23.02.2017 Views

LETİŞİM KURAMLARI

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Eleştirel Yaklaşımlar<br />

GİRİŞ<br />

Eleştirel yaklaşımlar, kitle iletişimini anlama ve incelemede anaakım yaklaşımlardan farklı seçenekler<br />

sunan çok sayıda çalışmayı içerir. Kitle iletişimiyle ilgili araştırmalarda; pozitivist, deneysel, davranışçı,<br />

yapısal-işlevselci yönelimlerle belirlenen anaakım iletişim çalışmalarının toplumsal olguları soyutlayan,<br />

var olan sistemin dengesini sürdürme yollarını araştıran mantığına ve hipotezlerine karşı gelişen<br />

araştırmaların bütününe “eleştirel yaklaşımlar” adı verilmektedir.<br />

Eleştirel araştırmalar deyimi, iletişim alanında ilk kez Paul F. Lazarsfeld tarafından 1941’de iletişim<br />

kurumlarının taleplerini ön plana alan “yönetsel çalışmalar”dan farklı bir yaklaşımı, çalışmalarını<br />

ABD’de sürdürmek zorunda Frankfurt Okulu üyelerinin araştırmalarını tanımlamak için kullanılmıştır.<br />

İletişim alanındaki eleştirel yaklaşımların ortak noktası, tüm toplumsal ilişkilerin ve iletişim<br />

ilişkilerinin aynı zamanda iktidar ilişkileri olduğu; bu iktidar ilişkilerinin de karmaşık bir toplumsal<br />

sistemde tahakküm (baskı, zorbalık, hükmetme) biçimini aldığı varsayımıdır. Eleştirel yaklaşımlar<br />

“toplumsal bütünleşme”yi “toplumsal denetim” olarak yeniden tanımlarlar. Ancak toplumsal denetimin<br />

aldığı biçimler ve tahakküm ilişkileri konusunda birbirinden farklı açıklamaları benimserler.<br />

Eleştirel yaklaşımlar, kitle iletişiminin ulusal ve uluslararası bağlamlardaki siyasal ekonomisinden<br />

egemen ideolojiler ve bilinç yönetimi ilişkisine kadar çeşitlenen geniş bir araştırma alanını kapsar.<br />

Pozitivist-deneyci yaklaşımlarla belirlenen anaakım kuramlarını eleştiren bu yaklaşımların çıkış noktası,<br />

büyük oranda Karl H. Marx’ın görüşleridir.<br />

1818-1883 yılları arasında yaşamış olan Karl Heinrich Marx,<br />

komünizmin kuramsal kurucusu olarak bilinir. Yahudi bir ailenin oğlu olarak Almanya’da<br />

doğmuş, Fransa ve Belçika yıllarının ardından iltica ettiği İngiltere’de ölmüştür. En<br />

önemli eseri “Ekonomi Politiğin Eleştirisi” alt başlığını taşıyan “Das Kapital” olarak<br />

gösterilebilir.<br />

Marksist ekol (okul), iletişim olgusunu “kaynak-ileti-alıcı” çizgisel modelinden farklı olarak ele alır.<br />

Anaakım kuramlar için büyük önem taşıyan etki konusu, eleştirel yaklaşımlarda ideolojik egemenlik ve<br />

mücadele, bilinç yönetimi ve sahte-bilinç biçiminde incelenir. İletişim, insan etkinliklerinin ayrılmaz bir<br />

parçası olarak; insanın kendini ve toplumunu üretmesinin zorunlu bir koşulu olarak görülür.<br />

Marx’a göre her toplumda “ekonomik temel ya da altyapı” ve “üstyapı” ayırt edilir. Altyapı, üretim<br />

güçleri ve üretim ilişkilerinden oluştur. Üstyapıda ise yasal ve siyasal kurumlar, düşünme biçimi,<br />

ideolojiler ve felsefeler birlikte yer alır. Tarihsel hareketin gücü, evrimin belirli anlarında üretim güçleri<br />

ile üretim ilişkileri arasındaki çelişkidir. Marx’a göre, toplumsal yaşamın temelini üretim süreci<br />

oluşturur. Üretim sürecinin temel ögesi işgücüdür. İşgücünün temel amacı ise doğal kaynakları ya da<br />

hammaddeleri işleyerek yaşamın temel gereksinmelerini üretmektir. Üretim sürecinde kullanılan<br />

hammadde ve doğal kaynaklarla araç ve gereçler de üretim araçlarını oluştururlar. İşgücü ve üretim<br />

araçları da toplumun üretim güçlerini oluştururlar. Üretim güçleri, üretim sürecinin yalnızca bir yanıdır.<br />

Öteki yanı da üretim ilişkileridir. Üretim ilişkileri, üretim süreci sırasında, toplumun bireyleri arasında,<br />

mülkiyet ilişkileri çerçevesinde gelişen toplumsal ilişkileri kapsar. Çünkü üretim, şu ya da bu biçimde bir<br />

157

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!