11.07.2015 Views

1lyxiAyTX

1lyxiAyTX

1lyxiAyTX

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Tahmin edemediğim bir süre askıda kaldıktan sonra bundan da sonuç alamayıncaelektrik işkencesine geçtiler. Fakat tam bu anda beklemediğim birşey oldu. İşkenceci şefi işkencecilere emir verdi!"Göz bantlarını çözün, baksın bize!"Gözlerimdeki ifadeyi okumak, korkuyu yakalamak isteyen bu davranışlarınahiç tepki göstermeyerek göz bağımın çözülmesini bekledim. Gözlerimdekorku bulacaklaıını, yüzlerine bakamayıp, başımı öne eğeceğimi ve işkencealetlerini görüp dehşete kapılacağımı mı sanıyorlardı acaba? Göz bağımaçıldı. Önce çevreme bir göz attım, gözlerim parlak ışık karşısında kamaşmıştı.Odada ilk gözüme çarpan işkence aletleri oldu. Beklediklerinin aksineumursamaz bir bakış fırlattım. Sonra bakışlarımı işkencecilere doğru yönelttim.Aşağılıklar güruhu on, on beş kişi kadardılar, kendilerinden emin havalardapis pis sır tarak bakıyorlardı bana. Gözlerinin içine ısrarlı bakışlarımkarşısında gözlerini sık sık kaçırdıklarını, korkaklıklarını ve güçsüzlüklerinigörüyordum. Bir an bu insanlık düşmanlarının halkıma karşı işledikleri suçlar,işkence tezgahlarında can veren yoldaşlarıma yaptıkları aklıma geldi. Birgün yaptıklarının hesabını vermeleri için suratlarını iyice ezberlemeye çalıştım.Yüzlerine "şerefsiz", "halk düşmanları" olduklarını haykırmam ve suratlarınatükürmem sonucu, saldırı yağmuru altında yere sererek gözlerimi tekrarbağladılar. Böylece işkencecilerin bu denemesi de kendilerini vuran bir silaholmuştu. İçim içime sığmıyordu, yeni bir zafer kazanmıştım...Hemen elektriğe bağladılar, gözleri dönmüştü. Hiddetle elektrik verdiler.Herhalde "uslanmıştır" düşüncesiyle elektriği kesip koro halinde:"Adın ne ulan o... çocuğu?'"vb. diye hayvanlar gibi bağırıyorlardı. Yanıtımher zamanki gibi net ve kararlıydı:"İşkencecilerden Hesap Sorduk, Soracağız!"Sürekli slogan atmaktan dilim damağım kurumuştu. Ağzımda kalan birparça tükürüğü de işkencecilere fırlattım. Tükürük yerini bulmak yerine, birkısmı kendi üstüme bulaştı ise de niyetim işkencecileri çileden çıkartmayayetti. Üstüme çul andılar, peşi sıra elektrik vermeye başladılar. Artık soru dasormuyorlardı. İşkencenin dozajını artırmışlardı. Bir an acıların dayanılmazhale geldiğini hissettim. Ama dayanmalıydım ve bir an bile tereddüte düşmemeliydim.Anlamsızca bağırmak da doğru bir tavır olmayacaktı. İşkencecilerebu zevki tattırmamak gerekiyordu. Sloganlarımı peşi sıra atmaya devamettim. Bu şiddetin işkencecilerin çaresizliklerinden kaynaklandığını, geriadım atmamak gerektiğini düşünürken o an aklıma marş söylemek geldi.Ama marşa başlayamıyordum. Çünkü aklıma gelen marşların nasıl başladığınıçıkaramıyordum. Bu sıkıntıyla düşünürken en uygun marşı hatırladım.Bir buluş yapmış kadar sevindim."Vur ulan köpek dölü/Vurduğun her bir ölü/Canlanır çiçek açar/..."Artık acıları hissetmiyordum, acı sınırını aşmıştım. Acıları da yenmiştim.İşkence seanslarının biri sürerken ben kendimi bir sonrakine hazırlıyor, böyleceişkencecilerden daima önde oluyordum.Elektrik işkencesinde ne kadar zaman geçti bilmiyorum, birden kendimiyüzükoyun yere uzanmış halde buldum. Baygınlık geçirdiğimi düşündüm.87

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!