12.03.2013 Views

10EP2Te

10EP2Te

10EP2Te

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

İstanbul Amargi - Feminizm Tartışmaları Feminizme Farklı Yaklaşımlar ve Üçüncü Dalga<br />

kavramı olan kadını, öz-karşıtı yapısöküm tartışmalarıyla birlikte<br />

sorgulamak için de en temel araçlardan bir tanesidir. Feminizm<br />

de queer için aynı önemi taşır çünkü güç tartışmaları queerde en<br />

önemli sorunlardan birisi haline gelmiştir. Queer bütün bu kimlikleri<br />

yok sayarken veya “Onu da alırım, bunu da alırım,” derken,<br />

Foucault’nun Queer Teori’yi kurgulamasından bugüne gelene kadar<br />

kaybettiğimiz güç tartışmasını da öne çıkarır.<br />

Queer çok açık, herkesin katılabileceği bir şey gibi görünür.<br />

Queer bütün normallerin tersini tartışırken sadece heteroseksüellik<br />

karşıtı gibi kurgulanır ama aslında queer sadece gey ve lezbiyenlerin,<br />

transların, biseksüellerin sahip olduğu bir duruş, hareket<br />

biçimi değildir; heteroseksüellerin de queerleşme olasılıkları<br />

vardır. O yüzden de queer sadece normal, normatif, değer kabul<br />

edilen ve güç hiyerarşisi içinde hegemonik olarak yerleştirilenin<br />

eleştirisidir. Böyle baktığımız zaman herkes queerleşebilir.<br />

Burada hepimiz queer bir hareket ve eylemlilik içerisine girebiliriz.<br />

Bu demektir ki queer o zaman herkes ve hiçbir şeydir. Peki,<br />

queer aynı zamanda hem her şey, hem de hiçbir şeyse o zaman<br />

güç ilişkilerini nasıl tartışacağız? Baktığımız zaman queer hareket<br />

önüne gelen herkesi almıyor içine. Onun da kendi dışlayıcı<br />

pratikleri var. Örneğin Amerika’daki queer hareket temelde gey<br />

erkekler tarafından yürütülen bir hareket olarak başladı. Bu açıdan<br />

baktığımız zaman da feminizm, queer hareketin güç ilişkilerini<br />

sorgulamaya devam etmesi için çok önemli bir faktördür.<br />

Gülnur: Ben de arkadaşlar konuşurken notlar aldım ve izninizle<br />

birkaç noktaya değinmek istiyorum. Bütün kategorizasyonlar<br />

gibi dalga kategorizasyonu da sorunlu, çünkü linear bir tarih<br />

algısı veriyor ve öne çıkan mücadeleleri de bu tarihsel çizgiye<br />

uydurmaya çalışıyor. Ama ben bütün genelliğine rağmen yine de<br />

kategorizasyonların hareketlerin bütün niteliklerini anlatamasa<br />

da öne çıkan taleplerini anlamak açısından verimli olabileceğini<br />

düşünüyorum. Bu dönemlere ait metinlere baktığım zaman yapılan<br />

kategoriye uygun taleplerin öne çıktığını kendi açımdan görüyorum<br />

ama bu kategorilerin en önemli sorunu aslında, Simten’in<br />

de değindiği gibi—çoğunlukla Batı odaklı olmalarıdır. Hakikaten<br />

de kategorileri yerelleştirdikçe deneyimler arasındaki farkları<br />

görmek daha da imkansız oluyor.<br />

Birinci Dalga’nın ve İkinci Dalga’nın taleplerini batı deneyiminde<br />

çok net görebiliyorsunuz; özellikle sömürge karşıtı<br />

mücadelede. Amerika’da kadınlar oy hakkı mücadelesine başladıkları<br />

zaman beyaz kadınlar ile siyah kadınlar arasında ortaklık<br />

kurulabilmesini sağlayan en önemli olay, siyah kadınların, siyah<br />

