Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
İstanbul Amargi - Feminizm Tartışmaları Diziler nasıl yapılıyor/yazılıyor, nasıl okunuyor?<br />
komedi, polisiye gibi... Biçim derken, hikâyenin nasıl anlatıldığına<br />
bakıyoruz. Biçimleri üçe ayırdık. Birincisi, Türkiye’de olmayan,<br />
İngilizcesi “series” olan “seri”ler: Bunlar, istediğin zaman girip, bir<br />
bölümünü izleyebildiğiniz, her bölümünde bir olayın olduğu ve o<br />
bölümün sonunda olayın bir yere bağlandığı, yani son diye bir şeyi<br />
beklemediğimiz diziler. İkincisi, İngilizcesi “serial” olan, Türkiye’deki<br />
dizilerin yaygın biçimi. Bunlar, bir sene, iki sene süren, bu<br />
süreç boyunca takip ettiğimiz, hikâyenin bir yerde çözümlendiği<br />
ve muhakkak bir sonu olan diziler. Üçüncüsü, İngilizcesi sitcom<br />
olan durum komedisi. Bunların da sonu yok fakat seri biçiminde<br />
olayların nereye varacağını takip ediyorken, durum komedisinde<br />
iki, üç kişi yan yana geliyor, bir salaklık oluyor, ona gülüyoruz. İçerik<br />
dediğimizde ise, dizileri aşk dizisi, mafya dizisi, doğu dizisi,<br />
ağa dizisi, tarihi dizi vs. diye sınıflandırabiliriz.<br />
Doğrusal ve karmaşık anlatılar<br />
Türkiye’de en çok ilgi gören diziler melodram türünde olanlar.<br />
Melodram, ahlaki bir çelişkinin üzerine kurulu bir anlatı biçimi,<br />
bunu seyrediyoruz çünkü o çelişkinin çözümünü merak ediyoruz.<br />
Melodramlarda hikâye genellikle doğrusal bir anlatı içinde<br />
çözüme kavuşturuluyor. Biz olayları önce bu oldu, sonra şu oldu,<br />
diye takip ediyoruz. Bu melodramlardaki anlatıların içeriğinin<br />
eski Türk filmlerinden hiçbir farkı yok. Aynı şekilde, genellikle<br />
zengin kız, fakir oğlan ya da tam tersi olan hikâyeler anlatılıyor.<br />
Bize hikâyeyi izlettiren şey orada ahlaki bir çelişkinin olması, birilerinin<br />
o normları bozuyor olması çünkü biz o bozulmayı merak<br />
ediyoruz. Melodramlarda tabii ki iyiler ve kötüler var fakat tıpkı<br />
Türk filmlerinde olduğu gibi burada da iyinin neden iyi, kötünün<br />
neden kötü olduğunu hiç bilmiyoruz. Başroldeki aktristi tanıyorsak<br />
o iyidir. (Gülüşmeler)<br />
Melodramlarda kullanılan doğrusal anlatı yerine karmaşık<br />
anlatıları kullanan diziler de var. Burada hikâye daha komplike.<br />
Karmaşık anlatılar bu düz çizgiyi, “İyi neden iyi? Kötü neden<br />
kötü?” durumunu da bozdu. Çünkü mesela karmaşık anlatıya<br />
örnek olabilecek “Kuzey Güney” dizisindeki, Kuzey’de de gördüğümüz<br />
gibi, iyi mi, kötü mü, çok da belli değil. Bir açıdan racon<br />
kesiyor, harbi delikanlı ama fazla hızlı kızıyor, çok kolay tuzaklara<br />
düşüyor… Karmaşık anlatılar aynı zamanda, zaman ve mekân algısıyla<br />
da oynuyor. Sürekli flash back’ler var, hatta mesela “Son”<br />
diye bir dizi vardı, bu sene başladı ve bitti, o dizi 2014’te bitti. Yani<br />
ileriye de gitmeyi başardılar. (Gülüşmeler) Dizi 1999’la, 2014 arasında<br />
