11.07.2015 Views

1lyxiAyTX

1lyxiAyTX

1lyxiAyTX

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

ler açısından ise, mücadelenin amaçlarında olduğu kadar üslupta da halklaiç içeliği bambaşka bir değer kazanıyor. Mücadelenin üzerinde yürüdüğüamaçlarını, fikirlerini, her duruma ilişkin değerlendirmelerini kitlelere rahat vealgılanabilir şekilde aktarabilmek, halkın yabancısı olmadığı bir üsluba sahipolabilmek başlı başına önem taşıyor. Aslında bunu hiç de biçime veya görünüşeönem vermek şeklinde değil, aksine ciddi bir sorumluluk olarak kavramakgerekiyor. Bunun için burjuva siyasetin çarpıklıkları ile aramızda bir farkolması da yetmiyor. Devrimci politikayı kitlelere ulaştırmadan kullanılan üsluptasolda kendini gösteren çeşitli zaafları aşmak, daha olgun üsluplaraulaşmak gerekiyor. Burjuvazi siyaseti elit bir kesimin işi haline getirirken, onukitlelere ulaştırmak istediği her keresinde, sürü aldatmacasına dönüştürüyor.Ne var ki/egemenlerin yönetimi halkın sömürülmesine ve aldatılmasına, asılolarak ezilenlerin yönetilmesine dayandığından, başka çareleri de bulunmuyor.Halka yabancılıkla halkı aldatmayı bir arada barındıran çarpıklık, sistemindoğasında yer alıyor. O yüzden kitlelerin kafasını karıştıran en olmazüsluplarla, halk dalkavukluğu bir arada yürüyor.Kaynağını kitlelerden alan mücadelenin ise bu tür üslup çarpıklıklarınabağrında yer vermeye hakkı olmadığı açıktır. Bununla birlikte solun tarihinin,devrimci politikadan uzak kalmanın verdiği, diğer pek çok eksikliğin yanı sıra,halka yabancı bir üslubun alışkanlıklarını da bugüne kadar taşıyıp geldiğibir gerçektir. Bu alışkanlığın çığrından çıkmış örnekleri, bugün hala entelçevrelerin, entellikle devrimciliği karıştıran kesimlerin üslubu olarak yaşamayadevam ediyor. Ve haklı olarak bir komedinin alay konusu olabiliyor.Ancak asıl önemlisi, mücadelenin üslubunun, halka sözlü veya yaztlı hitapedişte, bu tür eski alışkanlıkların izlerini ne ölçüde taşıyıp taşımadığıdır.Eğer gündelik faaliyetlerimizi dikkatli bir gözden geçirirseniz, kitlelerle canlı diyaloglarıengelleyen alışkanlıkların aramızda varlığını sürdürdüğünü görebilirsiniz.Basmakalıp üslupların, yavan dil sınırlılığının, ya da karmakarışık ifadelerinkitlelere nüfuz etmeyeceğini, sadece onların ilgisizliğine çarpıp geri geleceğiniyaşanan deneyler yeterince kanıtlıyabiliyor. Mücadele, düzenden umudunuyitiren kitleleri her gün daha geniş ölçüde kucaklamanın uğraşını verirken,bu konuda hiçbir bedelden kaçınmayan cesaretli bir politikanın üzerindeadımlarını atarken, öte yandan çevrelerindeki insanların sorunlarını ifade etmektenuzak, onlarla aramızdaki diyaloğa sanki bilerek sınır ören, soyut,özentili bir kastın kendi söyleyip kendi dinlediği ve çoğu yerini bile bulmayan,kulaktan dolma ifadelerle konuşmayı bazılarımız hala 'devrimcilere özgü' birdil sayabiliyorlar. Böylesi alışkanlıklar, mücadelenin amaçlarına ısrarla tutunulamadığındaya kendi içine kapalı dar kulüp yapılarına, ya da ilkel halk dalkavuklarınauygun düşüyor. Eğer bugün ısrarla kitleselleşmeden, kitleselleşmeninsorunlarından söz edeceksek, önce devrimci politikaları geniş kesimlerene ölçüde ulaştırabilme becerisi gösterebildiğimizden, devrimci politikayıkendimiz ne ölçüde kavramış olduğumuzdan söz etmeliyiz. Çünkü halkı mücadeleyekazanmada üslup gibi görünen şeyin altında, aslında mücadeleninbugünkü hedeflerinin, politikalarının yeterince kavranabilmesi yatıyor. Politikayıiçine sindirememiş insanlardan, politikanın üslubunu bekleyemezsiniz.237

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!