16.11.2012 Views

uluslararası kurban sempozyumu

uluslararası kurban sempozyumu

uluslararası kurban sempozyumu

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

152<br />

ULUSLARARASI KURBAN SEMPOZYUMU<br />

Kozmolojik Tasavvurun Sekülerleşmesi<br />

Seküler kültür, gündelik hayat örgütlenmesinin<br />

yanı sıra kozmik tasavvurda da etkisini<br />

hissettirmektedir. Hannah Arendt, modernleşmeyi<br />

belirleyen etkenler arasında sayar<br />

teleskobun icadını. Çünkü yeryüzünün doğasını,<br />

evrenin bakış açısından ele alan yeni<br />

bir bilim ortaya çıkmıştır bu sayede. Aslında<br />

teleskop icat edildiğinde, etkisinin bu denli<br />

büyük olacağı her halde tahmin edilmemişti.<br />

Ama evrenin merkezinin dünya değil de<br />

güneş olduğunun düşünülmeye başlanması,<br />

Batılı insanın kendini algılayışı üzerinde çok<br />

büyük bir etki yaratır. Fizik bilimdeki bir icadın,<br />

zihniyeti ve insanın yeryüzündeki varoluşuna<br />

ilişkin algıyı etkilemesinin ardında yatan<br />

en önemli nedenlerden biridir, kilise-bilimiktidar<br />

ilişkisi. Newton fiziksel dünyayı mekanik<br />

bir yapı olarak kurduğunda, Tanrı bu fizik<br />

dünyanın tamamen dışında kalır. Descartes’ın<br />

cogito’suyla birlikte, “Düşünüyorum, o hâlde<br />

varım!” diyen insan, düşünceyi varlığa önceler.<br />

İnsan düşüncesi, dolayısıyla insan, her şeyin<br />

mihenk taşı olur. Batılı seküler kültürün<br />

hakimiyeti böyle bir sürecin sonucudur.<br />

Müslüman dünya içinse aynı süreçten bahsetmemiz<br />

pek mümkün değildir. Çünkü Müslümanlar,<br />

fizik dünya ile ilgili her hangi bir keşif<br />

veya icadın, tasavvurlarında ontolojik mânâda<br />

bir değişikliğe izin vermeyeceği bir ilim anlayışına<br />

sahiptirler. Öncelikle ilim, Batıda kilise<br />

ve ruhban sınıfında görülenin aksine, bir dini<br />

iktidar alanı değildir ki, ilmin el değiştirmesiyle<br />

dini ve ontolojik tasavvur tamamen değişsin.<br />

Diğer taraftan bir Müslüman için, makulât<br />

düzeyindeki fizik dünya, her daim oluş halindedir.<br />

Kainatın merkezinin dünya ya da güneş<br />

olması; Mars’ta hayatın varlığı ya da yokluğu,<br />

Kelâmi manada bir problem teşkil etmez.<br />

Varoluşun dikey bir boyutu vardır. Ve bu boyutun<br />

en üst noktasında Yaratıcı yer alır. En<br />

altta yer alan fizik dünya ve onun bilgisi, sade-<br />

ce kişiyi bir üst düzeye taşıma işlevine sahiptir.<br />

Bu nedenle dağların sabitliği, gökten inen<br />

yağmurun kuru tohuma hayat verişi, semanın<br />

direksiz duruşu birer ‘ayet’ olarak zikredilir<br />

Kur-an’da. Sıradan gibi görünen en basit fizik<br />

olaylar bile kutsiyet taşır. Melekût alemi,<br />

klâsik alimlerin şehadet alemi dediği fizik<br />

dünyanın dışında değildir, onunla iç içe ama<br />

hiyerarşik olarak üstündedir.<br />

Bu ne demektir? Bu, her bir kar tanesini, bir<br />

meleğin yeryüzüne indirdiği şuuruna sahip<br />

olmak demektir. Gök gürlediğinde hemen<br />

kelime-i şehadet getirir bu şuura sahip olanlar.<br />

Çünkü hayret ve korku duyarlar. Sadece<br />

eksi ve artı yüklü iki bulutun çarpışması değildir<br />

gök gürültüsü onlar için. Bu dünya böyle<br />

devam edip gidecek değildir. Sonun habercisi<br />

olabilir bu ses. Bu nedenle fizik dünyaya ait<br />

bir olay, onları öte aleme bağlar hemen. Yeryüzündeki<br />

varlıklarının geçiciliğini ve yaratıcının<br />

azametini hatırlarlar bu vesileyle.<br />

Böyledir. Ama bugün pek çok tabiat olayından<br />

bahsederken oldukça ‘seküler’ bir dil kullanıyoruz.<br />

Hatta doğal afetleri ‘helâk’, ‘ibret’<br />

gibi bir terminoloji ile dile getirmek, ideolojik<br />

veya irticai bir tavır olarak değerlendirilebiliyor.<br />

Neden?<br />

Çünkü “Modern insan hayret duygusunu kaybetmiştir.”<br />

der, Seyyid Hüseyin Nasr. Bunun<br />

nedeni ise kutsallık duygusunu kaybetmesidir;<br />

ilâhiyatın yerine modern bilimi koyması<br />

ya da Müslümanların daha sık yaptığı gibi, bu<br />

ikisini birbirinden tamamen ayrı tutup sekülerleştirmesidir<br />

bakışını. İki yüzyıldır yaşadığımız<br />

gerilik hissinin ve terakkiyi sağlayacak<br />

olan şeyin modern bilim olduğu kanaatinin de<br />

etkisiyle, modern bilimsel indirgemecilik, akidevi<br />

mânâda problem oluşturacak bir düzeye<br />

gelmiştir biz Müslümanlar için. Zira inancın<br />

kendisi bilgiden ayrılabilir olmadığı gibi, alem<br />

biz Müslümanlar için, yalnızca fizik görünüşünden<br />

ibaret de değildir. Gerçeklik hiyerarşik

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!