12.03.2013 Views

10EP2Te

10EP2Te

10EP2Te

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

İstanbul Amargi - Feminizm Tartışmaları Feminizme Farklı Yaklaşımlar ve Üçüncü Dalga<br />

Feminist hareketteki bu eksiklik üzerinden baktığımız zaman<br />

queerin getirmeye çalıştığı o yaşam tarzının en büyük aktivizm<br />

olduğuna inanmamın sebebi de bu deneyimlerimdir, çünkü<br />

bu, ulu orta “Ben sevişiyorum,” demenin çıkardığı sestir. 2005’teki<br />

İstanbul 8 Mart Platform’unda “Sevişiyorum,” dediğim zaman<br />

bana öyle bir bakılmıştı ki tedirgin olmuştum. O nedenle feminist<br />

hareketin içinde onun bunun bedeninin hakkını savunmaktan<br />

kendi bedenimizi bir türlü konuşamıyoruz. Ulu orta konuşmak<br />

herkesin tercihi olmayabilir ama bunu konuşabilecek alanların<br />

olması gerekir. Feminizm “özel olan politiktir” diyor, ama hareketin<br />

içindekiler özelini konuşmuyorlar.<br />

2011 8 Mart gece yürüyüşünün ardından da tartıştık, o yürüyüşte<br />

“Am benim elletirim, bağ benim belletirim” diye bir döviz<br />

taşındığı için tartışma yaşanmıştı, bu söz kadını edilgen konumuna<br />

düşürüyor diye bazı feministler tarafından eleştirilmişti. “Ben<br />

herkesin ellemesini istemiyorum, şiddet beni ellemeye çalışanlardan<br />

geliyor,” gibi bir tepki gelmişti. Oysa aslında bu tepki kadını<br />

haz alan, orgazm olan, sevişmeyi seven veya sevmeyen ama sevişmekten<br />

bahsedebilen “Ben ne yapmak istiyorsam onu yaparım,”<br />

diyebilen bir kadını ortadan kaldırmış oluyor.<br />

2005’te de bunu lezbiyen kadınlar üzerinden yaşamıştık.<br />

8 Mart gece yürüyüşü hazırlık toplantısında Ülkü’yle (Özakın)<br />

ben “Lezbiyen kadınlar da vardır,” dedirtmeye çalışıyoruz, orada<br />

bir kadın “Ama bunu Kürt kadınlara nasıl söyleteceğiz?” demişti.<br />

Oradaki kırılma noktası çok güzel bir örnek oldu benim için.<br />

Daha önceleri Kürtçe slogan atılması engellenirken, 2005’e geldiğimiz<br />

zaman Kürt kadınlara biz nasıl “Lezbiyenler vardır, dedirteceğiz?”<br />

sorusu soruluyor. “Ee, biz Kürtçe slogan atıyoruz, onlar<br />

neden lezbiyenler vardır demesin?” diye bir noktaya geldiğimizde<br />

de aslında feminist hareketteki bu tür çatışmaların sürekli olduğunu<br />

görüyoruz. Bundan beş sene sonra kim bilir hangi çatışmaları<br />

yaşıyor olacağız?<br />

Simten: Bu çatışmaları şu anda da yaşıyoruz.<br />

Begüm: Evet, şu anda trans erkekler üzerinden yaşıyoruz.<br />

Simten: Yaşam tarzı konusunda söylediklerine katılıyorum<br />

Begüm. Feminizmi yaşamlarımızın içerisine entegre etmeden,<br />

üst düzeyde, kurtarılmış kadınlar mantığıyla hareket ediyorsak<br />

bunda elbette sorun var. Ama benim kastettiğim bunun tam da<br />

senin konuşmanda bahsettiğin “tüketebileceğini seçme” üzerinden<br />

tanımlanıyor olması. Ve bu doğrudan politika oluşturma<br />

alanından ayrılıyor ve idari olarak tanımlanan bir politik alan kuruluyor.<br />

O yüzden de feminizm artık çok rahat yapılamaz çünkü<br />

artık muhafazakârlığın yüzünün hem Türkiye’de, hem de dünya<br />

genelinde ön plâna çıktığını görüyoruz. Ama bunu hazırlayan evrede<br />

biz politikayı idare alanı olarak zaten yaşadık. İnsan kendince<br />

feminist olabilir, anlatabiliyor muyum? Benim sürekli dilime<br />

pelesenk olan bölük pörçüklük buradan besleniyor gibi. Yoksa<br />

feminizmin yaşam tarzı olması konusunda benim bir derdim yok,<br />

yaşam tarzının politik alandan dışlanması konusunda bir derdim<br />

var.<br />

358 359<br />

***<br />

Esen: Bugünkü tartışmayı tasarlarken de kafamızdaki mesele<br />

şuydu: Geçen sene Feminizm Tartışmaları’nı “Feminizmin öznesi<br />

kimdir?” sorusunu sorduğumuz bir tartışma ile bitirmiştik, o<br />

tartışmalardan bir tanesi de politik hareketlerin arasındaki ittifaklar<br />

meselesiydi. Nereden bakarsak bakalım anarşist hareket<br />

dediğimiz hareketin gündemindeki öncelikleri, tarihselliği, kendi<br />

soruları ve bunları tartıştığı politik zemin feminist hareketten<br />

farklı. Ekolojik hareket de keza böyle… Hatta feminizme en yakın<br />

hareket olan LGBT hareket ile feminizmin gündemlerinin farklı<br />

olduğu dahi tartışılıyor. Peki, bunlar arasındaki ittifak nasıl kurulacak?<br />

Üçüncü Dalga bu farklı ezme/ezilme ilişkilerinin birbiri<br />

ile ilişkisini feminizm içinde sorunsallaştırıyor. Hem Kürt, hem<br />

lezbiyen, hem feminist, olabilirim peki, o zaman benim politik<br />

hareketim neresidir? İttifaklar meselesini çok önemsiyorum ve<br />

feminist hareket olarak bu ilişkiden kesinlikle besleniyor olmamız<br />

gerektiğini düşünüyorum ama mesela anarşist hareket, ekolojik<br />

hareket, savaş karşıtı hareket vs. hepsi ile ittifak kurmamız<br />

mümkün mü gerçekten? Ya da illâ kurulması mı gerekir ya da kurulması<br />

gerekiyorsa nasıl kurulabilir? Üçünüze de sorum bu.<br />

Simten: Ben tek bir şey söyleyeceğim, eğer ihtiyaç olursa açmaya<br />

çalışırım. Bu ittifak ancak hak temelli siyaset üzerinden kurulabilir;<br />

başka da bir şey olmaz gibi geliyor bana. Eğer biz kimlik siyasetine<br />

kısıtlanıp, kalırsak orada da kalırız.<br />

Semra: Bence herkes birbiriyle anlaşmak, birlikte olmak zorunda<br />

değil ama ortak paydalarda bir araya gelinebilir.<br />

Begüm: Bu noktada bence “Hangi yaralarda ortaklaşıyoruz ve<br />

hangi sosyal adaletsizliklere karşı bir araya geliyoruz?” sorusu<br />

önemlidir. Çünkü muhalif hareketin bir “olağan şüpheliler”<br />

durumu var ve hakikaten biz “olağan şüpheliler” olarak bir araya<br />

geliyoruz. E-maillerin altında bir imza listesi vardır ya, o hep<br />

aynı grupları ve isimleri tanıdığımız listelerden söz ediyorum.<br />

Yaptığımız açıklamalarda sanki artık konuşulmayan bir bağlılık<br />

ve ortaklık varmış gibi hissettiğimiz... Belki onlarla sözde

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!