23.02.2017 Views

LETİŞİM KURAMLARI

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

İkincisi, kültürel ve ideolojik alana ağırlık veren yaklaşımlardır. Bu yaklaşımlar Marx’ın düşünce,<br />

ideoloji ve bilincin üretimi konusundaki düşüncelerinden kaynaklanır. Söz konusu yaklaşımlar, başlarda<br />

ideoloji ile üretim ilişkileri arasında bağ kurarak kültür endüstrilerinin yapılarıyla ideolojik egemenliği<br />

ilişkilendirmişlerdir. Bu yaklaşımlar literatürde genel olarak “eleştirel okul” adıyla bilinmektedir.<br />

“Eleştirel okul” denince ilk akla gelen ise Frankfurt Okulu’dur. Frankfurt Okulu düşünürleri daha çok<br />

kültür ve modernizm sorunlarına yoğunlaşmışlar ve Marksist toplum kuramını varoluşçuluk ve<br />

psikanalizle tamamlamaya çalışmışlardır.<br />

Eleştirel gelenek içinde otoritenin doğası gereği tehlikeli ve baskıcı olduğuna inanan ve proletarya<br />

diktatörlüğünün otoriter yönlerine karşı oldukları için Marksistlerden ayrılan düşünür ve araştırmacılar da<br />

yer almaktadır. Kapitalist sistem eleştirilerini daha çok otoriterlik karşıtlığına dayandıran çok sayıdaki<br />

farklı eleştirel yaklaşımlar bu ünitede “diğer eleştirel yaklaşımlar” başlığı altında ele alınabilir. Bu başlık<br />

altında toplanabilecek kültürel çalışmalar, eleştirel yapısalcılık, çatışma kuramı, sembolik etkileşimcilik,<br />

post-Marksizm, anarko-liberteryenizm, araçsalcılık, vb. yaklaşımların ortak noktası, tüm toplumsal<br />

ilişkilerin ve iletişim ilişkilerinin iktidar (erk) ilişkileri olduğu, otoritenin olduğu yerde özgürlüğün<br />

olmadığıdır. Bu yaklaşımlar daha çok düşünsel üretim, dil, ideoloji, hegemonya gibi konular üzerinde<br />

yoğunlaşırlar.<br />

İletişim alanındaki eleştirel yaklaşımlar konusunda ayrıntılı bilgi<br />

edinmek için İrfan Erdoğan ve Korkmaz Alemdar’ın “Öteki Kuram” (2010) adlı kitabını<br />

okuyabilirsiniz.<br />

SİYASAL EKONOMİ YAKLAŞIMI<br />

“Ekonomi politik” olarak da anılan “siyasal ekonomi”, “ekonomi” disiplininin 19. yüzyılın sonunda<br />

çıkmasından önce ekonomiyi inceleyen disiplindir. Siyasal ekonomi en geniş anlamıyla insan<br />

toplumlarında temel maddi gereksinimlerin üretim ve değiş tokuşunu yöneten yasaları inceleyen bir bilim<br />

dalıdır. Bu yasalar evrensel bir değişmezliğe sahip değildir, tam tersine ülkelere ve tarihin dönemlerine<br />

göre değişir. Siyasal ekonomi, kaynakların tahsisinde, üretiminde ve dağıtımında örgütlenmiş iktidarın<br />

nasıl baskın çıktığını; sivil toplumun örgütlenmesini ve toplumsal eşitsizliklerin yönetimini inceler.<br />

“Siyasal ekonomi” kavramının ilk kez 1611’de Louis de Mayerne-Turquet’nin çalışmasında “egemen<br />

devletin yurttaşları karşısındaki görevleriyle ilişkili” olarak kullanıldığı bilinmektedir. 18. yüzyılın ikinci<br />

yarısından sonra ise “devlet-sivil toplum” ayrımı ortaya çıkmış ve ekonomi “sivil topluma özgü bir iş”<br />

olarak görülmeye başlanmıştır.<br />

Siyasal ekonominin bir bilim olarak daha kesin ifadelerine ise fizyokratlarda rastlanır. 18. Yüzyıldaki<br />

fizyokratlar, tarım emeğinin üretici emek olduğunu ve yalnızca bu emeğin değeri yarattığını ileri<br />

sürmüşlerdir. Onların görüşleriyle birlikte siyasal ekonomi kitaplarının temel ilgi alanı üretim ve bölüşüm<br />

konusuna kaymıştır.<br />

Siyasal ekonomi bir bilim dalı olarak Adam Smith ile birlikte yerleşmiştir. Kavram, 1700’lü yılların<br />

ikinci yarısında hem bir “ekonomi kuramı”nı hem de “ekonomi politikası”nı ifade etmeye başlamıştır.<br />

Adam Smith ve David Ricardo ile birlikte temellendirici bir ilke olan değer sorunsalı yanında üretim ve<br />

bölüşüm siyasal ekonominin içeriğine egemen olmuştur.<br />

1723-1790 yılları arasında yaşamış olan İskoç filozof Adam Smith,<br />

ahlak felsefesi profesörü olarak ekonomik açıklamalarda bulunmuştur. Fiyat, rant ve<br />

emek teorileriyle bilinen, liberal / kapitalist ekonominin babası sayılan Smith’in en çok<br />

tanınan eseri “Ulusların Zenginliği” adını taşır.<br />

Bugün bir toplumsal bilim dalı olarak adlandırılan “ekonomi” 19. yüzyılın ortalarına kadar kullanılan<br />

bir kavram olmamıştır. Ancak o yıllarda kullanılan “siyasal ekonomi” kavramı rahatsız edici gelmeye<br />

başlayınca onun yerine ekonomi kavramı kullanılmaya başlamıştır. Siyasal ekonomi kavramının rahatsız<br />

159

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!