16.11.2012 Views

uluslararası kurban sempozyumu

uluslararası kurban sempozyumu

uluslararası kurban sempozyumu

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

100<br />

ULUSLARARASI KURBAN SEMPOZYUMU<br />

ban fenomeninin insan düşüncesi önüne çıkardığı<br />

derin zamansallık sorusudur. Kurban,<br />

ölürken bedenini insanlara sunmakta, buna<br />

karşılık ölümünü tümüyle gizlenen bir mahrem<br />

gerçekliğe dönüştürmektedir. Kurbanın<br />

bilincimiz önüne çıkardığı zamansallık sorusu,<br />

sadece ölümünün bir mahrem gerçekliğe<br />

dönüşerek bilincimizden gizlenmesi ile sınırlı<br />

değildir. Kurban sanki, bedenini bizlere emanet<br />

ederken ölümünü asla bir başkasına emanet<br />

edilemeyecek gerçeklik olarak beraberinde<br />

götürmektedir.<br />

Böylece <strong>kurban</strong> ölürken, bir başkasının ölümünü<br />

ertelememekte ya da engellememektedir.<br />

O, sonuçta kendi adına ölmektedir.<br />

Bu durum, gerçekte <strong>kurban</strong>ın bir başkasının<br />

yerine -bir başkası için- ölmediğine işaret<br />

ederek, tüm ‘ikame’ (başkası için) teorilerini<br />

temelinden sarsar. ‘İkame’ teorileri sanki <strong>kurban</strong>ın<br />

ölümünün, bir başkasının ölümünü<br />

ertelettiği ya da engellediği varsayımına dayanır.<br />

Kısacası ‘ikame’ teorileri bir şekilde ‘ölümün<br />

belli bir süre başkasına devredilebilirliği’<br />

anlayışını öngörür.<br />

Oysa İbrahim kıssasına baktığımızda, karşımıza<br />

ikame teorisinden çok daha farklı bir<br />

anlam dünyasının belirdiğini fark ederiz. Hz.<br />

İbrahim’in rüyası doğrultusunda, İsmail’in<br />

<strong>kurban</strong> edilmeyi kabullenmesi ve <strong>kurban</strong> edilecekken<br />

koçun gönderilmesi, asla koçun Hz.<br />

İsmail’in yerine ve onun için <strong>kurban</strong> edildiğini<br />

göstermez. Zira ölüm bilincine sahip olan ve<br />

ölüm bilinci doğrultusunda <strong>kurban</strong> edilmeyi<br />

kabullenen İsmail’dir. Daha açıkçası, insan<br />

hayatının ve bedeninin ölüm bilincine <strong>kurban</strong><br />

edilecek şekilde var olduğunu fark eden<br />

İsmail’dir. Kaldı ki, Yasin Aktay’ın vurguladığı<br />

şekliyle “Aslında Allah’a sunulacak <strong>kurban</strong>,<br />

bu anlamda bir “ikame” olarak düşünülecekse,<br />

bu ikameyi sağlayacak fidyenin İbrahim<br />

tarafından verilmesi gerekirdi. Oysa kıssanın<br />

kendisinde bile fidyenin İbrahim tarafından<br />

değil, bizzat Allah tarafından verildiği görülüyor.<br />

Yani İsmail yerine fidyeyi veren, <strong>kurban</strong>ı<br />

veren bizzat Allah’tır.” 6<br />

İsmail’in <strong>kurban</strong> edilmeyi kabullenmesi; bir<br />

tercihten ziyade, insan hayatının daha doğarken<br />

ölüm bilincine <strong>kurban</strong> olacak şekilde<br />

ortaya çıktığının dramatik bir ifadesidir. Her<br />

insan ölüm bilincine erişir erişmez, kendisini<br />

bu bilinç doğrultusunda ölüm denen gerçekliğe<br />

sunulacak <strong>kurban</strong> olarak kavrar. Buna zıt<br />

olarak koç, ölüm bilincine sahip olmadığı için<br />

gerçekte başkasının yerine değil, sadece kendi<br />

adına ölür.<br />

Gerçek anlamda <strong>kurban</strong> olan koç değil,<br />

İsmail’dir; İsmail’in temsil ettiği insanlardır.<br />

İnsan ölürken, ölüm bilincini ikame eder,<br />

ölüm bilincini somut olarak kendi varlığında<br />

inşa eder. Bu nedenle insan için ölüm, aynı<br />

anda hem bir yıkım, hem de bir inşadır. İnsan,<br />

bilinç sahibi olmanın bedelini ölümüyle öder.<br />

İşte bu bedel ya da ikame nedeniyle gerçek<br />

<strong>kurban</strong> insanın kendisidir. 7<br />

Hz. İsmail <strong>kurban</strong> edilmeyi kabullenmekle,<br />

gerçek <strong>kurban</strong>ın insan olduğunu dramatik<br />

bir şekilde bize göstermektedir. Koçun ölümü<br />

ise, ölümün insan bilinci için ardına düşülmesi<br />

gereken en gerçek bir işaret olduğunu ifşa<br />

eder. Zira koç ölürken, İsmail’i ölümlü olmaktan<br />

kurtarmamakta, aksine ölümün asla<br />

bir başkasına devredilemezliğini açıkça sergilemektedir.<br />

Daha açık deyişle, koçun ölümü<br />

hayatın asla geri döndürülemezliğini yani<br />

zamansallığını ortaya koyar. Asla geri dönüşü<br />

olmayan bir yolda olmanın en radikal anlamı<br />

ölüm esnasında ortaya çıkar. 8<br />

Bu bağlamda İbrahim kıssasında İsmail’in,<br />

Allah’a teslim olma arzusu ile <strong>kurban</strong> edilmeyi<br />

kabullenmesi arasında kurulan yakın bağ,<br />

geçekte insanın geri dönüşü olmayan bir yolda<br />

ilerlemesinin, her zaman Allah’ın huzurunda<br />

durmasıyla eş anlamlı olduğunu ima eder. İnsanın,<br />

sahip olduğu ölüm bilincinin <strong>kurban</strong>ı<br />

olarak yaşaması, geri dönüşü mümkün olmayan<br />

bir yolda ilerlediğini fark etmesi, anılan<br />

kıssada insanın, Allah’ın huzurunda hep aynı

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!