16.11.2012 Views

uluslararası kurban sempozyumu

uluslararası kurban sempozyumu

uluslararası kurban sempozyumu

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

156<br />

ULUSLARARASI KURBAN SEMPOZYUMU<br />

sağlanması için en temel araçlardır. Hedeflenen<br />

içsel dinamiğin gerçekleşmesine zemin<br />

teşkil eden potansiyel de sadece ve sadece bu<br />

pratiklerdedir.<br />

Sosyal bilimler, özelde antropoloji ve sosyoloji<br />

bu hususu göz ardı ettiği için, ya dinin<br />

bedensel pratiklerini kimlik ve siyasal hedef<br />

boyutunda yorumlamanın ötesine geçemiyor<br />

ya da meselâ <strong>kurban</strong> örneğinde olduğu gibi<br />

‘ilkellik, kan dökme’ gibi bir bakış açısına kilitlenip<br />

kalıyor.<br />

Sonuç<br />

Gündelik hayatın örgütlenmesine sekülerlik<br />

hakim. Uluslararası politikada sekülarist<br />

yaklaşım demoklesin kılıcı gibi dindarların<br />

üzerinde, modern sosyal bilimlerin diline de<br />

seküler yaklaşım hakim. Bunları söylerken<br />

sekülerlik kaçınılmaz bir aşamadır, demek<br />

istemiyorum. Tam tersine, bu iddianın yanlışlığına<br />

işaret etmek istiyorum. Ne der bu<br />

iddia sahipleri: artık sekülerlik gelmiştir, dine<br />

yer kalmamıştır; zaten sekülerlik de kutsalı<br />

tamamen dışlayan ve insanlığın dinden sonra<br />

geleceği bir aşamadır. Hâlbuki sekülerlik<br />

dini tamamen ortadan kaldırmak yerine,<br />

modernist-liberalist toplumun isteklerine uygun<br />

bir din imalini hedefler. Bu hedeflerle çatışan<br />

dini uygulamalar yasaklanır. Fransa’da<br />

ve Türkiye’deki başörtüsü yasağı gibi. Diğer<br />

taraftan Avrupa tarihindeki gelişmelerin ortaya<br />

çıkardığı beklentilerin aksine, yaygın eğitim<br />

ve kentleşme, İslâm dünyasında dini uygulamalarda<br />

bir azalmaya neden olmamıştır.<br />

Ama kozmolojiden bilimsel anlayışa, gündelik<br />

hayatın örgütlenmesinden tüketim kültürüne,<br />

dine alan bırakmayan bir seküler kültürün hakimiyetinin<br />

hissedilmediğini de söyleyemeyiz.<br />

Sekülarizm şeklinde tezahür eden ideoloji, bu<br />

hakimiyete güç kazandırıyor. Ben, bizi çevreleyen<br />

atmosferin böyle bir niteliğe sahip olduğuna<br />

işaret etmek istiyorum. Bu atmosfer nedeniyle<br />

kimileri dini ibadetleri siyasal gösteri<br />

olarak algılıyor, kimileri bunlar artık modern<br />

toplumda ‘yersiz’dir kanaatine varıyor. Buna<br />

karşı çıkan dindarlar ise savunmacı bir üslupla,<br />

ibadetleri seküler kültürle uyumlu bir şekle<br />

şemale sokma ameliyesine girişebiliyor.<br />

Bizi çevreleyen atmosfer bu. Bunu bilelim,<br />

çünkü insan ancak bildiğinin üstesinden gelebilir.<br />

Bir yüzyıl bekledikten sonra bir oğula<br />

kavuşan, insanlığın ikinci atası olmakla müjdelendikten<br />

sonra o oğulu <strong>kurban</strong> etmesi istenerek<br />

sınanan bir babanın, hiç tereddüt etmeyen<br />

teslimiyetiyle Halilullah oluş serüvenini<br />

yad edebilmek ve bu kadim serüvene dahil<br />

olabilmek, ancak bu yapay atmosferin dışına<br />

çıkmakla mümkün.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!