12.03.2013 Views

10EP2Te

10EP2Te

10EP2Te

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

İstanbul Amargi - Feminizm Tartışmaları Ekoloji ve Feminizm<br />

Kızılca’yla birlikte Diyarbakır’da Mezopotamya Sosyal Forumu’na<br />

katıldık. Burada birçok insanla da iletişime geçtik ve<br />

Greenpeace’i de WWF’i de Doğa Derneği’ni de birebir bu insanların<br />

karşısında deşifre ettik. Biz o insanların karşısında pankartlarımızı<br />

kaldırdık ve “Siz busunuz,” dedik. En başından beri söylüyorum,<br />

bu bir iktidar sorunudur. Yapılan talan mülk edinmedir,<br />

birikimdir. Mülk edinerek hırsızlık yapanlar, suyumuzu, havamızı<br />

satın alıyorlar. Kimin suyunu kime satıyorlar?<br />

Bu talan insan sömürüsüyle aynı zamanda da kadın sömürüsüyle<br />

başlamıştır. Buradaki iktidar o kadar iç içe ki eğer sen<br />

birine izin verirsen o zaman zaten birçok şeye yol açacaksın demektir.<br />

BM’nin iklim değişimi söylemi, aslında bugün bize Kyoto<br />

Protokolü olarak dayatılan saçma sapan bir belgenin parçasıdır.<br />

BM bizim canımızı okuyan patronların altına imzasını attığı bir<br />

oluşumdur. Onun için biz BM ile ilgili konuşmayız. BM referans<br />

alarak konuşan her kurumu da eleştirir, deşifre ederiz. O çok savunulan<br />

BM doğayı bir kaynak olarak gösterir. Ben doğanın bir<br />

kaynak olduğunu reddediyorum, bu konuyla ilgili hiçbir şekilde<br />

uzlaşmayacağımı da belirtmek istiyorum. Bu ekoloji mücadelesinde<br />

çok keskin bir çizgidir.<br />

Ben ekoloji mücadelesinde anarşist olunması gerektiğini<br />

söylemiyorum. Tam tersine bence kimse anarşist olmasın. Ben<br />

kendi anarşist mücadelemi ayrıca veriyorum zaten. Ekoloji mücadelesi<br />

böyle bir şeye ihtiyaç duymaz çünkü çok basittir; sadece<br />

yaşamını savunursun. İşte diyorum ya nine bana “Ben artık taş<br />

atmayacağım, bomba atacağım,” dedi. “Nereden bulacaksın?” dedim,<br />

“Bulurum ben,” dedi. O kadın kendine anarşist dese ne olur,<br />

demese ne olur? Benim umurumda değil. Benim için o doğa, o<br />

toprak önemli. Ben Birleşmiş Milletler Kalkınma Projesi falan gibi<br />

büyük laflar etmiyorum o yüzden. O elektrik direklerini diktikleri<br />

için benim teyzemin otuz yıllık ahşap evi yandı. Ben buradan<br />

düşünüyorum. Çok büyük düşünüyorum, bu şirketleri ya da<br />

kapitalizmi devirmek benim hayalim ama bir yandan da aslında<br />

gündelik hayatı değiştirecek kadar çok küçük düşünüyorum.<br />

Gülden: Şirketler konusunda haklısın ama bir yandan da bir düşünce<br />

biçimi var ve bu sadece şirketleri kapsamıyor. Mesela bir<br />

yerde imar planı yapılmış, üç katı var ama o dört katlı olsun diye<br />

çok yoksul kişi bile oradan bir kat almaya çalışıyor. Fikirtepe örneği<br />

çok iyi bir örnek. Senin ondan kişisel bir çıkarın varsa şirket<br />

olmana hiç gerek yok. Bu bir düşünce biçimi… Deprem zamanı<br />

tartışmıştık. İnsanlar “Benim bir katım daha olsun,” düşüncesinden<br />

biraz olsun feragat edebilirlerse bir değişim olabilir. Bu anlamda<br />

