12.03.2013 Views

10EP2Te

10EP2Te

10EP2Te

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

İstanbul Amargi - Feminizm Tartışmaları Dindar Kadınlar ve Feminizm<br />

hemen hepimiz üniversite mezunu, pek çoğu bir şekilde akademiyle<br />

bağlantılı, gelir durumu orta sınıfın üzerinde olan kişilerdik<br />

ve bizim gibi olmayan kadınlar da içimizde pek yoktu. Örneğin,<br />

dindar kadınlarla yalnızca platformlarda karşılaşıyorduk.<br />

Bugün hâlâ Amargi’de kendini dindar olarak tarif eden bir<br />

feminist yok. Amargi olarak bir ilişki kuruyoruz ama ancak bu etkinliği<br />

yapabilecek kadar ilişki kuruyoruz. BSÇ benim için dindar<br />

kadınlarla örgütlenebilmek için bir şanstı. Herkesin kendi bulunduğu<br />

yerden “Ben kadın olarak bunu yaşadım, bana bu yaşatılıyor,”<br />

demesi bizi bir araya getirmeye yetebilecek asgari bir alandı.<br />

Çok uzun süredir eşcinsel bir aktivistim ve ben herhangi bir<br />

dine mensup değilim ama tanrı inancım var. Dolayısıyla Feyza’nın<br />

feminist olmakla ilgili yaşadığı çelişkinin benzerini ben de eşcinsellerin<br />

içinde “Sen nasıl Allah’a inanırsın? Eşcinsellik günah<br />

diyorlar, sen şimdi günahkâr mı kabul ediyorsun kendini?” muhabbetine<br />

maruz kalarak yaşadım. Dindarlar arasında da “Yaşasın<br />

bu Allah’a inanıyormuş, biz bunu doğru yola döndürebiliriz, sen<br />

aslında günah işliyorsun,” dendi. Çok iyi niyetli, çok sevdiğim ve<br />

feminist ortaklıklarımız olan dindar kadınların dahi bana yaklaşımı<br />

“Madem Allah’a inanıyorsun, o zaman dönebilirsin,” idi. Bu<br />

ikilemde bırakılmak, birisini seçmek zorunda kalmak… BSÇ’de<br />

bunun başka türlü olabileceğini düşünmüştüm.<br />

Bu arada BSÇ’yi sona ermiş olarak algılamıyorum, bu sessiz<br />

süreci ciddi bir durgunluk olarak değerlendiriyorum. En son<br />

geçen sene, galiba Mayıs’ta toplanmıştık. Grup ciddi bir şekilde<br />

küçüldü ve bir süredir herhangi bir faaliyette bulunmuyor ama<br />

bu gruptaki tartışmaların, her ne kadar kırılma ve ayrılmalara neden<br />

olsa da birlikte tartışma imkânı yarattığı için değerli olduğunu<br />

düşünüyorum. Biz beraber nerede yan yana geleceğiz, neden<br />

gelemiyoruz ya da gelmemiz nasıl mümkün olacak? Buna dair bir<br />

düşüncemiz var mı? Bugün bunları sormalıyız.<br />

Nilgün: Yüzyıldır ekilip büyütülen erkek egemenliğinin, cumhuriyetin<br />

vs. birbirimize yönelik olan önyargıları çok güçlendirdiğini<br />

düşünüyorum. “Orada saf bir başörtülüler grubu var, burada<br />

da saf bir ateistler ya da seküler veya açık feministler grubu var,”<br />

ya da “Bir tarafta feministler diğer tarafta da dindar feministler<br />

var,” şeklinde düşünmüyorum, tartışmayı buna indirgemek olsa<br />

olsa bizi diktatörlüğe götürür. Biz bu ikiliği bir türlü dilimizden<br />

ve alanlarımızdan çıkaramadık. Başörtülü kadınlar diyoruz ama<br />

“Hangimiz örtüsüzüz?” sorusu da her dönem baki bir tartışmadır,<br />

aslında hepimiz örtülüyüz. Bir kere bunun çok temel bir problem<br />

