

Karasis Dağı’nın güneydoğusunda bulunan Uzunoğlan Tepesi üzerindeki tapınak<br />

<strong>ve</strong> çevresinde yaptığımız incelemelerde burada kaçak kazıların geçen yıldan beri<br />

birkaç kat daha arttığı görülmüştür. Uzunoğlan Tepesi’nin batı eteğindeki bir tarla içinde,<br />

Roma İmparatorluk Devrine tarihlenen bir adak sunağı ile iki adet geç Hıristiyanlık<br />

devrine tarihlenen haç kabartmalı değirmen taşı bulunmuştur. Bu eserlerin buluntu yeri<br />

bir Roma <strong>ve</strong> erken Bizans köyü olup aynı Uzunoğlan Tepesi’nde olduğu gibi kaçak<br />

kazılar sonucu büyük ölçüde tahrip olmuştur.<br />

Çukurova’nın en büyük antik kenti olan Anazarbos’ta 1990 yılından beri her yıl<br />

olduğu gibi, 2003 yılında da yaptığımız çalışmalar sırasında, Anazarbos’un 12 km. kadar<br />

kuzeybatısında bulunan Hamam Köyü’nün kuzey kenarında bir tarlanın düzlenmesi<br />

sonucunda burada bulunan bir Roma Devri köyü tümüyle imha edilmiştir (Resim: 4,<br />

5, 6). Bir tesadüf sonucu söz konusu tesviye işlemini haber almamız üzerine olay yerine<br />

geldiğimizde, yaklaşık 1 km 2 lik alanda, çok taze tahribat izleriyle karşılaştık. Arazide<br />

kısa süre içinde 16 adet yazıtlı Roma Devri mezar steli bularak bölgeden sorumlu<br />

Gaziköy Jandarma Karakolu’nda koruma altına aldırttık. Ayrıca bu yerleşmeye temiz su<br />

sağladığı anlaşılan pişmiş toprak su künkleri etrafa dağılmış durumdaydı. Bu arada<br />

yerleşmeye ait bir kaya mezarının da çok kısa zaman önce açılmış olduğu anlaşılmıştır.<br />

Bir diğer dikkati çeken buluntu ise ilk kez tahrip edilmemiş bir zeytinyağı işliğinin ortaya<br />

çıkarılmış olmasıdır (Resim: 7). Büyük bir olasılıkla içinde define aramak amacıyla<br />

üzeri açılmış olan bu işlik, ana kayaya oyularak yapılmış büyük bir kompleks olup tümüyle<br />

tahrip edilmeden belgelenmesi gereken önemli bir anıt olduğundan en gerekli<br />

gördüğümüz acil tespit çalışmalarını hemen gerçekleştirdik.<br />

Anazarbos’un 5 km. kadar batısında bulunan Camızağılı Köyü’nde geçen yıl tesviye<br />

edilen bir höyükten çıkan <strong>ve</strong> bir Erken Hıristiyanlık Dönemi kilisesine ait olduğu anlaşılan<br />

beyaz mermerden bir ambon parçası incelendi (Resim: 8).<br />

Anazarbos’un 10 km. kadar kuzeyinde bulunan Acarmantas Köyü’nde bulunan<br />

Akçalı çiftliğinde, dinleyen tanrılara adanmış bir sunak ile Tanrı Hermes için yapılmış<br />

olduğunu sandığımız kabartmalı bir bloku inceleme olanağı bulduk. Kesin buluntu yeri<br />

bilinmeyen bu eserlerin civardaki köy yerleşmelerinde bulunarak burada toplanmış ol-<br />

221

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!