mülkiyetle çok ilişkili. Antikapitalist mücadelenin önemli<br />

bir ayak olduğunu düşünmekle birlikte sorumluların sadece şirketler<br />

değil, içeriye de sirayet etmiş bir düşünce biçimi olduğunu<br />

görmeliyiz.<br />

Çiğdem: Mülkiyet meselesinin özellikle toprak üzerinden şekillenmesiyle<br />

birlikte dünyada büyük bir değişim oldu. Zaten bakarsak<br />

bununla ilgili deneyimler de var. Özellikle Latin Amerika’da<br />

toprak meselesi üzerine çok ciddi direnişler örgütlendi.<br />

Mine: Meksika Chiapas’ta Zapatista Ulusal Kurtuluş Ordusu’nun<br />

(Zapatista Army of National Liberation–EZLN) verdiği mücadeleyi<br />

hepiniz biliyorsunuzdur. Oradaki amaç devletle ilişki kurmak<br />

değildi. “Biz talep ediyoruz, burayı bize verir misiniz?” demediler.<br />

“Burası zaten bizim. Biz burayı yıktırmayacağız, yaşam alanlarımızı<br />

talan ettirmeyeceğiz,” dediler. “Bizim Maya kültürümüz var<br />

ve biz bu kültüre sahip çıkıyoruz!” dediler ve çıktılar. Belki çok<br />

da şirin görünmeyen şeyler yapmış olabilirler ama onlar yaşam<br />

savunuculuğu yaptılar. Orada bugün bütün dünyaya örnek olan<br />

antikapitalist bir çözüm ürettiler. O yüzden ben devletle ilişki<br />

kurulmamasının politik olmayan bir alana denk düşürülmesini<br />

kesinlikle kabul etmiyorum. Tam tersine, öznelerin tam manasıyla<br />

politikleştiği bir süreçtir bu. Zapatistalar’ın da, EZLN’nin ve o<br />

gelenekten gelen yoldaşların da STK olarak algılanması ise hatalı<br />

olmanın da ötesindedir.<br />

Kızılca: Geçenlerde Dersim’de dağın içine bir mermer ocağı yapılmış.<br />

Dağı oya oya göçertmişler. Mermer demek mineralli bir<br />

şey demek, aslında orada harika bir kaplıca var. İnsanlar binlerce<br />

yıldır oraya iyileşmeye geliyorlar. Buna Kırmızı Yılan Ziyareti deniliyor<br />

çünkü suyun içinden bazen ince, kırmızı bir şey çıkıyor.<br />

Bu belki de bir metal ya da hakikaten kutsal bir ruh, bilmiyorum<br />

artık ne olduğunu. O dağ bunun üstüne çöktü. Şimdi oranın bir<br />

hikâyesi var, doğası var ve insanlara yarıyor, insanları iyileştiriyor.<br />

Sen o mermer ocağını yaparak, insanların binlerce yıllık bilgisini<br />

oraya gömüyorsun. Yarın öbür gün orada doğan çocuk orada bir<br />

ziyaret olduğunu da bir kaplıca olduğunu da bilmeyecek, insanlar<br />

bilgilerini, kendi tarihlerini kaybediyorlar. Gülden’in dediği gibi<br />

mesele bir tek şirketler değil, mesele içimize giren o his. “Ben de<br />

bir ev daha çıkmak isterim,” diyebilir insanlar çünkü artık onların<br />

ziyareti yok, o ziyaret belki onları bir hırstan geri tutuyordu.<br />

Müslüman solcular bazen bunu söylüyorlar, “Toprak mülk olamaz<br />

çünkü Allah’ındır.” Adamı tutan bir şey var. Ben şimdi hepimiz<br />

Müslüman olalım, inancımıza sarılalım demek istemiyorum,<br />

insanların biriktirdiği bilginin kuvvetini vurgulamak istiyorum.<br />

Ekoloji biraz da böyle, insanların doğayla yaşama bilgisini yeniden<br />

canlandırmak ya da yeniden üretmek üzerine kurulu. O yüz-<br />

218 219

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!