Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
zaman içinde ortaya çıkan değişimlerin analiz edilmesidir. Dildeki yenilikler dilin bireysel kullanımıyla;<br />
yani “söz”de ortaya çıkar ve bu değişikler dilin yapısını (langue) dönüştürür. Bu durum da dilin<br />
tarihselliğini ve gösteren ile gösterilen arasındaki ilişkinin toplumsal uzlaşımsal olduğunun kanıtıdır. Eğer<br />
gösteren ile gösterilen arasındaki ilişki uzlaşımsal olmayıp doğal olsaydı, zaman içinde dilde bazı<br />
değişiklikler de olmazdı. Ancak Saussure’ün yoğunlaştığı analiz dilin yapısını gösteren eşsüremli<br />
analizdir.<br />
Saussure’ün dilin yapısı üstüne yoğunlaşması, yapısalcı düşüncedeki<br />
“yapı” kavramının temelini oluşturur. Yapısalcılık bireyin eylemlerinin toplumsal yapı<br />
tarafından belirlendiğini savunur.<br />
Saussure’ün dil analizinin iletişim kuramları açısından önemi, dil dışı göstergelerin çalışılmasına yol<br />
açmasıdır. Dil dışı göstergeler, toplumsal göstergelerdir ve bu göstergelerle medya ürünlerinde sık sık<br />
karşılaşırız. Bir sinema filminde, bir reklam filminde, bir haber fotoğrafında, bir haber metninde, bir<br />
televizyon dizisinde ve yaşamın içinde toplumsal göstergelere rastlarız. Örneğin Türkiye’de eskiden<br />
Mercedes marka bir otomobil bir zenginlik göstergesiyken, günümüzde lüks spor arabalar ve lüks jipler<br />
bir zenginlik göstergesidir. Eski Yeşilçam filmlerinde apartman dairesi zenginlik göstergesi iken, bugün<br />
televizyon dizilerinde havuzlu süper lüks villalar bir zenginlik göstergesidir. Yine eski Yeşilçam<br />
filmlerinde uçakla Avrupa seyahatine çıkmak, kadınların manikür pedikür yaptırması zenginlik<br />
göstergesiyken, bugün bunlar orta sınıfların da sahip olabildiği yaşam tarzı göstergeleridir.<br />
İşte Saussure’ün açtığı yolda dil dışı göstergelerin, diğer bir değişle toplumsal göstergelerin<br />
çalışılması göstergebilimi ortaya çıkarmıştır. Saussure bir bilim dalı olarak göstergebilimin tanımını,<br />
toplumdaki göstergelerin yaşamını araştıracak bir bilim dalı olarak yapar. Göstergebilim, 1960’ların<br />
yapısalcılığı ile birlikte, Saussure’ün dilbilim kavramları temel alınarak geliştirilmiş ve çalışılmıştır.<br />
Göstergebilime önemli katkılardan biri de yapısalcı çalışmalarıyla ünlü Fransız antropolog Claude Levi-<br />
Strauss’tan gelmiştir.<br />
Levi-Strauss<br />
Antropolog Levi-Strauss Saussure’ün dilbiliminden etkilenerek, farklı kültürler arasındaki benzerlikleri<br />
dilin yapısı gibi incelemiş ve yapısalcı antropolojisini oluşturmuştur. Levi-Strauss’un en bilinen<br />
çalışmaları; Yapısal Antropoloji (Structural Antropology) (1963), Yaban Düşünce (Savage Mind) (1966),<br />
Mitin ve Totemizmin Yapısal Çalışılması (The Structural Study of Myth and Totemism) (1967), Çiğ ve<br />
Pişmiş (The Raw and Cooked) (1970) ve Baldan Küle (From Honey to Ashes) (1972)’dir. Levi-<br />
Strauss’un “Yapısal Antropoloji” çalışması, 20. yüzyılın en etkileyici 10 çalışmasının arasında kabul<br />
edilmektedir.<br />
Levi-Strauss için, “Saussure’ün dilbilim kuramını yemek pişirme, giyim, akrabalık sistemleri ve<br />
özellikle de mitler ve masallar gibi tüm kültürel süreçleri içerecek şekilde genişleten yapısalcı<br />
antropolog” tanımlaması yapılmaktadır. Levi-Strauss farklı kültürlerin evrensel kanunlarını, Saussure’ün<br />
dil-söz ayrımındaki “dil”e benzetir. Çeşitli toplumların dilleri farklı olabilir ancak evrensellik taşıyan<br />
ortak gramer ve sentaks kuralları vardır. İşte Levi-Strauss da farklı toplumlardaki farklı kültürlere ait<br />
ortaklıkları “yapı” kavramından hareketle incelemiştir. Levi-Strauss’a göre her kültür dil, evlenme<br />
yasaları, sanat, bilim, ekonomik ilişkiler ve din gibi simgesel sistemler bütünüdür.<br />
Levi-Strauss yapısal antropolojide “aile içi cinsel ilişki tabusunun” tüm toplumlar için geçerli<br />
olduğunu ve kadınların erkek kardeşleri tarafından saklanmaları yerine, aileler arasında değiştirilmesinin<br />
ortak ve evrensel bir tavır olduğunu ortaya koymuştur. Bu evrensel ortaklığı da toplumların akrabalık<br />
sistemleri olarak görür. Levi-Strauss’un dil gibi incelediği ve yapı olarak kavramsallaştırdığı bir diğer<br />
ortaklık, farklı toplumlara ait olan mitlerdir. Levi-Staruss farklı toplumların mitlerini inceler ve bu<br />
mitlerin yapısındaki ikili karşıtlıkların ortak bir kullanım olduğunu görür: iyi-kötü, güzel-çirkin, zenginyoksul,<br />
açlık-tokluk gibi. Levi-Strauss’a göre farklı toplumların mitlerinde ortak olan bu ikili karşıtlığın<br />
nedeni; insan türünün evreni A ya da B kategorisi olarak, ikili karşıtlıkla algılamasıdır. A kategorisi tek<br />
135