11.07.2015 Views

1lyxiAyTX

1lyxiAyTX

1lyxiAyTX

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

üzerinde düşünmeye fazlaca gerek yoktur. Çünkü onlar ezberlenmiş bir şiirindudaklarımızdan dökülen dizeleri gibidir. İlk mısradan sonra gelenin üzerindedüşünmeyiz, o kendiliğinden akıp gider.Yaşamımız açısından düşünüldüğünde, günlük ihtiyaçlarımızı karşıladığımız,yaşarken yerine getirdiğimiz birtakım davranış biçimlerinin böylesi birözellik göstermesi bir yerde doğaldır. Doğal olmayan ise, bu tekdüzeliğin düşüncebiçimini etkilemesi, davranışlara yön verecek hale gelmesidir. Bu çoğukez bilinçli yapılan bir eylem değildir. Kendiliğinden olur. Hatta birçok zamanfarkına varılması bile güçtür. Yaşama bu gözle bakıldığında pek çokdavranışımızın nedenini açıklayamayız. "Daha önce de öyle yapıyorduk."deriz. Salt alıştığımız için caddeye aslında daha uzun olan bir yoldan çıkmamız,aynı telefon kulübesini mekan edinmemiz vb. örnekler de birçok durumdafarkına bile varılmayan, üzerinde hiç düşünülmeksizin mekanik olarak yerinegetirilen davranış biçimleridir. İşte yaşam içinde ortaya çıkan bu nitelikler"alışkanlık" dediğimiz kavramın altını doldurur.Alışkanlık insanı etkileyen, ona yön veren öylesine büyük bir güçtür ki,sosyalist bir toplumun gelişebilmesi için alışkanlıkların kesinkes alt edilerekyenilmesi gerekir. Bugün sosyalizmin bilinen olumsuzluklarının ortaya çıkışınınarkasındaki güç olarak "kapitalist yaşam biçiminin yarattığı alışkanlıklar"var desek bu hiç de abartılı bir yaklaşım olmaz. Çünkü sosyalizmin baş düşmanıolan küçük burjuva ideolojisi, zamanla oluşmuş düşünce ve alışkanlıklarındar çemberleri içinde sıkışıp kalmış bir özellik gösterir. Burjuva geleneklerin,burjuva yaşam biçiminin yarattığı olumsuz etkilerin gücü, onların insanlarüzerinde yarattığı alışkanlıklardan ileri gelir. Bu alışkanlıklar kafalardakibir saatin çarklarından farksızdır. Kurulmuş bir makine gibi işleyişini sürdürür.Akreple yelkovanın birbirinin peşini kovalayan gidişini durdurmak nasıl güçse,bu alışkanlıkların önünü kesmek de o denli güçtür. Çünkü onlar, farkındaolalım veya olmayalım, "vazgeçilmezlik" derecesindedirler. Alışkanlıklarezberlenmiş talimatlar gibidir. Rutin bir biçimde yerine getirilir ama detaylarınahiçbir zaman inilmez. Alışkanlık, derin ve geniş düşünmeye, büyük dünyalaraulaşmaya, yaratıcılığa, dönüştürmeye, değiştirmeye düşmandır. Aslındaonun bu düşmanlığı, içinde yaşanılan toplum biçiminin felsefesinden,ekonomik ve siyasi yapısından ileri gelir. Alışkanlığın da arkasında işteböylesine bir güç vardır.Sınıflı toplumlar, genel anlamda oluşturdukları ezen ezilen, sömüren sömürülenilişkisinin değişmesini istemezler. Onların değişime, dönüşüme tanıdıklarışans, bu statünün sınırlarına dayanan noktada biter... O yüzden debu toplumlarda insanlar buna uygun olarak eğitilir, bu doğrultuda bir dünyagörüşüyle donatılır ve yaşam biçimlerinin buna göre biçimlenmesi sağlanır."Ben bir küçük adamım/Bırak böyle kalayım/Babam böyle yaşamış/Oğlubaşka olmaya/Küçük adam ki büyük iş yapan/Büyük iş yapan büyük adama/Çokdaha üstün olan" dizelerinde ifadesini bulan küçük dünyaların insanları,değişimin itici gücünün düşüncelerini doldurmasına izin vermezler.Kaderci felsefe ve idealizm, alışkanlıkları körükleyen bir yöntemle kendilerineyaşam alanı açabilirler. Devletin güçlülüğü, nasıl geldiyse öyle gider233

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!