You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
aşına olamaz; karşıtı olan B kategorisi ile anlam kazanır. Bu anlamlandırma Levi-Staruss düşüncesinde<br />
insan türüne özgüdür. Yapısalcılık açısından “Yaratılış (Genesis) öyküsü” dünyanın yaratılması olarak<br />
değil, onu anlamlandırmaya yarayan kültürel kategorilerin yaratımı olarak okunabilir. Dünya kara ve su<br />
kategorilerine ayrılır; sular deniz sularına (verimsiz) ve gök kubbe sularına yani yağmura (verimli) ayrılır.<br />
Burada doğal kategoriler olan deniz suyu ve yağmur suyu arasındaki karşıtlık, daha soyut ve kültüre özgü<br />
olan verimli ve verimsiz kategorilerini açıklamak ve doğallaştırmak için kullanılmaktadır.<br />
Gündelik dilde mit “masal, efsane, temeli olmayan olağanüstü öykü”<br />
anlamında kullanılır. Mitlerin toplumların değerlerini onaylayan ve bunların<br />
sorgulanmasını engelleyen anlatılar, hikâyeler oldukları genel kabul gören bir görüştür.<br />
Levi-Strauss’a göre tüm toplumların mitlerinde ortak olan ikili karşıtlıklar evrenseldir. Çünkü insan<br />
beyninde hücreler gönderilen iletiler açık/kapalı biçimindeki basit karşıtlıklardır. İnsan beyni sonsuz<br />
sayıda ikili karşıtlık üretmeye elverişlidir. Ancak doğada aydınlık ve karanlığı birbirinden ayıran kesin<br />
çizgiler yoktur ve saf ikili karşıtlıklara karşı koyan “kural dışı kategoriler” vardır. Kural dışı kategoriler<br />
niteliklerini birbirine karşıt olanların her ikisinden de alır. Bu nedenle çok fazla anlam yüklü ve<br />
kavramsal olarak çok güçlüdürler. Bu özellikleriyle bir kültürün temel anlamlandırma sistemlerine<br />
meydan okuduğu için kural dışı kategoriler kontrol altına alınırlar ve “tabular” ya da “kutsal” kategoriler<br />
olarak düzenlenirler. Örneğin doğada bulunan yılan hayvanı ne sadece toprakta yaşayan bir sürüngen ne<br />
de sadece suda yaşayan bir balıktır. Yılan her iki niteliği de taşır. Bu nedenle yılanın, Yahudi ve Hristiyan<br />
kültürlerinde sayısız anlamı vardır ve göstergebilimsel açıdan çok güçlüdür (Fiske, 1996). Levi-Strauss<br />
doğada bulunan bu kural dışı kategorilerden hareketle, farklı kültürlerin, sınırların çok katı olduğu, çok<br />
ürkütücü göründüğü iki karşıt kategori arasında aracılar oluşturduğunu belirtir. İnsanlar ve hayvanlar<br />
arasında aracılık eden sayısız mitolojik ve dinsel figür oluşturulmuştur (kurt adam, insan başlı at gibi).<br />
Yine ölüler ve canlılar arasında oluşturulmuş figürler vardır (vampir, hayalet, hortlak gibi).<br />
Farklı toplumların mitlerinin ortak bir yapı göstermesinin diğer bir nedeni de insan türünün farklı<br />
topluluklarda yaşarken kültürle-doğa, insanlarla-tanrılar, ölümle-yaşam arasındaki ilişkilerde ortak endişe<br />
duymalarıdır. Bu ortak endişeler, farklı topluluklarda ortak ikili karşıtlıklar üretirler. Bu nedenle de farklı<br />
toplumların mitleri arasındaki farklar yüzeyseldir, ancak yapı ortaktır. Levi-Strauss’a göre tüm<br />
toplumların en temel çelişkisi, doğa-kültür karşıtlığıdır. Toplumlar önce kendilerini doğadan<br />
farklılaştırarak bir kültür oluştururlar. Fakat daha sonra oluşturdukları bu kültürü doğayla karşılaştırır ve<br />
kültürel olanı doğallaştırmaya çalışırlar. İşte Levi-Strauss’ta mitlerin temel işlevi, kültürel olanı<br />
doğallaştırmak ve çelişki gidermektir. Örneğin bizim Keloğlan Masalları’nda, bir yanda yaşlı ve yoksul<br />
annesiyle yaşayan Keloğlan, diğer yanda ise zengin padişahın kızı vardır. Keloğlan yoksul, padişahın kızı<br />
zengindir. Keloğlan kel, padişahın kızı güzeldir. Masalda Levi-Strauss’un analizinde olduğu gibi ikili<br />
karşıtlıklar ve çelişkiler vardır. Ama masalın sonunda Keloğlan padişahın güzel kızıyla evlenir ve mutlu<br />
sona kavuşulur ve topluma dair bir çelişki bu masalda giderilmiş olur.<br />
Levi-Strauss “Çiğ ve Pişmiş” ve “Baldan Küle” çalışmalarında ise farklı toplulukların ortak yemek<br />
pişirme yöntemlerini inceler. İnsanlar için yiyecek tüketmek tıpkı hayvanlar gibi doğal bir süreçtir, ancak<br />
yiyeceği tüketme biçimi kültüreldir. Levi-Strauss farklı topluluklarda misafirlere sunulan etin kızartılarak<br />
tüketildiğini, yine farklı topluluklarda hasta yemeği olarak haşlama etin tüketildiğini bulgulamıştır.<br />
Yiyecek tüketme biçimlerindeki bu ortaklık, kültür ve anlamlandırma sistemlerindeki ortaklıktır, yapıdır.<br />
Levi-Strauss’un farklı toplulukların gösterge sistemi üstüne yaptığı çalışmalarla ortaya koyduğu temel<br />
tez, farklı kültürlerin anlamlandırma biçimlerinin dil gibi örgütlendiğidir.<br />
Levi-Strauss’un mit analizinden özellikle reklamcılık alanındaki çalışmalarda yararlanılmıştır.<br />
Langholz Leymore, Chapman ve Egger ve Valentine, Levi-Strauss’un mit analizinden reklamcılık<br />
alanında yararlanan araştırmacılardır. Langholz Leymore, reklam metinlerinde insanlıkla ilgili temel<br />
çelişkilerin ortaya konup, bunların giderildiğini ve reklamcılığın endişe giderici mekanizma gibi hareket<br />
ettiğini ileri sürer. Chapman (1986), Avustralya’daki sigara reklamları metinlerinin analizinde Levi-<br />
Strauss’un mit analizinden ve Langholz Leymore’un çalışmasından yararlanarak bir analiz modeli<br />
geliştirir ve şu analitik öğeleri kullanır: Gösterenler, Gösterge Sistemleri, Derin Yapısal Karşıtlıklar, Vaat<br />
Edilenler, Problemler, Mitler, Analiz.<br />
136