You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
Özet<br />
İletişimi anlama ve incelemede anaakım<br />
yaklaşımları eleştiren ve bu yaklaşımlardan farklı<br />
bir bakış açısı geliştiren yaklaşımlara genel<br />
olarak “eleştirel yaklaşımlar” adı verilmektedir.<br />
Eleştirel yaklaşımlar, kitle iletişim araçlarını daha<br />
çok kapitalizm, sınıf çatışması, toplumsal iktidar<br />
ilişkileri, ideoloji gibi kavramlar üzerinden<br />
tartışır. Pozitivist-deneyci yaklaşımlarla<br />
belirlenen anaakım kuramlarını eleştiren bu<br />
yaklaşımların çıkış noktası, büyük oranda Karl H.<br />
Marx’ın görüşleridir<br />
Eleştirel yaklaşımlar, kitle iletişiminin ulusal ve<br />
uluslararası bağlamlardaki siyasal ekonomisinden<br />
egemen ideolojiler ve bilinç yönetimi ilişkisine<br />
kadar çeşitlenen geniş bir araştırma alanını<br />
kapsar. Çok sayıdaki eleştirel yaklaşımın ortak<br />
noktası, tüm toplumsal ilişkilerin ve dolayısıyla<br />
iletişim ilişkilerinin aynı zamanda iktidar<br />
ilişkileri olduğunu vurgulamasıdır. Bu<br />
yaklaşımlar, kitle iletişiminin ulusal ve<br />
uluslararası bağlamlardaki siyasal ekonomisinden<br />
egemen ideolojiler ve bilinç yönetimine kadar<br />
çeşitlenen geniş bir alanda çalışmalarını yürütür.<br />
Eleştirel yaklaşımlar temel olarak iki yönde<br />
gelişmiştir. Birincisi, toplumdaki iletişim<br />
olgusunu üretim biçimi ve üretim ilişkileri<br />
bağlamında inceleyen “siyasal ekonomi”<br />
yaklaşımıdır. Kitle iletişim araçları<br />
endüstrilerinde görülen sahiplikteki yoğunlaşma<br />
ve tekelleşmeler, bu yaklaşımı benimseyen<br />
çalışmaların ana konularını oluşturmaktadır. Bu<br />
bağlamda, medya emperyalizmi, elektronik<br />
sömürgecilik, izleyicinin metalaştırılması gibi<br />
olgular iletişim alanında tartışılmaya<br />
başlanmıştır.<br />
İkincisi kültürel ve ideolojik alana ağırlık veren<br />
yaklaşımlardır. Bu yaklaşımlar Marx’ın düşünce,<br />
ideoloji ve bilincin üretimi konusundaki<br />
düşüncelerinden kaynaklanır. Bunların en<br />
önemlilerinden biri, “eleştirel okul” olarak da<br />
adlandırılan Frankfurt Okulu’nun çalışmalarıdır.<br />
Frankfurt Okulu düşünürleri, kültür ve<br />
modernizmle ilgili sorunlar üzerine<br />
yoğunlaşmışlar, Marksist toplum teorisini<br />
varoluşçuluk ve psikanalizle tamamlamaya<br />
çalışmışlardır.<br />
“Kültür endüstrisi” kavramını geliştiren Frankfurt<br />
Okulu düşünürleri Adorno ve Horkheimer, kültür<br />
varlıklarının endüstriyel üretimini, kültürün meta<br />
gibi toptan üretildiği bir hareket olarak<br />
incelemişlerdir. Kültürün endüstri haline<br />
geldiğini belirten düşünürlere göre kültür<br />
endüstrisi, bilinçli bir biçimde kendi çıkarlarını<br />
savunacak özerk ve bağımsız bireylerin<br />
gelişmesine engel olmaktadır. Marcuse ise haber<br />
alma ve eğlence araçları olan kitle iletişim<br />
araçlarının, aynı zamanda kitle bilincini ayarlama<br />
ve koşullandırma araçları olduklarını ve bireyleri<br />
yanlış-gereksinimlere koşullandırdıklarını savunur.<br />
Eleştirel iletişim çalışmaları arasında proletarya<br />
diktatörlüğünün otoriter yönlerine karşı oldukları<br />
için Marksistlerden ayrılan düşünür ve<br />
araştırmacılar da yer almaktadır. Kapitalist sistem<br />
eleştirilerini daha çok otoriterlik karşıtlığına<br />
dayandıran çok sayıdaki farklı eleştirel yaklaşım<br />
arasında kültürel çalışmalar, eleştirel yapısalcılık,<br />
çatışma kuramı, sembolik etkileşimcilik, post-<br />
Marksizm, anarko-liberteryenizm, araçsalcılık,<br />
vb. bulunmaktadır. Bu yaklaşımların ortak<br />
noktası, tüm toplumsal ilişkilerin ve iletişim<br />
ilişkilerinin iktidar ilişkileri olduğu görüşüdür.<br />
Kapitalist sisteme radikal eleştireler getiren<br />
Noam Chomsky’nin Propaganda Modeline göre<br />
medyanın ana görevlerinin en önemlisi<br />
propagandadır. Propaganda modeline göre,<br />
medya ileti ve simgeleri halka yayarak içte<br />
egemenliği, dışta ise emperyalizmi<br />
desteklemektedir. Medya-yönetici ikilisinin temel<br />
amacı rızanın imalatıdır.<br />
Diğer yandan İngiliz Kültürel Okulu da kitle<br />
kültürüne eleştirel bir bakış açısı sunmuştur.<br />
Başlangıçta kültürel incelemeler, medya<br />
metinlerinin yapısını çözümlemek ve bunların<br />
tahakküm sistemlerini sürdürmedeki rolünü<br />
ortaya koymakla ilgilenmiştir. 1960’lardan sonra<br />
ise eleştirel niteliğini yitirerek liberal-çoğulcu<br />
kültürel incelemelere dönüşmüştür.<br />
178