gitti, geldi sürekli olarak. Bir İstanbul’da, bir İran’da. Zaman<br />
ve mekân algısıyla oynadığı için de siz hikâyenin içine daha çok<br />
giriyorsunuz çünkü olayları anlamlandırmaya çalışıyorsunuz. “Bu<br />
böyle olmuş, acaba ne olacak? Acaba bunu bundan mı yaptı?” diye<br />
sürekli olarak hikâyenin içine daha fazla çağırılıyorsunuz. Genelde<br />
bu anlatılar edebiyatta da var, okumaya açık ve okumaya kapalı<br />
metinler arasındaki fark gibi. Bunlar da okumaya açık metinler.<br />
Hazal: “Ezel” ile bunu tutturdular mesela.<br />
Nükhet: Ezel mesela karmaşık anlatıların Türkiye’deki en baş örneğiydi.<br />
Ezel’deki hikâye, zamansal olarak sürekli bir ileri, bir geri<br />
gidip geliyor. Dolayısıyla izleyiciyle hikâye arasında boşluk yaratıyor<br />
ve bu boşluktan dolayı bizim daha çok katılımımız gerekiyor.<br />
Gerçekten daha çok merak ediyoruz. Şimdi bunlara örnekler vereceğim.<br />
Tabii kimse Feyza ve benim kadar dizi seyredemeyeceği<br />
için neden bahsettiğimizi bilemeyebilirsiniz. (Gülüşmeler) Bu<br />
yüzden popüler olanlarını seçtim. Mesela “Yalan Dünya”… Yalan<br />
Dünya tür olarak bir komedi değil mi? Ama aynı zamanda da biçim<br />
olarak seri… Sonunu merak etmiyoruz ama ediyoruz da, böyle<br />
ara türler yaratıyorlar. Biz orada Rıza’yla Deniz’in aşkı ne olacak<br />
diye merak ediyoruz ama diğer yandan aslında her bölümde,<br />
telefon meselesi, zombi meselesi, çiçekleri kim yoluyor meselesi<br />
gibi bir meseleyi alıyor ve bir bölümde o meseleyi sonuca bağlıyor.<br />
“Avrupa Yakası” da benzer bir hikâyeydi ama bir süre sonra sonunu<br />
hiç merak etmez hale geldik.<br />
Buna mukabil, yine komedi bağlamında “Akasya Durağı” var,<br />
izleyen var mı? (Herkesten “ooo” sesleri yükseliyor ve gülüşmeler)<br />
Benzer şekilde Şafak Sezer’in oynadığı, “Alemin Kralı”… Bunlar da<br />
durum komedisi ve durum komedisine gayet uyuyorlar. Yani orada<br />
sonra ne olacak diye hiç merak etmiyoruz, her bölüm kendi<br />
içinde tamamen kapalı. Yalan Dünya’daki gibi bizi bölümden bölüme<br />
taşıyan bir izlek yok.<br />
Polisiyede tabii ki “Behzat Ç.”, “Arka Sokaklar” ve “Hırsız Polis”<br />
var. Arka Sokaklar bir seri, buna mukabil Behzat Ç. hem bir<br />
polisiye, hem de çok ciddi bir karmaşık hikâye… Sonunu merak<br />
etmekten öte, hiçbir şey anlamıyoruz. Bu serilerde karakterler devam<br />
ediyorlar ve karakterlere olanları çok merak etmiyoruz ama<br />
Behzat Ç.’de karakterlerin başına ne geleceğini çok merak ediyoruz.<br />
Behzat Ç.’de dizinin esas konusu ahlak, “Ahlak nedir, ahlaksızlık<br />
nedir?” gibi...<br />
Feyza: Melodram biraz daha eski bir tür. Radyo tiyatroları ve ondan<br />
önce de romanlardan falan geliyor. Karmaşık hikâyelerin hayatımıza<br />
girişi 90’lardan sonraya denk düşüyor. Bunun dünyada<br />
çeşitli örnekleri var, bize ithal edilen ilk örneği ise “Lost”. İkinci<br />
olarak, internetin çok yaygın olarak kullanılmasıyla internet<br />
474 475