12.07.2015 Views

ĐLÂHĐYAT FAKÜLTESĐ DERGĐSĐ - İlahiyat Fakültesi - Harran ...

ĐLÂHĐYAT FAKÜLTESĐ DERGĐSĐ - İlahiyat Fakültesi - Harran ...

ĐLÂHĐYAT FAKÜLTESĐ DERGĐSĐ - İlahiyat Fakültesi - Harran ...

SHOW MORE
SHOW LESS
  • No tags were found...

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

<strong>Harran</strong> Ü. Đlahiyat Fakültesi Dergisi, yıl: 13, sayı: 20, Temmuz-Aralık 2008 35faydasını genelleştirmek için, elde ettiği sonuçları başkalarına ulaştırmak ister veonları kitap sayfalarına aktarır.Fıkıh usûlündeki durum buna örnektir. Lafzî şer’î deliller konusunda ilk olarakMuhammed b. İdris eş-Şafiî (150-204/767-820) konuşup onları özetlemiş, sonraHanefîler kıyasa ilişkin meseleleri, hiçbir hususu dışarıda bırakmayacak şekildetam olarak ortaya koymuşlardır. Böylece bu ilimden istifade sürekli hale gelmiştir.ıı- Âklî ve nakli ilimlere ilişkin kitapların açıklanıp şerh edilmesi: Bu tür eserler,telifin kıymetli bir bölümünü oluşturur.ııı- Katî delillere istinaden tesbit edilen hataların tashîhi için kitap telif etmek.ıv- Bir ilim dalına ilişkin bazı meseleler ve konular eksik kalmış olabilir. Bunutesbit eden âlim, eksiklikleri gidermek için telif yapabilir.v- Bir ilmin konuları ve meseleleri belirli bir düzen ve sistem içinde tertipedilmemiş olabilir. Bunun farkına varan âlim, bütün meselelere ve konulara çekidüzen verip, her birini olması gerektiği bölümlere yerleştirir.Sahnûn’un, İbn Kâsım’dan rivâyet ettiği “el-Müdevvene”deki ve Utbî’nin İmâmMalik’in öğrencilerinden rivâyet ettiği “el-Utbiyye”deki durum böyledir. Bueserlerde pek çok fıkıh meselesi olmaları gereken yerlerde değildir. Sonra İbn EbûZeyd “el-Müdevvene”ye çeki düzen vermiş; mesele ve konuları olmaları gerektiğibölümlere yerleştirmiştir. “el-Utbiyye” ise eskisi gibi kalmıştır. Eserin herbölümünde, başka bölümlere ait meselelerle karşılaşılır. Bundan dolayı insanlar,önce İbn Ebû Zeyd, sonra Berâdiî’nin düzene konduğu “el-Müdevvene”denyararlanırlar.vı- Bir ilim dalına ait meselelerin, başka ilim dallarının konuları arasındadağınık bir şekilde bulunması ve o ilim dalının, bağımsız bir branş olarak ortayaçıkmamış olması: Fazilet sahibi bir âlim, böyle bir ilmin mesele ve konularınıntamamının farkına varır ve bunları bir araya toplar. Böylece bu ilim dalı bağımsızbir branş olarak ortaya çıkar.Belâgat ilmi bunun örneğidir. Abdulkâhir el-Cürcânî ve Ebû Yusuf es-Sekkâkî,nahiv ilmiyle ilgili kitaplarda dağınık bir şekilde bulunan bu ilim dalınınmeselelerini bir araya toplamışlardır. Ebû Osman Amr b. Bahr b. Mahbûb el-Câhizel-Kinânî (ö. 255/869) de bu meselelerden pek çoğunu “el-Beyân ve’t-Tebyîn” isimlikitabında bir araya toplamıştır. Böylece belâgat ilminin farkına varılmış ve onudiğer ilimlerde temyîz edilerek bağımsız bir branş haline getirilmiştir.vıı- İlimlerin ana kaynaklarından bazılarının çok uzun ve ayrıntılı olması: Budurumda, tekrarlar çıkarılarak ve ayrıntılar özetlenerek onların kısaltılması içineser telif edilir. Ancak ilk müellifin amaçlarını yansıtan zarurî hususlarçıkarılmamalıdır.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!