12.03.2013 Views

10EP2Te

10EP2Te

10EP2Te

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

İstanbul Amargi - Feminizm Tartışmaları Dindar Kadınlar ve Feminizm<br />

diye düşünüyorum.<br />

Ayşe: Gülnur’un bahsettiği aile meselesi üzerinden aklıma bir<br />

şey geldi. Bu arada BSÇ feminist bir grup değildi, lafa başlarken<br />

bunun altını çizmedik galiba. Feminist dindar kadınlarla, feminist<br />

seküler kadınların buluştuğu bir alan değildi. BSÇ’yi kendi<br />

adıma her zaman, feminist kadınların, başörtüsü meselesi üzerinden<br />

başörtülü kadınlarla dayanışmak için, başörtülü kadınların<br />

da “Sadece başörtüsü meselesi yok, başka meseleler de var,”<br />

diyerek, kesişebileceğimiz alanları tartışmak üzere bir araya geldiği<br />

bir alan olarak algıladım. Bu yüzden BSÇ’de tek tek kişiler<br />

olarak Ayşe, Feyza, Gülnur olarak da vardık. Çünkü İslamofobik<br />

eğilimi daha az olan kadınlar ya da feministlerle tartışma alanında<br />

bulunabileceğini düşünen, bu konuda kafa yorabileceğine inanan<br />

Müslüman kadınlar orada olmayı tercih ettiler. Mesela Nilgün de<br />

söyledi, bir sürü feminist de BSÇ’de yer almadı. Örtünmeyi ataerkilliğin<br />

bir sonucu olarak gören, kadının din ve inançla alakalı<br />

böyle bir tercih hakkı olabileceğini göz ardı eden feministler de<br />

var.<br />

Gülnur: Ben bunun doğru olmadığını düşünüyorum. Feministlerin<br />

bazılarının bu grupta yer almamalarının sebebi örtünmeyi<br />

ataerkil bir baskının ürünü olarak gördükleri için değildi, pratikte<br />

kurulan ilişkilerde bu tür bir söylem olmadı. Feminist tarih yazımına,<br />

feminist dergilere baktığımız zamanda Türkiye’de böyle<br />

bir ifadeye çok az rastlarız.<br />

Ayşe: Sosyalist feministlerin bir kısmında bu tür bir kaygıyı çoğu<br />

zaman hissettim. Gülfer senin dediğin gibi bu toplum Müslüman<br />

bir toplum ama dindar Müslümanların içinde de bir azınlık var.<br />

Hayatını dini kurallara göre yaşayan ve böyle olduğu için de dini<br />

yaşama biçimlerini sorgulayan kadınlar var, çünkü Kur’an-ı Kerim<br />

onun için kitapsa, onun altını çize çize okuyor o. Kur’an kursuna<br />

gidip, hatmetmeyi öğrenip, geleneksel halk dinini yaşayan<br />

insanlar değiller ve aslında bu mücadeleyi veren kadınların çoğu<br />

AKP iktidarından çok ciddi acı çeken kadınlar. Tek tip bir feminist<br />

olmadığı gibi, (Kemalist feministler de olabileceği gibi) tek<br />

tip Müslüman da yok benim için. Hıristiyanların ya da Alevilerin<br />

bayramlarını bilmememizde haklı olabilirsin ama başörtüsü de<br />

bir mağduriyetse diğer mağduriyetlerle kıyaslanmamalı, hiçbiri<br />

birbirinden daha üstün, daha az, daha çok değil.<br />

Samimiyet meselesine gelince, samimiyetin zıddını güvensizliğin<br />

oluşturduğunu düşünüyorum. Grup içinde hepimizin<br />

güvensizlik alanları vardı. Samimiyet ya da güvensizlik meselesi<br />

sadece Müslümanlarla karşılaştığımız alanlarda değil bence çok<br />

başka alanlarda da karşımıza çıkıyor. BSÇ’de ilk karşılaşmanın<br />

