Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
1980’lerden sonra yeniliklerin yayılımı araştırmaları bilgisayar,<br />
internet, cep telefonu gibi iletişim teknolojilerinin yayılımına uygulanmaya başlanmıştır.<br />
Yeniliklerin yayılması farklı iletişim kaynaklarını içerir. Bu kaynaklar kitle iletişim araçları,<br />
reklamcılık veya promosyon ürünleri, resmi değişim kurumları, resmi olmayan toplumsal ilişkiler<br />
olabilir. Bu modele göre farklı kaynaklar yeniliklerin benimsenmesinin farklı evrelerinde ve farklı işlevler<br />
için önemli olabilirler. Böylece kitle iletişim araçları ve reklamcılık bilgi ve duyarlılık üretebilir; yerel<br />
kamu kurumları ikna edebilir; kişisel etki, kararı kabul etmek ya da etmemek açısından önemli olabilir;<br />
kullanma deneyimi en önemli onaylama kaynağı haline gelebilir ya da gelmeyebilir.<br />
Rogers, 1980’lerde yeniliklerin yayılımı modelini kişisel bilgisayarlar ya da videotekst gibi yeni<br />
iletişim teknolojilerine de uygulamış ve bazı farklı özelliklere dikkat çekmiştir. Bu farklılıklar şöyle<br />
özetlenebilir:<br />
1. Etkileşimci iletişim teknolojisini benimseyen eleştirel kitleye ulaşma sorunu vardır.<br />
2. Yeni iletişim araçları kendi başlarına sonuç değil araç teknolojileridir. Uyarlama ve uygulama<br />
belirli gereksinimlere uygun düşecek yeniden yaratmaya dayanır.<br />
3. Böylesi bir uyarlama sürekli uygulama ve kullanmaya göre daha az önemlidir. Bu durum aynı<br />
zamanda farklı yenilik biçimlerinin farklı tür ve dizilerde yenilik süreçleri içerebileceğini<br />
anımsatmaktadır.<br />
İletişim kuramları açısından yayılım konusundaki araştırmaların en önemli özelliklerinden biri, kitle<br />
iletişim araçları dışındaki kaynaklara; örneğin komşulara, uzmanlara, vb. önem verilmesidir. Bu<br />
araştırmaların bir başka özelliği ise enformasyon verme yoluyla güdü ve tutumları etkilemeye çalışarak<br />
davranış değişiklikleri yaratmayı amaçlayan bir kampanya ortamının varlığıdır.<br />
Kalkınma kuram ve yaklaşımlarında önemli bir yer tutan yeniliklerin yayılması, hem gelişmiş hem de<br />
azgelişmiş ülkeleri ilgilendiren bir araştırma konusu olmuştur. 1920’li ve 30’lu yıllarda ABD’de çiftçiler<br />
üzerinde tarım alanındaki yeniliklerin benimsetilmesiyle ilgili araştırmalar yapılmıştır. Aynı biçimde,<br />
üçüncü dünya ülkelerinde sağlık, tarım alanlarının yanı sıra, sosyal ve politik alanlarda da yeniliklerin<br />
benimsetilmesi çalışmaları yürütülmüştür.<br />
Yeniliklerin yayılmasıyla ilgili Türkiye’deki ilk kapsamlı araştırma Aysel Aziz tarafından Ankara’nın<br />
Çubuk yöresinde yapılmıştır. Aziz, 1982’de yayınlanan Toplumsallaşma ve Kitlesel İletişim adlı<br />
çalışmasında tarım, hayvancılık, kooperatifçilik ve doğum kontrolü ile ilgili yeniliklerin kırsal kesimde<br />
yayılımını incelemiştir. Araştırma sonucunda, kitle iletişim araçlarının kullanımı ile yeniliklerin yayılması<br />
arasında açık bir ilişki olduğu sonucuna varmıştır. Aziz, araştırmasında çok radikal bazı yenilikler dışında<br />
kalan yeniliklerin benimsenmesinde ve uygulanmasında kitle iletişim araçlarının özellikle yeniliklerin<br />
duyurulması aşamasında etkili olduğunu belirlemiştir. Araştırmanın bir başka bulgusu ise katı geleneksel<br />
değerlerin ve dinin egemen olduğu toplum kesimlerinde kitle iletişim araçlarının etkilerinin sınırlı<br />
olmasıdır. Buna karşın araştırmada ulaşılan genel sonuç, kitle iletişim araçlarının yeniliklerle ilgili<br />
iletilerinin etkili olduğu, Türk toplumunun yeniliklere açık olduğu ve insanların özellikle kendi<br />
değerlerine uygun olan iletilerden çok daha fazla yararlandıklarıdır.<br />
Yeniliklerin yayılımı araştırmaları, iletişim sürecindeki hangi tür<br />
mesajları konu edinirler?<br />
Yeniliklerin Yayılımı Yaklaşımının Eleştirisi<br />
Yeniliklerin yayılımı, kitle iletişim araçları ve diğer öğelerin planlı değişim amacına yönelik<br />
uygulamalarından ortaya çıkan çok sayıda deneyimin ve önceki araştırmaların bir sonucu olarak ortaya<br />
atılmıştır. Bu model, iletişim ile kalkınma arasındaki ilişkide artık geçerliliğini yitirmiş temel bir<br />
kuramsal çerçeveyi temsil eder.<br />
119