uluslararası kurban sempozyumu
uluslararası kurban sempozyumu
uluslararası kurban sempozyumu
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Sezai Karakoç’un Şiirinde Hz. İbrahim<br />
İlk dayanak ve ilk adak<br />
Şehit gidişine kasaba taşlarının katılışı<br />
İsa da gelmişti<br />
Arkasında bir fosfor çizgi<br />
Musa da gelmişti<br />
Mermer levhalar dikilmişti<br />
İbrahim de gelmişti<br />
Çevresi ateş bir çemberdi<br />
Zeytindi sağı Kudüs’ün<br />
Solu volkandı<br />
biçiminde oluşturduğu bir söylemle devam<br />
edip giden ve daha başka peygamberlere de<br />
telmihte bulunulan bu bölümde, ateş imajına<br />
gönderme yaparak Hz. İbrahim’in adını da<br />
anar. Benzer bir durum, Hızırla Kırk Saat’in<br />
34. bölümü ile 36. bölümlerinde de görülür.<br />
Bir tür naat olarak kabul edilebilecek 34. bölüm,<br />
bütünüyle Hz. Peygamber sevgisine ayrılmıştır.<br />
Bu bölümde,<br />
Kalk ey<br />
Örtülere bürünmüş peygamber<br />
hitabına mazhar olan, bu hitapla beraber<br />
kendisine “peygamberliğin” ağır sorumluluğu<br />
yüklenen Hz. Peygamber’in, insanlığa<br />
elçi olarak gönderilmesinin bütün zamanları<br />
kucaklayan derin anlamı üzerinde durulur.<br />
Çünkü Hz. Peygamber, diriltici, hayat verici,<br />
muştucu ve yeryüzü kuruldu kurulalı “en<br />
önemli haberi” getirendir. Hz. İbrahim’den<br />
de, şiire bu düşüncelerin egemen olduğu yapı<br />
içinde söz edilir.<br />
Geri vereceksin<br />
Antik dönemlerde çalınmış hakkını mermerin<br />
İsa’nın Musa’nın İbrahim’in<br />
Hz. İbrahim, Hızırla Kırk Saat’te son olarak<br />
36. bölümde ve yine ateş imajına gönderme<br />
yapılarak anlatılır. Şiirin bu kısmı,<br />
Hz. Peygamber’in hicretiyle ilgilidir ve Hz.<br />
İbrahim’in ateşle imtihanında gösterdiği sabırla,<br />
Hz. Ali’nin, Hz. Peygamber’in yatağında<br />
yatarak gösterdiği fedakârlık ve hicret<br />
anında Hz. Ebubekir’in yüksek sadakati arasındaki<br />
benzerliğe işaret edilir.<br />
Yatansa Ali’ydi Peygamberin yatağında<br />
Ölümü komşu gibi konuklayan kutlu döşekte<br />
Ateşe dayandığı gibi İbrahim<br />
Sabretti yılan zehirine Ebûbekir<br />
Yılan zehiri kamış şekeri gibi geldi ona<br />
Taha’nın Kitabı’nda Hz. İbrahim, kendisiyle<br />
özdeşleşen özelliklerinin bir bakıma toplamı<br />
sayılması gereken bir yönüyle karakterize<br />
edilmiştir. “Aydınlanma” kavramında ifadesini<br />
bulan bu husus, esasen, insanlığa vazettikleriyle<br />
insanların yönünü karanlıktan ışığa<br />
çeviren bütün peygamberlerin temel görevidir.<br />
Hz. İbrahim de onlardan biridir. Hz.<br />
İbrahim’in eyleminde olduğu gibi, burada ifade<br />
edilişinde de “aydınlanma” kavramı, kendi<br />
sınırlarını aşan bir anlam dokusu ve zenginliğine<br />
sahiptir.<br />
Şu duvar da benim kardeşim,<br />
Şu şair şu öykücü şu çay ısıtan kadın<br />
Bir ırmağa özlem çeken genç kızlar<br />
Hepsi benim kurtuluş kardeşlerim<br />
Bilirim yürekleri eski kentler gibi zengin<br />
Güneş ısıtamamış başlarını<br />
Dünya yaratıldı yaratılalı<br />
Ay ışıtamamış onları<br />
İbrahim’le aydınlanmışlar<br />
“Dipnotu/Kontrpuvan”, Taha’nın Kitabı.<br />
Bu olgu ve düşünce tarzı, Taha’nın Kitabı’nın<br />
karakteristik yönlerinden biridir. Bir bakıma<br />
mesnevi kahramanı olarak kabul edilmesi<br />
gereken Taha, kitabın bütününde, insanlığın<br />
dikkatini mutlak hakikate yönelten bir<br />
çaba içindedir. Günümüz İslam toplumlarının<br />
yaşamakta oldukları realitenin mutlak<br />
111