yarattığı samimiyet ya da güvensizlik meselesinden beslenen bir<br />

alan vardı. Bence bu deneyimin ardından başka bir paylaşım zemini<br />

ortaya çıkacak ve devam edecektir.<br />

Nil: Aslında ilk karşılaşmada fazlasıyla samimiyet vardı, çok samimiydik<br />

ve her şeyi çok detaylı konuşuyorduk. Sanal aleme geçtikten<br />

sonra başka bir dil oluştu. Tartışmaları yüz yüze yapmaya<br />

devam etmemiz lazımdı çünkü birbirimizi yeni yeni tanıyorduk<br />

ve sanal alemde tartışmaya daha hazır değildik.<br />

Ayşe: Sanki şöyle bir hata yaptı feministler, şimdi hatırlıyorum<br />

o hissi. Aslında biz oradaki kadınların çoğuna feminist tebliğde<br />

bulunduk. Feminizmi reddeden Müslüman kadınla da, inançlı<br />

kadınla da hemhal olamadık. “Sen aslında göremiyorsun,” gibi bir<br />

feminist tebliğ vardı orada, o duyguyu çok net hatırlıyorum ve ben<br />

mesela bir feminist olarak, bunu çok tepeden bulmuştum ve rahatsız<br />

olmuştum. Bunu da atlamamak lazım sanki…<br />

Nurhayat: Ben tebliğin karşılıklı olduğunu düşünüyorum. Hatta<br />

grupsal olarak değil, her bireyin kendi tebliğ ajandasının olduğunu<br />

düşünüyorum. Hiç kimse bir gruba girerken “Ben hiç tebliğ<br />

yapmayacağım, hep dinleyeceğim, hep alacağım,” diye girmez.<br />

“Biraz alırım, biraz da veririm,” beklentisiyle girer.<br />

Grupta bir de şöyle bir durum da vardı. Zaten politik geçmişi<br />

olan, yeşillerden, Kürt hareketinden, LGBT hareketten insanlar<br />

vardı. Dolayısıyla herkesin zaten bir bagajı vardı. Dindar kadınlar<br />

tarafındaysa aslında entelektüel bir faaliyet içinde olsa da daha<br />

ziyade kendi dünyasında yaşayan ve bu tür bir bagaja sahip olmayan<br />

kadınlar vardı. Şimdi bagajı olan kişinin dil haznesi, kullanımı,<br />

bir laftan bir mana çıkarma, ona mana atfetme gibi pratikleriyle,<br />

bu bagaja sahip olmayan birinin pratikleri arasında dünya<br />

kadar fark var. Bu farklılıklar sanal alemde çatışınca, yüz yüze olsa<br />

belki yanlış anlaşılmalar olmayacak iken, yanlış anlaşılmalara ve<br />

tartışmalara neden oldu. Kadınların kendi şahsi bagajlarını getirip<br />

“dan” diye dökmeleri istemeseler de diğerlerini provoke etti.<br />

BSÇ’ye dair asıl şunu söylemek isterim: Bence bu bir tecrübeydi,<br />

tecrübeden hepimiz kendi yaşadığımız ayrımcılığın dışındaki<br />

ayrımcılıkları görmüş, o ayrımcılıkları yaşamış insanların<br />

acısını dinlemiş olduk. Ama tabii her tecrübe herkeste aynı sonucu<br />

doğurmuyor. Siz bu deneyimle kendi kimliğinize daha da yapışıp,<br />

karşıt ve düşman bellediğiniz kimlikle ilgili “Zaten, gördük<br />

işte canım,” diyorsanız, Nietzche’nin kartalla koyun hikâyesi gibi<br />

kendinize bir tane düşman belirlersiniz ve düşmanınız kartal olduğu<br />

için, kartal olmayan herkesi iyi bellersiniz. Düşmanınız ne<br />

yaparsa onun tersini yapmaktan iyilik, doğruluk, güzellik çıkmaz;<br />

iyilik, doğruluk, güzellik sizin özünüzle alakalıdır. Siz özünüze<br />

108 109

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!