Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
hizmet vermesine karşı çıkar. Postmodernizm, pozitivizmin yasalara bağlanmış bilgi ile toplumsal<br />
ilerlemenin gerçekleşmesi fikrine katılmamaktadır.<br />
Aydınlanma Felsefesi Ortaçağ Avrupası’nda kilise kurumunun günlük<br />
hayatı dinsel kurallara göre belirlenmesine karşın, bireyin bu dünyadaki mutluluğunu ve<br />
aklını ön plana çıkaran düşünce sistemidir. Pozivitizm ise toplumların da doğa gibi<br />
yasaları olduğunu ve sistematik olarak çalışılmasını öne süren ve kapitalizmi bir sistem<br />
olarak onaylayan bilim felsefesidir. Marksizim de kapitalist sistemin emekçilerin ürettiği<br />
artık değere el koyan bir sömürü sistemi olduğunu öne süren bilim felsefesi ve<br />
ideolojinin adıdır.<br />
Postmodernizm Marksizmi ise, fazla “ekonomik temelli” olmasından dolayı eleştirir. Postmodernizm,<br />
Marksizmi toplum bilimi olarak ekonomik temelli sınıf çıkarlarından yola çıktığı için ve ırk, yaş,<br />
toplumsal cinsiyet, etnik köken ve hetereoseksüel olmayan cinsel kimlikler ayrımına dayanan toplumsal<br />
ve politik dinamikleri yok saydığı için de eleştirmektedir.<br />
Baudrillard’a göre de modernitenin sınıf ve sınıf çatışmasını öne çıkaran kuramları, postmodernite<br />
çağında içe doğru patlayarak (implosion) anlamlarını yitirmektedir. Çünkü artık kitleler sınıf eylemliliği<br />
içinde değil, “olağanüstü uyumluluk” (hyperconformity) aşamasında yaşamaktadırlar. Baudrillard’a göre<br />
kitleleri böylesine uyumlu bir “sessiz çoğunluk” haline getiren temel motivasyon; medya devrimi sonucu<br />
oluşan enformasyon ve göstergelerin aşırılığıdır. Postmodern çağda gerçeklik medya tarafından kodlanan<br />
göstergeler aracılığı ile oluşturulur. Göstergeler aracılığı ile oluşturulan hipergerçekliktir.<br />
Bazı yaklaşımlar postmodernizmi, özellikle kültürel bir hareket olarak görmektedir. Örneğin<br />
reklamların son dönemde hedeflediği tüketicinin yaşam tarzı gibi unsurlar, postmodern süreçle de yakın<br />
ilişki içinde değerlendirilmektedir. Tüketim sürecinde bireyin karşı karşıya olduğu her tüketim nesnesi,<br />
aynı zamanda onun yaşam tarzında potansiyel olarak sembolik düzeyde bir etkileşim unsuru olarak<br />
değerlendirilir. Bu anlamda tüketim kültürü postmodern bir kültür olarak da tanımlanmaktadır. Bu kültür<br />
içerisinde tüketici bireyin sadece üzerine giydiği elbiseleri ile değil, oturduğu evi, bindiği otomobili,<br />
mobilyaları ve bunları kullanımı ile birlikte ortaya çıkan farklılık kanısı söz konusudur. Bu farklılığa<br />
anlam kazandıran ise sadece bireyin kendisi olmaktan ziyade, aynı zamanda içinde yaşamakta olduğu<br />
tüketim toplumunun göstergesel karakteridir.<br />
Postmodernizm hakkında ayrıntılı bilgi için şu kitaba başvurulabilir:<br />
Şaylan, Gencay (2002). Postmodernizm (2. Baskı), Ankara: İmge Yayınevi.<br />
Göstergeler ve Tüketim Toplumu<br />
Baudrillard, “Tüketim Toplumu” çalışmasında mal ve hizmetlerin değişim değerlerinin, bir “göstergeler<br />
hiyerarşisi” tarafından belirlendiğini savunur. Diğer bir deyişle, tüketim toplumunda mal ve hizmetler,<br />
simgesel değerleriyle alınıp satılırlar. Baudrillard’a göre mal ve hizmetlerin tüketilebilmesi için, gösterge<br />
haline gelmesi gerekir. Tüketim toplumunda ihtiyaç bir nesneye değil, nesneler arasındaki simgesel<br />
farklılıklara duyulur.<br />
Baudrillard metaya, toplumsal değerlerin bir aracı ve kamusal söylemin bir modeli olarak yaklaşır.<br />
Buna göre nesnenin metaya dönüşümü; onun bir değişim değeri olarak ölçülebilen ve diğer değişim<br />
değerleri ile mübadele edilebilen bir nitelik göstermesinden çok, onun bir gösterge oluşundan<br />
kaynaklanmaktadır. Başka deyişle ona göre nesne, kendi varlığından dolayı değil, bir gösterge olduğu için<br />
meta özelliği göstermektedir. Baudrillard burada metanın ya da nesnelerin belirli gerçeklikleri<br />
gösterdikleri bir sistemden söz etmez. Tam tersine burada modern anlamda metaların aslında belirli bir<br />
gerçekliği “temsil etmesi” bile söz konusu değildir. Bir gösterge olarak meta, sürekli olarak toplumsal<br />
alanı tüketmektedir. Baudrillard, boş zamanın tüketim eylemi ve medya yoluyla manipüle edilmesi<br />
konusu üzerinde durur. Burada metaların klasik ekonomik değişim değerinin ötesinde, göstergesel<br />
değişim değeri ile dayattıkları ya da ikna yoluyla dolaylı toplumsal koşullanma yarattıkları, yeni bir<br />
düzen söz konusudur. Baudrillard bu konuda ilkel toplumlar örneğine kadar giderek, onlarda bile yöneten<br />
sınıfların sırf lüks ve israf yoluyla bile nesnelere belirli anlamlar yüklendiğini vurgulamaktadır.<br />
147