11.07.2015 Views

1lyxiAyTX

1lyxiAyTX

1lyxiAyTX

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Örneğin, işkence yaptığı savıyla hakkında dava açılacak olanların yargıdanbağışık tutulması, öyle kolay savunulabilecek ve sözde de olsa hukuksalbir temele dayandırılabilecek bir adım değildir. Türkiye'nin demokrasi ileyönetildiği iddiasında olanların, bunu dünyaya açıklamakta hayli zorluk çekeceğikesindir. Ama mücadelenin adım adım gelişiyor olması ve toplumsalmuhalefetin tüm ülkeye yayılabileceği korkusu, iktidarı, "demokrasi" görüntüsüyleçelişkiye düşüp düşmediğine bakmaksızın, işkenceleri açıktan yasalarlakorumak zorunda bırakabiliyor.Bugün Türkiye, iktidarın yönetmekte güçlük çektiği bir ülke haline gelmiştir.Kitleler zapturapt altına alınamıyor artık. Haklarını aramak için hareketegeçebiliyorlar. Toplumsal hareketlilik hemen her kesime yayılmıştır. Oysa iktidar,herkesin sustuğu, kimsenin muhalefet etmediği, konuşmadığı, oturupkalkıp kendisine hizmet etmekten başka bir şey düşünmediği, haksızlıklarakarşı sessizce boyun eğdiği, verilene razı geldiği bir Türkiye istiyor. Adetapadişahlık dönemi gibi... Padişah ve tebaasından ibaret bir ülkedir özlenen.Halk, mutlak otoriteye kayıtsız şartsız boyun eğecek, sesini çıkarmayacak,haklarını aramayacak! "Anti-Terör Yasası"nın arkasında yatan özlem budur.Bu yasayla, olağanüstü hal uygulamasının fiilen tüm ülkeye yayıldığınısöylemek hiç de yanlış değildir. Demokrasicilik oyunu içinde bir sıkıyönetimrejimi sürdürülmek isteniyor. Yasa, sıkıyönetim yasalarının bir benzeridir;içinde hemen her şey vardır. "Terörizm" ile mücadele adına, anti-demokratikuygulamalar ve halk muhalefetine karşı da bu uygulamaların "yasallaşmış"biçimi gündeme getiriliyor.Bu yasayla iktidar elbette, yüz binlerce insanı terör suçlusu ilan edip cezalandırmayıamaçlamıyor. Buna imkan da yoktur. Amaçlanan, toplumsalsisteme karşı mücadele etmeyi "riskli bir iş haline getirmek, insanlarda "cezalandırılabileceği"korkusu yaratmaktır. Bugün pratikteki uygulamalara "yasallık"maskesi geçirilmesi ve yasakların yaygınlaşması bu yüzdendir.Ama sömürüye, yoksulluğa ve haksızlıklara karşı direnmeyi, hakkını aramayı,mücadele etmeyi yasaklayarak milyonları zincire vurabileceğini veböylece düzenin "istikrarını sağlayabileceğini düşünenler yanılıyorlar. Kitleleriharekete geçiren nedenler var oldukça, toplumsal mücadeleler de bitmeyecektir.Türkiye'de sınıf çelişkileri, toplumsal dinamikleri harekete geçirecekderinliktedir ve iktidarın bu çelişkileri yumuşatabijme olanakları ve .gücü yoktur.Bu yüzden alınan önlemler geçici olmaktan öteye gidemiyor. İlk andakietki, kısa süre sonra yok oluyor. Ve kitleler önlerine dikilen yasakları bir biraşarak harekete geçiyorlar.İktidarın umudunu "terör yasalarfna bağlaması, çareyi şiddeti artırmaktave yasakları genişletmekte araması, aynı zamanda içinde bulunduğu açmazında ürünüdür. Türkiye'de toplumsal uyanışın ve mücadelenin gelişmehızı, alınan her önlemi kısa sürede etkisiz hale getiren bir ivme kazanmıştır.Kitleler yasakları aşacak yollar, yöntemler buluyor ve geliştiriyor. Örneğin 12Eylül'ün anti-demokratik uygulamalarından olan grev yapmanın adeta imkansızhale getirilmesinin kırılması çok uzun sürmedi. Bugün yaşananlar bugerçeği ortaya seriyor. Her türlü eylemi yasaklanan memurlar sokağa dökül-130

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!