12.07.2015 Views

ĐLÂHĐYAT FAKÜLTESĐ DERGĐSĐ - İlahiyat Fakültesi - Harran ...

ĐLÂHĐYAT FAKÜLTESĐ DERGĐSĐ - İlahiyat Fakültesi - Harran ...

ĐLÂHĐYAT FAKÜLTESĐ DERGĐSĐ - İlahiyat Fakültesi - Harran ...

SHOW MORE
SHOW LESS
  • No tags were found...

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

94<strong>Harran</strong> Ü. Đlahiyat Fakültesi Dergisi, yıl: 13, sayı: 20, Temmuz-Aralık 2008ve inanışlarına destek bulmak ve taraftar toplamak için, İslam’a uysun veyauymasın ayet ve hadisleri kendi görüşleri ve inanışlarına uygun yorumlamışlar;neticede bunlara dayalı, bu fırkaları savunan veya yeren, hallerini yorumlayanMu’tezile gibi tikadi fırka ve mezhepler ortaya çıkmış. 1 Meşhur sahabilerin de aktifrol aldığı ve hatta başını çektiği bu süreçte cereyan eden ve ümmetin canını yakan,Müslümanların kanayan yarası olan bütün bu olumsuz olaylar ve gelişmeler,birtakım Müslümanlarda, Resülüllah’dan (s) sonra ashabın aynı sadakat vesamimiyette kalmadıklarını, öğretildikleri ve eğitildikleri Nebevi siyaset çizgisinidevam ettiremediklerini, birer hidayet yıldızı ve ümmet içinde güven kaynağıolma özelliklerini kaybettikleri kanaatini uyandırmaktadır.5-Hadis Ravileri Olarak Tuleka Sahabilerin DurumuBazı İslam Tarihi ve Hadis Usulü kitaplarında belirtildiği üzere Hz. Peygamber,ashabın arasında iken ve sahabe döneminin başlangıcında Müslümanlarbirbirlerine yalan isnat etmekten çok uzak idiler. Henüz Hz. Peygamber’in tümhadisleri bir kitap içerisinde toplanmış ve kontrol altına alınmış değildi. Ancak“fitnetü’l-kübra” (büyük fitne) olaylarıyla (35/656) başlayan ve Hz. Ali’den sonraartan hadis vaz’ı, İslamiyet için ciddi bir tehlike arzetmeye başladığı zaman,hadiscilerin bu tehlikeye karşı bütün güçleriyle harekete geçtikleri, sahih hadisleriuydurma hadislerden ayırt edebilmek maksadıyla hadisler üzerine büyük birtitizlikle eğildikleri görülmektedir. 2 Sürdürülen bu faaliyetler neticesinde hadisler,sadece Hz. Peygamber’den işitilip ağızdan ağıza, nesilden nesile aktarılan sözlerolarak kalmamış; nakletmenin yanında hadislerin isnadı, ravilerinin güvenilirolup-olmadıkları, senedinin sıhhat derecesi, metninin Rasülullah’a (s) aidiyeti veuygunluğu, kısaca hadis bilginleri tarafından uydurma olan hadisleri tespitedebilmek için ortaya konulan kriter ve kaideleriyle bu ilim (hadis ilmi) ortayaçıkmıştır. Bu anlayış ve konjöktür içerisinde hadis rivayetinde isnadın (bir hadisinesilden nesile nakleden ravi zincirinin) tatbik safhasına girildiği de aşikardır.Hicri sekizinci yılda (630) Mekke fethedildiğinde, halk İslam’a girdi. AncakKureyş’in ileri gelenleri başta olmak üzere insanların bir kısmı yürekten ve samimiiman etmemişti. Onlardan bir kısmı canını ve malını kaybetme korkusundan, birkısmı, o günlerde kuvvetli durumda Müslümanların müşrikler ve Yahudilerleyaptığı savaş ganimetlerinden yararlanmak ve daha başka sebeplere dayalı olarakMüslüman olmuşlar, serbest bırakılmışlardı. Böylece Müslüman toplumun içinegerçekten iman etmemiş veya iman etme konusunda mütereddit, Resülüllah (s)tarafından serbest bırakılan kimseler olan “Tuleka” da girmiş, hatta fetihdenhemen sonra vuku bulan Huneyn savaşına Müslümanlarla birlikte katılmışlardı.Henüz İslam’a girmiş ve orduya katılmış olan bu kimseler, Huneyn günü savaştan1Müslim, Mukaddime, I, 13-14; Koçyiğit, Hadis Tarihi, 82.2Müslim, Mukaddime,13-15; Tirmizi, ilel,V,740; Koçyiğit, Hadiscilerle-Kelamcılar Arasındaki Münakaşalar,101- 105; Hadis Tarihi, 106- 107; bkz. Polat, Salahattin, Hadis Araştırmaları, 16- 24; 112.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!