12.07.2015 Views

ĐLÂHĐYAT FAKÜLTESĐ DERGĐSĐ - İlahiyat Fakültesi - Harran ...

ĐLÂHĐYAT FAKÜLTESĐ DERGĐSĐ - İlahiyat Fakültesi - Harran ...

ĐLÂHĐYAT FAKÜLTESĐ DERGĐSĐ - İlahiyat Fakültesi - Harran ...

SHOW MORE
SHOW LESS
  • No tags were found...

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

292<strong>Harran</strong> Ü. Đlahiyat Fakültesi Dergisi, yıl: 13, sayı: 20, Temmuz-Aralık 2008Bu nedenle biz, en azından üçüncü aşamaya kadarki dönem için Mezheplertarihi kitaplarında yer alan bilgilere dayanmak zorundayız. Daha sonraki asırlariçin, bir kısmı muhtasar halde olan birkaç esere sahibiz. Fakat bunlar daha dar birdöneme aittir. Bu dar dönem dışındaki birçok düşünür, bizim için, birer isimolmaktan öte bir anlam ifade etmemektedirler.A- Hareketin Tarihi ve KökleriMu’tezili hareket genellikle Emevilerin son dönemi olan 740-750 yılına kadargötürülür. Fakat bu akım, ortaya çıktığı birinci asırda, İslam ilâhiyatınıngelişmesinde “en önemli faktör” olmaktan çok uzaktı.Mu’tezile Irak’ta başladığında onun dışında bu bölgede Şia ve İbadiye dahagüçlü alimlere sahipti. Bu sırada fıkıhtaki üstünlüğü ile ilahiyat meselelerinehakim bakış açısını birleştiren Ebu Hanife ekolü yaygınlık kazandı. Bütünkaynaklarımızın belirttiği gibi onun birinci ve ikinci aşaması arasında gerçek birsüreklilik gösterip göstermediğini bilemiyoruz. Ancak, hareketin ikincimerhalesindeki büyük düşünürlerin seleflerinin kim olduğu hususunda kesin birbilgiye sahip değiliz. Onlar eski entelektüel merkezleri olan Basra ve Kufe’denBağdat’taki Abbasi sarayına geldiklerinde geçmişin hatırasını korumayı çokistediler; fakat açıkçası, “ekolün” yerleşik, her hangi bir tarihi geleneğinedayanamadılar. Bu kopukluk, onların önceki nesille, belirli fikirlerde uyuşmamasıve bu yüzden, yakın geçmiş çevrelerini devre dışı bırakmasından kaynaklanabilir.Bu şartlar altında biz, onların, ya “asla onlara ait olmayan”, ya da, “sadece kısmenonlara ait olan” bir geçmişi inşa etmiş oldukları ihtimalini düşünmeliyiz. Biz aynizamanda, bu hareketle ilgili tarihi rivayetler nakledilği zaman, dokuzuncu asrınikinci yarısının ortasından bir müddet sonraya kadar henüz yazılmadıklarıgerçeğini de unutmamalıyız.Hiçbir Mu’tezile müellifinin, Mu’tezile isminin kökeni hakkında kesin birbilgiye sahip olmadığının tespit edilmesiyle, bu konuda tarihi hafıza kaybı olduğuispatlanmış olmaktadır. Kaynaklarımız bu konuda birçok açıklamalar ilerisürmüşse de bunların çoğu ikinci derecede tahminlerdir ve bazıları ise konununözüyle ilgisi olmayan değerlendirmelerdir.Modern bilim Mu’tezilenin açıklığa kavuşması için biraz katkı sağladı fakatproblem hâlâ sürüyor. Söylenebilecek olan şudur; Mu’tezile akımı bu ismi, 762‘deHalife Mansur’a karşı gerçekleştirilen isyan hareketi sırasında almıştır. Fakat buismin o zaman ortaya çıkmadığı anlaşılmaktadır. Çünkü bu dönemde böyle birisimlendirme şartlar açısından tutarlı değildir. Mu’tezile kelimesi, “kendileriniayıranlar” ya da “kendilerini başka gruptan ayrı tutanlar” anlamına gelir ki, buanlamlar, devrimci hareketten ziyade politik bir tarafsızlığı çağrıştırır. Mu’tezileterimi, daha önceki dönemde, yukarda bahsedilen anlamda, Peygamberin meşhursahabilerinden olup da 656’daki Cemel ve 657’deki Sıffin savaşlarından her hangi

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!