11.07.2015 Views

1lyxiAyTX

1lyxiAyTX

1lyxiAyTX

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

dından dünyanın yeni silahlı efendisi, halkların baş düşmanı ABD'nin başlattığı"yeni dünya düzeni" operasyonunun Ortadoğu bölümünün bir parçasıdır.SSCB'nin devreden çıkmasıyla birlikte tek süper güç olarak ortada kalanABD artık uluslararası hukukun bitmek bilmeyen ayrıntılarıyla uğraşmak istemiyor.Dünyanın neresinde olursa olsun, çıkarlarının gerektirdiği her adımıkendi iradesi ile istediği gibi atmak istiyor. Örneğin Körfez savaşında olduğugibi Irak'a karşı alacağı bir tavır için, onlarca ülke ile günler, aylar süren diplomatikmaratonları, bir dizi pazarlık, taviz ve hesaplaşmayı yaşamak istemiyor.İşte bunun içindir ki, Bush Türkiye ile ilgili sorunları Özal ile telefonla halletmeyitercih ediyor. Yazılı anlaşmalar ve bürokrasi yerine mektup ve telefongörüşmeleri ile işleri halletmeyi yararlı buluyor.Türkiye'deki ABD üslerinin kullanım esasları NATO plan ve amaçları çerçevesindeSEİA (Stratejik ve Ekonomik İşbirliği Anlaşması) ile belirleniyor.Geçerlilik süresi 17 Aralık 1991'de dolan ve 17 Eylül'den itibaren yeniden düzenlenemsibeklenen bu anlaşmanın yeni dönem için "baştan yazılmasınındüşünülmediği söyleniyor. İktidar yetkililerinin "Körfez krizi sırasında Ankaraile Washington arasındaki mektuplaşma ile sağlanan özel işbirliğinin sürekliliğineyönelik bazı 'NATO dışı üs kullanımı' düzenlemelerinin 'kısıtlı' biçimdeSEİA metnine yansıtılmasından yana oldukları" söyleniyor. Bu diplomatik ifadelerinTürkçesi "Biz ABD'nin sözlü direktifleri ile bile iş bitiririz. Yeter ki o bizeyaptıklarımızın karşılığını ödesin"di. Bush ile Özal ya da Ankara ile Washingtonarasındaki "özel işbirliği" başka ne olabilir ki? Körfez krizi benzeri tehditdurumlarında ikili askeri işbirliğinin "hızlı ve zahmetsiz" gerçekleşmesini sağlayacakek düzenlemeler üzerinde durulduğunun açıklanmasının başka biranlamı yoktur.Nitekim daha önce beş Batı Avrupa ülkesinin askerlerinden oluşacağısöylenen Çekiç Güç, yalnızca ABD askerleri ve Türkiye'den katılacak güçlerleoluşturuldu. Bush ve Özal yaptıkları açıklamalarda Çekiç Güç'e şimdilik "edilgen"bir görev düştüğünü, bu gücün "çekirdek" niteliğinde olduğunu söylediler.Ancak Bush aynı konuşmada Kuzey Irak'ta yoğun çatışma olması halindebu gücü kullanacaklarını açıklamayı da ihmal etmedi.Daha sonra basına verilen çeşitli demeçlerden Çekiç Güç'ün ne edilgen,ne de çekirdek bir güç olmadığı iyice ortaya çıktı. İktidar sözcüleri bu gerçeğisonunda itiraf ederek "Çekiç Güç'ün girişebileceği sınır ötesi harekata Türkaskeri katılmayacak" diyerek zevahiri kurtarmaya çalıştılar.Çekiç Güç olayının temel işlevi, öncelikle bölgedeki halk hareketlerininbastırılarak, emperyalizmin işbirlikçisi rejimlerin ayakta tutulmasıdır. ÇekiçGüç'le birlikte Türkiye bölgede emperyalizmin bir saldırı üssü haline getirilmekisteniyor. Artık saldırganlıkta kartlar açık oynanıyor. Tabii bunlar hedeflenirken,gözetilen esas unsur, ABD'nin bölgedeki hegemonyasının sağlanması olacaktır.Bu amacın gerçekleşmesi için uluslararası antlaşmalar, hukuki düzenlemelervb. değil, doğrudan kaba kuvvet tek çözüm yolu olarak düşünülüyor.Bu konuda ABD'nin elini kolunu bağlayan hiçbir güç, hiçbir antlaşma yada organ yok. Hükümet yetkililerinin Çekiç Güç'ün kullanımının Türk Genelkurmay'ınınelinde olduğu iddiaları kamuoyunda oluşacak tepkiyi göğüsleme-180

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!