olduğunu düşünüyorum.<br />

Gülfer dedi ki, AKP’deki Müslüman kadınlar niye bunun için<br />

bir şey yapmadılar? Bu soruyu sormasına çok şaşırdım. Çünkü benim<br />

tanıdığım ve BSÇ’de birlikte olduğumuz Müslüman kadınların<br />

çoğu iflah olmaz birer AKP karşıtıdırlar. Birbirimizden az haberdar<br />

olduğumuzu biliyorum ama “Bu kadar mı az haberdarız?”<br />

diye düşündüm. Bu tür genellemeler yapılması problemli geliyor<br />

bana bu yüzden benim için Müslüman kadınların bazıları vardır,<br />

feminist kadınların da bazıları vardır.<br />

BSÇ’de iftar yapma meselesine gelecek olursak… Ben dindar<br />

kadınlara “İçki içebilir miyim?” diye sorarım. Bir defasında<br />

bir kadın “İçebilirsin,” dedi ama bundan huzursuz olduğunu hissettiğim<br />

için içmedim, bundan dolayı da hiç eksilmemiştim ama<br />

“Rahat, rahat iç,” denilince de “Sağlığınıza,” deyip, içmişimdir. Bu<br />

yüzden total olarak sınıflandırabileceğimiz bir durum söz konusu<br />

değil.<br />

BSÇ ilk ortaya çıktığı zaman seküler feministlerin büyük bir<br />

çoğunluğu buna karşı çıktılar. Bizim de hatamız vardı, çok hızlı<br />

yaptık. Bir iki hafta tartışabilseydik belki daha güçlü bir şekilde<br />

ortalığa çıkabilirdi. Alevi kadınların kendilerine şunu sorması lazım:<br />

BSÇ metninin altında Alevi kadınların kaç tanesinin imzası<br />

var?<br />

Gülfer: Niye gelsin ki aleviler?<br />

Nilgün: O metni imzaya açtık ama Alevi kadınları sustular.<br />

Gülfer: Tamam, bekliyorlar. Tedirgin bir bekleyiş var.<br />

Nilgün: Herkes birbirinden dolayı tedirgin… O yüzden diyorum<br />

ki “Sen hatalısın, suçlusun,” yerine bütün kimlikler, taraflar, siyasi<br />

oluşumlar olarak “Ben nerede hata yapıyorum?” sorusunu<br />

sorabilirsek, belki patriarkanın, kapitalizmin, faşizmin tuzağına<br />

daha az düşebiliriz. Biz hep alışmışız, “Mağdurlar her koşulda<br />

haklıdır, karşımızdaki haksızdır,” demeye. Emin değilim ama galiba<br />

ben BSÇ’den ayrıldım, hatırlamıyorum bile. Beni orada kıran<br />

noktalardan birisi İsrail’in Gazze’ye saldırısı esnasında birkaç<br />

tane dindar kadının, “Feministler de ne yapıyor bu konuda, bir<br />

de görsek?” gibi çıkışlarıydı. Bu soru sorulabilirdi tabii ki ama o<br />

arkadaşımızın sorduğu şekilde olmamalıydı, yol alırken birbirimizi<br />

gözetmek önemli, bu şekilde sorulduğu zaman ortalık çok<br />

karıştı. Ayrıca aramızdaki bir Yahudi kadının yaşadıklarını bazı<br />

Müslüman kadınların görmezden gelmek istemesi hatta son derece<br />

kaba bir şekilde “Ne olacak canım? O da bir kişi… Filistin’de<br />

bir yığın insan ölüyor,” denilmesi bu sürecin şekillenmesinde çok<br />

belirleyici oldu. Mevzu yola çıkma değildir, biz yol arıyorduk, yolu<br />

bulamadan birbirimizi kıran bir sürü şey yaşadık, bunlar belki<br />

bizi yok etmedi ama incitti diye düşünüyorum.<br />

Çok konuştum, çok dolmuşum bu konuda ama şunu da söyle-<br />

102 103

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!