erkeklerle birlikte yürüttükleri özgürlük mücadelesinde, erkekler<br />

kadınlara “Bu mücadele içerisinde olun,” derlerken; kadınlar için<br />

oy hakkı gibi, birtakım kadınlık taleplerini de özgürlük mücadelelerinin<br />

parçası olmasını istediklerinde siyah erkeklerden ret<br />

almalarıydı. Dolayısıyla kadın hakları mücadelesinin tarihinden<br />

bahsederken gerçekten birçok olayın iç içe geçtiği bir süreçten<br />

bahsediyoruz ama anlatırken çok temel bir kurgu yapılabilir.<br />

Birincisi, Üçüncü Dalga’ya kadar olan kamusal alana, politik<br />

hakların kazanımına yönelik taleplerde eşitlik vurgusunun net<br />

bir şekilde öne çıktığını görüyoruz. Üçüncü Dalga’dan sonra ise<br />

özgürlük vurgusu çok daha belirgin. Belki de en fazla kafamızı<br />

bu özgürlük vurgusunun karıştırması gerektiğini düşünüyorum.<br />

Dolayısıyla Üçüncü Dalga’ya kadar feminizmin asıl damarı bir<br />

tür negatif ortaklık önerisi iken, yani “Farklı haller içerisinde<br />

de olsa bizler kadınlar olarak eziliyoruz,” vurgusuyken, Üçüncü<br />

Dalga’dan sonra bütün farklı feminizmlerin kendi içerisinde örgütlenip,<br />

adeta bir konfederasyon gibi mücadelesinin önerilmesi.<br />

İkincisi, ben bunu kafamda öyle kategorize ettim ama hep<br />

birlikte tartışabiliriz, Üçüncü Dalga’ya kadar belirgin bir biçimde<br />

toplumsal cinsiyet rollerinin yıkılmasına yönelik bir talep<br />

var. Bunu, Üçüncü Dalga Feminizm içerisinde yer aldığını düşünebileceğimiz,<br />

kendilerini de öyle ifade eden yazarlardan okuduğumuzda<br />

şöyle bir iddiayla gerekçelendirildiğini görüyoruz:<br />

Üçüncü Dalga’ya kadar öncelikle ekonomik ve sosyal taleplerin<br />

sunulabilmesi için kadınlar, “Cinsellik ve buna bağlı birtakım<br />

durumlarını geri planda tutmak zorundaydılar,” diyorlar. Bu yüzden,<br />

“Toplumsal cinsiyet rolleri öldürülmeli, kadınlık halleri de<br />

erkeklik halleri de öldürülmeli,” şeklinde bir talebi öne çıkarmak<br />

zorundaydılar. Simten’in söylediği “anneler feminizmi” ve “kızları<br />

feminizmi” aslında nesil farklılığına değil de kültür farklılığına<br />

işaret ediyor. Kız kültürü feminizmi (eleştirmek için ruj feminizmi<br />

de diyorlar buna) burada cinselliğe yönelik taleplerin öne çıktığı,<br />

kadınlığın yapısökümcü bir şekilde sahiplenildiği, farklı bir<br />

kadınlık vurgusunun da özgürleştirici olabileceği, cinselliğimizin<br />

yasaklayıcı, dolayısıyla doğrudan kadınlığımız üzerinden bizi<br />

baskılayıcı bir etki doğuramayacağı gibi etkilerin çıktığını görüyoruz.<br />

Son olarak bütün bu tartışmaları, neoliberalizmle doğrudan<br />

bağlantılı olarak, son dönemdeki özgürlük tanımındaki değişim<br />

üzerinden de okuyabiliriz. Özgürlük vurgusunun çok bireyselleştiğini<br />

görüyoruz. İhtiyaçların ve arzuların giderilmesi üzerine<br />

konuşan, kendi ayaklarının üzerinde durmaya odaklanan, dolayısıyla<br />

özgürlüğü adeta bir tür sorumluluk olarak kişinin üzerine<br />

yükleyen yeni bir özgürlük tanımından bahsediliyor. Hâlbuki ön-<br />

346 347

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!