16.11.2012 Views

uluslararası kurban sempozyumu

uluslararası kurban sempozyumu

uluslararası kurban sempozyumu

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

98<br />

ULUSLARARASI KURBAN SEMPOZYUMU<br />

sinde tüm potansiyelini açığa çıkarabileceği ve<br />

bu haliyle insanlarla Tanrılar arasında bir tür<br />

medyum (ara ortam) ya da ortak dil oluşturacağı<br />

varsayılmıştır. Böylece İslâm öncesi <strong>kurban</strong><br />

şekiller, genelde insanların kendi dünyevi<br />

ortamlarında huzur ve refah içinde yaşayabilmek<br />

için Tanrı(lar)a, onları memnun edebilecek<br />

bir dil ile seslenebilme arzularını temsil<br />

etmektedir.<br />

Ancak bu insanlar salt beşeri dilin sınırları<br />

içinde Tanrı(lar)a seslenme yerine, kendilerini<br />

Tanrı(lar)ın huzurunda temsil edecek bir<br />

üst düzey sembolik dil oluşturmak istemişlerdir.<br />

Kurbanın ölüm esnasında kutsallaşması,<br />

onun Tanrı(lar)a onların diliyle seslenebilme<br />

gücüne erişmesi anlamına gelmektedir. Böylece<br />

<strong>kurban</strong>ın cansız bedeni, bir tür yeniden<br />

dirilişin ve Tanrı(lar)ın maddeye yeniden dokunuşunun<br />

sembolü olur. Kısacası <strong>kurban</strong>,<br />

hayat ve ölüm arasındaki döngünün sürekliliğini,<br />

madde ile ruh arasındaki uçurumun<br />

aşılmasını sağlamak üzere yeryüzünde yaşayanlar<br />

adına Tanrılar katında elçilik yapar.<br />

Ancak İslâm’da <strong>kurban</strong> fenomeni, bu tür anlama<br />

modelleri içinde açıklanamayacak kadar<br />

farklılık gösterir. Bu fenomeni yalnızca<br />

Allah’a mutlak itaatin bir sembolü veya insanda<br />

varolan şiddet duygusunu bir başka şeye<br />

yansıtarak insanı terbiye etme vasıtası şeklinde<br />

ele almak, felsefi düşünce için tatmin edici<br />

değildir. Zira her iki yaklaşım, temelde bir<br />

yansıtma kuramını öngörmektedir. Yansıtma<br />

kuramına göre <strong>kurban</strong>, insanın Tanrı için en<br />

sevdiği şeyden bile fedakârlık yapabileceğini<br />

veya içindeki şiddet duygusundan arınma arzusunu<br />

yansıtan bir tür ayna işlevini üstlenir.<br />

Dikkat edilecek olursa, bu hâliyle yansıtma<br />

kuramı özellikle mutasavvıfların “kâlbin temizlenerek<br />

Allah’ın tecellisine açık, bir tür<br />

aynaya dönüştürülmesi” fikrine paralellik<br />

arz etmektedir. Bu durumda <strong>kurban</strong> edilen<br />

hayvan, insanın iç dünyasındaki temizlenme<br />

iradesini Tanrı’ya kanıtlama arzusunu bir şekilde<br />

aksettirerek beşerileştirilmektedir.<br />

Ne var ki, <strong>kurban</strong> fenomeninde açıkça belirginleşen<br />

şiddet (kesim) ve ölüm hadisesi,<br />

mahiyeti gereği, tüm rasyonel düşünme yeteneklerimizin<br />

ötesine gitmekte ve derin bir<br />

irrasyonel alan ile bizi baş başa bırakmaktadır.<br />

İnsan bilinci, <strong>kurban</strong>a uygulanan şiddetin<br />

(kesim) ve <strong>kurban</strong>ın ölümünün mahiyetini<br />

anlayamadığı için kendi bilinçsizlik sınırları<br />

ile yüzleşmektedir. Zira insan bilinci, ancak<br />

kendi anlama ufku içine çekip tutabildiği şekliyle<br />

olayları ve gerçekleri kavrayabilir. Kurban<br />

fenomeni ise şiddet ve ölüm gibi, anlama<br />

ufkumuz içine çekilip tutulamayacak iki gerçeklikle<br />

bizi yüzleştirerek beşerileştirilememekte,<br />

insanın temizlenme iradesini Tanrı’ya<br />

kanıtlama arzusunu yansıtan bir aynaya dönüşmemektedir.<br />

Yansıtma kuramının en zayıf noktası, <strong>kurban</strong>ı<br />

sanki insanın önceden belirleyebileceği bir<br />

plânını aksettirebilmesine imkân veren bir<br />

organik vasıta gibi tasarlamasıdır. Bu kuram<br />

sanki, insanın daha önce plânladığı ‘arınma<br />

arzusunun’ bu vasıta sayesinde somutlaştığını<br />

epistemolojik olarak belirleyebileceğini varsaymaktadır.<br />

Kısacası <strong>kurban</strong>ı, Allah’a mutlak<br />

itaatin bir sembolü ya da şiddet duygusundan<br />

uzaklaşmanın bir vasatı olarak ele alan yaklaşımlar<br />

sanki, insan düşüncesinin kendisini<br />

<strong>kurban</strong>ın varlığında yeniden ele geçirebileceğini<br />

tasarlamaktadırlar.<br />

Oysa düşüncenin tekrarlanabilirliği ile <strong>kurban</strong>a<br />

uygulanan şiddetin ve <strong>kurban</strong>ın ölümünün<br />

tekrarlanamazlığı arasında derin bir<br />

uçurum vardır. Kurbanın ölümünün tekrarlanamazlığı,<br />

beşeri düşüncenin asla kendisini<br />

<strong>kurban</strong>ın varlığında yansıtma ve orada<br />

kendisini yeniden ele geçirme imkânına<br />

kavuşamayacağını göstermektedir. Böylece<br />

<strong>kurban</strong>ın hayatının göz önünde elden kayıp<br />

gitmesi gibi, insanın ‘arınma arzusu’ elden<br />

kayıp gitmekte ve bu arzunun gerçekleşip<br />

gerçekleşmediğini ifşa edecek epistemolojik<br />

bir ortam oluşamamaktadır.<br />

Kur-an’ın özellikle, “<strong>kurban</strong>ın kanı ya da eti-

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!