12.07.2015 Views

ĐLÂHĐYAT FAKÜLTESĐ DERGĐSĐ - İlahiyat Fakültesi - Harran ...

ĐLÂHĐYAT FAKÜLTESĐ DERGĐSĐ - İlahiyat Fakültesi - Harran ...

ĐLÂHĐYAT FAKÜLTESĐ DERGĐSĐ - İlahiyat Fakültesi - Harran ...

SHOW MORE
SHOW LESS
  • No tags were found...

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

184<strong>Harran</strong> Ü. Đlahiyat Fakültesi Dergisi, yıl: 13, sayı: 20, Temmuz-Aralık 2008İslâm tasavvufunun kurumlaşmasından sonra, Melâmetîler ve Nakşbendîlerhafî zikri, Rifâîler ve Kâdirîler ise cehrî zikri esas almışlardır. Bu zikirler hemoturarak hem de ayakta icra edilebilir. Şayet ayakta dönerek yapılırsa, buna “devr”ve “deverân” adı verilir. Yesevîlikte, hançereden testere ve bıçkı sesi gibi sesçıkarılarak yapılan zikre ise “zikr-i erre” denilir. 1İslâm tasavvufunda Allah’ı sürekli anma, O’na olan yakınlığın bir tezahürüdür.Allah’ı anma, “Kur’an ahlâkı ile ahlâklanma” olarak görülür. Kur’an’ı özümseyerekanlayan bir insan, yaptığı her işi doğruluktan ayrılmadan, Allah’ı görüyormuş gibiibadet vecdiyle yapar.Elif Efendi’ye göre, zikir konusunda nefse düşen en büyük görev, Rabbinizikretmesi, Mîsak Günü’nde Hak Teâlâ ile kadîm (ezelî, ilk) ahdini zikretmesi(hatırlaması), O’ndan başlayıp birçok yurtta belirli zaman için kalıp, özellikle de,ona en zor gelen bu unsurî yurtta (unsurlar, madde âlemi içerisinde) kalıp, yineO’na dönüşünü zikretmesidir. 2 Çünkü insan, asıl vatanından kopup, dünyadakimecâzî vatanına gönderilmiştir. Bu nedenle, içinde daima asıl vatanının özleminiduymaktadır.Müellifimize göre, genel anlamı itibariyle zikir, yüce isimleri ve üstün sıfatlarıile Hak Teâlâ’yı vasfetmektir. Bu ise, tasavvuf ve sülûk adâbı kitaplarının birçokyerinde genişçe açıklandığı üzere, çeşit çeşittir. Buna göre zikir, zikreden kimseyidört duruma ulaştırır:1. Gaflet perdesinin kalkması.2. Kesret perdelerinin kaybolması.3. Müşâhedenin sürekliliği.4. Gece sohbeti ve özellikle seher vakitlerini değerlendirmek.Gece sohbeti (müsamere) 3 , âyette işaret olunduğu gibi, “Hak Teâlâ’nın gaybolduğu bir sırada sadece dil ile yapılan zikrin faydası olsa da bu azdır. Başlangıçta her ne kadarzikirden bir tat alınmasa da, zamanla ünsiyet ve muhabbet meydana gelir. Bunun neticesinde de kişiyaptığı zikirden zevk almaya başlar. Bkz. Gazâlî, İhyâ, I, ss. 295, 303-304. İbn Arabî de zikri, ilâhî bir sıfatolarak nitelendirir. Ona göre Allah, “Beni anın ki Ben de sizi anayım” (Bakara, 2/152) âyetiyle kendi zikrinikulun zikriyle irtibatlandırmış, kendisini zikredeni O da zikredeceğini bildirmiştir. Çünkü zikir, zikridoğurmaktadır. Bkz. İbn Arabî, el-Futuhâtu’l-Mekkîyye, II, s. 302.1Zikir ve zikir çeşitleri için bkz. Yılmaz, H. Kamil, Anahatlarıyla Tasavvuf Tarihi, s. 162 vd.2Elif Efendi, el-Bârikât, s. 24.3Müsamere (gece sohbeti), tasavvufta Hakk’ın kul ile gizlice konuşması, Hakk’ın sır ve gayb âlemindenâriflere hitabı ve hatırlamanın unutulmaya yüz tuttuğu sırada ruha gelen serzeniş şeklinde tarifedilmiştir. Bkz. Tehânevî, Keşşâf, I, s. 658; Cürcânî, Ta’rîfât, s. 472; Serrâc, Lüma’, s. 426; Hucvirî, Keşfu’lmahcûb,s. 496.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!