Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Kültürel bağımlılık yaklaşımı, egemenlik sürecini açıklamasıyla ve egemenliğin yalnızca baskıcı<br />
yöntemlerle sağlanamayacağını, aynı zamanda karmaşık ideolojik yapıları da içerdiğini göstermektedir.<br />
Bağımlılık yaklaşımının bir türevi olan kültürel bağımlılık, kendisini Marksist emperyalizm kuramının bir<br />
tamamlayıcısı olarak sunar. Kültürel bağımlılık yaklaşımları, basit merkez ve yan ülke ilişkisinden<br />
gelişmiş ve gelişmemiş ülkeler arasındaki daha karmaşık ekonomik, siyasal ve kültürel bağımlılığı<br />
inceleme yönünde gelişmiştir. Bu kültürel bağımlılık, kültürel emperyalizm olarak betimlenmiştir.<br />
Kültürel Bağımlılık Yaklaşımının Eleştirisi<br />
Kültürel bağımlılık yaklaşımlarıyla yapılan araştırmaların çoğunun genelleme düzeyinde kalması,<br />
ideolojik sürecin özgün dinamiklerini ve bu dinamiklerin gelişmekte olan ülkelerin bireyleri üzerindeki<br />
etkilerini açıkça ortaya koyamamaktadır.<br />
Önemli bir nokta da bağımsızlık yaklaşımı içinde baskın olanın toplumsal sınıflar değil, ulus kavramı<br />
olduğudur. Benzer biçimde, kültürel bağımlılık yaklaşımı da ideoloji çözümlemesinde sınıf çelişkileriyle<br />
ilgilenmez. Böylelikle Marksist ideoloji ve emperyalizm kavramlarını gözden kaçırır. Pek çok yazar,<br />
kültür sorunuyla ilgili çözümlemelerini öne sürerken kalkınmacı bakış açısından daha ileri<br />
gidememişlerdir.<br />
Ayrıca kimi kültürel bağımlılık kuramcıları, sermayelerin uluslararası yayılma süreci gerçeğinin çevre<br />
ülkelerin egemen sınıflarının uluslar arası sermaye ile birleşmelerine yol açtığını görmezden gelerek<br />
egemen sınıfların emperyalist çıkarlara karşı birleşebileceğini düşünmüşlerdir. Bu nedenle de antiemperyalizm,<br />
sınıf mücadelesinin değişik biçimlerini ve bunların farklı toplumlarda belirtilerini bir<br />
kenarda bırakarak temel konu haline gelmektedir.<br />
Kültürel bağımlılık, yönetici-egemen sınıfın, halkın tüm bilincine egemen olan, gücün sınırsız, tek<br />
parça bir blok olmayıp, aslında kendi içsel çelişkileri de bulunan bir sınıf olduğunu görmezden gelir.<br />
Ayrıca, gelişmekte olan ülkelerde gelir dağılımı piramidinin farklı basamaklarında yer alan tüm<br />
insanların bir iletiyi aynı biçimde algılayacağını beklemek de gerçekçi değildir.<br />
Bu yaklaşım çerçevesinde iletişime kapitalist ilişkilerin üretilmesinde çok güçlü, neredeyse özerk bir<br />
rol verilmektedir. Oysa kitle iletişim araçlarını kapitalist üretim ilişkilerinin küresel bir bakış açısında<br />
yerleştiren bir çözümleme, bu araçların çok uluslu şirketlerin egemenliğinin belirgin olduğu bir üretim<br />
sürecinin bir parçası olduklarını ortaya çıkaracaktır.<br />
KÜLTÜREL EMPERYALİZM<br />
Marksist görüşte emperyalizm, kapitalizmin en yüksek aşamasıdır. Kapitalizmin temel özelliklerinin<br />
gelişmesi ve kendi içinde oluşan zıtlara dönmesi ile meydana gelir. Emperyalizmde firmaların büyümesi<br />
ve çeşitli şekillerde birleşmesiyle tekeller ortaya çıkmıştır. Böylece ekonomik bakımdan serbest rekabetin<br />
yerini tekel pazarı almıştır. Küçük sanayi yerini büyük sanayie bırakmış, banka sermayesi de sanayi<br />
sermayesi ile birleşerek finans sermayesini ve finans oligarşisini oluşturmuştur. Tekeller, uluslararası<br />
kapitalist tekelleri kurmuşlardır. Güçlü kapitalistler tarafından dünyanın paylaşılması tamamlanmıştır ve<br />
ilerideki çatışmalar yeniden paylaşım için olacaktır.<br />
Emperyalizm, eşitsiz bir ilişkinin ürünüdür ve bu eşitsizlik, zayıf tarafın yararına çalışmamaktadır.<br />
Emperyalist ilişkide merkez ülkenin egemen güçleri, çevre ülkenin egemen güçlerine nüfuz ederler.<br />
Böylece her ikisinin egemen güçlerinin yararına işleyen bir süreç yaratılır. Merkez ve çevre ülkelerin<br />
egemen güçleri arasında bir ittifak kurulurken her iki ülkenin çalışan sınıfları arasında bir ittifakın<br />
doğması ise önlenmeye çalışılır.<br />
Emperyalizm olgusunun kültürel boyutunu tanımlamak için “kültürel emperyalizm” kavramı<br />
kullanılmaktadır. Emperyalizm, burada ülkeler arasındaki eşitsiz ilişkilerin daha güçlü ülke lehinde<br />
oluşturulması ve sürdürülmesini anlatır. Kültürel emperyalizm de ekonomik sömürü ya da askeri kuvvetin<br />
ötesine geçen bir sürecin boyutlarını ayırt eder. İletişim alanının yanı sıra uluslararası ilişkiler,<br />
antropoloji, eğitim, bilim, tarih, edebiyat ve spor alanlarındaki olayları açıklamak için de bir çerçeve<br />
olarak kullanılan kültürel emperyalizm kavramı, 1960’larda ortaya çıkmış ve 1970’lerden beri bir<br />
araştırma odağı olmuştur.<br />
163